Parmak izi doğrulama yerini parmak ve avuç içi damar izi teknolojisine bırakıyor
Biyometrik sistemlerde gelinen son nokta parmak ve avuç içi damar izi teknolojisi ile sensör sayesinde 2 saniye gibi bir sürede kayıt alınabilirken, on-the-fly adı verilen teknoloji ile yürüme esnasında sensöre yaklaşan kişileri tanıyarak 1 saniyede doğrulama yapılması sağlanabiliyor.
Kişinin sadece kendisinin sahip olduğu ve diğer bireylerden ayırt edilmesini sağlayan özellikler, biyometrik özellikler olarak tanımlanıyor. Teknoloji ilerledikçe biyometrik sistemler gelişiyor. Uzun yıllardan bu yana, güvenlik amacıyla kullanılan parmak izi ile biyometrik kimlik doğrulama teknolojisi, yerini “parmak damar izi teknolojisine” bıraktı.
Biyometrik sistemlerdeki en yeni yöntemleri Netaş Kamu Satış ve Ankara Bölge Direktörü Ahmet Şüküroğlu günümüzdeki biyometrik sistemlerdeki son teknolojileri parmak izi, parmak damar izi, avuç damar izi, el geometrisi, yüz tanıma, ses ve konuşma analizi, iris, retina tanıma olarak sıraladı.
Günümüzde, biyometrik sistemlerle kimlik doğrulama teknolojileri, bankacılık işlemlerinden sağlık hizmetlerine kadar geniş uygulama alanlarında kullanıldığını söyleyen Şüküroğlu, biyometrik sistemlerin öneminin her geçen gün daha da arttığını ifade etti:
“Her dikey sektörde olduğu gibi, sağlık sektöründe de, bilgi ve iletişim teknolojilerinin önemi ve kullanımı her geçen gün daha da artıyor. Geçtiğimiz yıllarda yapılan yatırımlarla, ulusal sağlık sistemimizin omurgasında, bilgi ve iletişim teknolojilerinin katkılarının gün be gün arttığını gözlemliyoruz. Bu sistemlerde kurulan ve işletilen sistemler ne kadar verimli çalışıyorsa, hastaneler de, hastalarına daha iyi hizmet veriyor. Örneğin, kullanılan ölçüm ve görüntüleme yöntemleri, test, analiz ve izleme cihazları hızla gelişiyor, kullanım alanları yaygınlaşıyor ve buna bağlı olarak da toplanan tıbbi veriler gün geçtikçe zenginleşiyor.”
Şükrüoğlu, biyometrik sistemlerde son zamanlarda yaygınlaşan parmak damar izi teknolojisinden şu sözlerle bahsetti: “Bu teknolojik ilerlemelerin olumlu bir sonucu olarak, uzun yıllardan bu yana, güvenlik amacıyla kullanılan parmak izi ile biyometrik kimlik doğrulama teknolojisi, yerini parmak damar izi teknolojisine bıraktı. Kopyalanabilir bir teknoloji olan parmak izi yerine kopyalanamayan ve sadece kişi yaşarken aktif olan damar izi ile kimlik doğrulama sistemleri her alanda gittikçe yaygınlaşmaya başladı. Biz biyometrik kimlik doğrulama teknolojisiyle parmaktan damar izi okuma sistemi ‘Biomig’ ürününü pazara sunduk.”
Şükrüoğlu, Biomig’le ilgili şu detayları paylaştı: “Sosyal Güvenlik Kurumu’nun artan tedavi ve ilaç harcamalarını kontrol altına alabilmek ve bu konuda olası usulsüzlüklerin önüne geçebilmek amacıyla devreye soktuğu damar izi üzerinden kimlik doğrulama sistemi kapsamında kullanılan Biomig, hem sağlık kurumlarına hem de hastalara kullanım kolaylığı sunuyor. İnsan parmağının küçük bir alanını tarayarak çalışan ve uçtan uca güvenlik sistemleri ile donatılmış olan Biomig, diğer cihazlara göre çok daha hijyenik ve hızlı bir kullanım sağlıyor. Ürün ayrıca doğrulama sonucunu kullanıcıya sesli olarak bildiriyor. Gerektiğinde, WiFi ve 3G desteğiyle de çalışabilen ürün, sağlık kurumlarının kablosuz ağına bağlanarak yatan hastalar için de kolaylık sağlıyor. Tak-Çalıştır tasarımıyla kurulum kolaylığı sağlayan, tek parçadan oluşan ve ek lisanslama gerektirmeyen Biomig, biyometrik kimlik doğrulamada pratik ve güvenli çözüm sunuyor.”
Parmak damar izi, avuç damar izine göre daha hızlı bir yöntem
Proline e-ID ve Biyometrik Çözümler Departman Yöneticisi Serdal Karakaş, daha önce katkıda bulundukları e-Kimlik pilot projesi ve Elektronik Pasaport projelerinden edindiği deneyim sayesinde yeni biyometri projelerine kendi çözümleriyle imza attıklarını belirtti ve ekledi: “1 Eylül 2013 itibariyle SGK’nın hasta doğrulamasını biyometrik özelliklere göre yapmayı hedefleyen projesi hayata geçirildi. Bu proje kapsamında çeşitli biyometrik özellikler değerlendirildikten sonra en son damar izinde karar kılındı. Bu kapsamda hasta kimlik doğrulaması artık parmak damar izi ve avuç damar izi ile gerçekleştirilebiliyor, hastanenin tercihine bağlı olarak bu yöntemlerden biri kullanılabiliyor.”
Karakaş’ın belirttiğine göre, damar izi yöntemi Japonya’da uzun süredir kullanılan bir yöntem. Örneğin bankacılık işlemlerinin gerçekleştirildiği ATM cihazlarının önemli bir bölümünde parmak damar izi yöntemi tercih ediliyor.
Karakaş, bu teknolojilerle ilgili şu detayları paylaştı: “Parmak ve avuç damar izi iki alternatif damar izi yöntemidir. İki yöntem de benzer güvenlik seviyelerine sahip olmasına rağmen parmak damar izinin avuç damar izine göre daha hızlı bir kimlik doğrulama yöntemi olduğu İstanbul Biyometri Konferansı’nda konuşulan konular arasında yer almıştı. Parmak izi biyometrisi, izin bırakılabilir olması ve takip edilebilirliği açısından kriminal alandaki yerini korurken, yüz tanıma teknolojilerinde gelinen son nokta olan üç boyutlu yüz tanıma sistemleri (3D Face Recognition) de İstanbul Biyometri Konferansı’nda yer alan sunumlar arasındaydı. İki boyutlu yüz tanıma sistemlerine göre kendine özgü bir sensör kullanan bu teknoloji ile 2 saniye gibi bir sürede kayıt alınabilirken, on-the-fly adı verilen teknoloji ile yürüme esnasında sensöre yaklaşan kişileri tanıyarak 1 saniyede doğrulama yapılması sağlanabiliyor.”
“Kişiye özel ve taklit edilemez olma esasına dayanan biyometrik teknolojiler sundukları yüksek güvenlik sayesinde en çok tercih edilen çözümlerin başında geliyor” diyen Sestek Genel Müdürü Serdar Karadayı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu teknolojiler, kişilerin ne bildikleri ve neye sahip oldukları esasına dayanan PIN ve güvenlik sorusu gibi geleneksel güvenlik yöntemlerinden farklı olarak; kişinin kim olduğu ile ilgili. Diğer bir deyişle biyometrik güvenlik sistemleri, kişinin kim olduğunu belirleme ve kimliğini doğrulama gibi esaslara dayanıyor. En sık kullanılan biyometrik teknolojiler arasında; parmak izi tanıma, yüz tanıma, avuç içi damar izi okuma, iris tanıma ve ses tanıma yer alıyor.”
SmartSoft Ürün Müdürü Merih Keskin, parmak izi ve yüz tanıma sistemlerinin yerini avuç içi damar izi teknolojisine bırakacağını söyledi: “Bugüne kadar en çok kullanılan, en bilinen, biyometri denilince akla gelen sistem hep parmak izi ve yüz tanıma sistemleriydi. Fakat son zamanlarda özellikle SGK’nın hastanelerde uygulamaya başladığı biyometrik hasta doğrulama sistemleri ile beraber avuç içi damar izi teknolojisinin kullanımı bu teknolojinin gidişiyle ilgili farklı bir yön çizmiş oldu. Avuç içi damar izinin parmak izi ve parmak damar izi sistemlerine göre avantajları çok daha fazla.”
Keskin, avuç içi damar izi sisteminin çalışmasıyla ilgili şu detayları paylaştı: “Vücudun içinde yer alan el ayası damar izi üzerinde çalışma yapıldığı için kopyalanma ihtimali imkansızdır ve elin canlı olup olmadığının kontrolü sağlanmaktadır. El canlı değilse kan akışı yoksa sensör damar izini okumaz. Ürün avuç içi bazlı bir sistem olduğu için geniş bir alan referans alınır (5 milyon nokta analizi) ve bundan kaynaklı hata payı 0,00008 (FAR) ile en yüksek hassasiyeti olan biyometrik doğrulama teknolojisine sahiptir. Aynı teknoloji geçiş kontrol sistemlerinde birçok yerde kullanıldığı için hız konusu da ürün için önemli bir kriterdir. Dünyada yüksek öneme sahip fiziksel geçiş kontrolü gerektiren lokasyonlarda gerek kolay kullanımı gerekse sağladığı en yüksek güvenlik seviyesi nedeniyle tercih edilen biyometrik teknoloji SmartSoft olarak bizim de pazara önerdiğimiz avuç içi damar izi teknolojisidir. Günümüzde avuç içi damar izine dayalı sistemler herkes tarafından yeni yeni tanınmaya başlanmış olup dünyadaki en büyük sağlık projelerinden biri olan SGK biyometrik hasta tanıma sistemleri ile teknolojik olarak uygunluğu kanıtlamıştır.”
Günümüzde, özellikle yüksek sayıda kullanıcının kimlik doğrulamasını gerektiren uygulamalarda tek bir biyometrik teknolojinin yeterli olmadığı görülüyor. Farklı biyometrik teknolojilerin birlikte kullanımı ile multimodal biyometri çözümleri gün geçtikçe artıyor. ETB Ankara Bölge Müdürü Özgün Sapmaztürk’ün de belirttiği gibi, ülkemizdeki yeni nesil kimlik kartlarında da üç farklı biyometri kullanılacak. “Farklı biyometrik teknolojilerin birarada kullanımı; hem kayıt, hem doğrulama, hem de tanıma aşamalarında daha etkin güvenlik ve uygulanabilirlik sağlamakta” diyen Sapmaztürk’e göre, biyometride kayıt, doğrulama ve tanıma aşamalarında kullanıcıların en az etkileşim ile temassız, hijyenik okuma sağlayabilen, iz bırakmayan ve taklit edilemeyen, yüksek güvenlik sunan biyometrik teknolojilere yöneldiği gözlemleniyor. Sapmaztürk, “Ülkemizde yeni nesil kimlik kartlarının yaygınlaştırılması ile birlikte biyometrinin özellikle sağlık sektöründe, yüksek öğretimde, adli işlemlerde ve finans sektöründe yaygınlaşacağı öngörülmekte. Ülkemizde geliştirilen birçok biyometrik donanım ve yazılım çözümü artık sadece ülkemizin değil; dünya pazarında talepleri karşılayacak nitelikte” yorumunu da ekledi.