PARTİLERİN SEÇİM BİLDİRGELERİNDE BİLİŞİM, TEKNOLOJİ VE DİJİTAL DÖNÜŞÜM – 1
Genel olarak bilgi teknolojileri alanında Türkiye’nin çok geride olduğu hem uluslararası raporlarda hem de ülkemizde yayımlanan raporlarda ortaya konan ve bu alanda çalışanlarımızın büyük çoğunluğunun bildiği bir gerçek.Örneğin, Birleşmiş Milletler’in bir kuruluşu olan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (ITU) Kasım 2017’de yayımlanan son “Enformasyon Toplumunu Ölçme Raporu”na bakalım (http://bit.ly/2sFnn6l). Bilgi teknolojileri alanındaki durumunu değerlendirmek için, ITU her ülke için “Bilgi Teknolojileri Gelişmişlik Endeksi” (IDI: ICT Development Index) hesaplar ve bu karne notuna göre ülkeleri sıralar. Son duruma göre, 176 ülke içerisinde Türkiye 67. sırada. Umman Sultanlığı, Malezya, Lübnan, Suudi Arabistan, Kazakistan ve Azerbeycan’ın biraz gerisindeyiz. Katar ve Birleşik Arap Emirliği’nin ise çok gerisindeyiz.
Bilgi teknolojilerinde ülkenin genel karne notu olan IDI, o ülkenin BT altyapısı, kullanımı ve becerilerinin bir bileşeni olarak hesaplanır. Türkiye, bilgi teknolojileri altyapısında 78. sırada, kullanımında 73. sırada, beceride ise 40. sırada yer alıyor.
Durumumuz bu kadar kötü olunca, siyasi partilerin vaat listesi hazırlaması da o kadar kolay oluyor. Zaten, başta TÜSİAD ve TÜBİSAD raporları olmak üzere, bilişim, teknoloji ve dijital dönüşüm alanlarında neler yapılması gerektiği yıllardır tekrarlanıyor. Ayrıca, bu alanda dünyanın çok hızlı bir değişimden geçmekte olması sonucu, bazı teknoloji kavramlarını kullanmak adeta moda oldu. Dolayısıyla, siyasi partilerin seçim bildirgelerinde, benzer ve zengin vaat listelerinin yer alması şaşırtıcı değil, doğrusu fazla ilginç de değil. Bildirgelerdeki listeleri, BT Dünyası, başlığında “vaatler havada uçuşuyor” ifadesi olan bir yazıyla başlayan bir dizi yazıyla vermiş (http://bit.ly/2LYmj6k).
Dolayısıyla, bir karşılaştırma yapmak yerine, seçim bildirgelerinin iç tutarlılıklarını inceledim. Bu yazımda AK Parti Seçim Beyannamesi’ni (http://bit.ly/2JazLX7) ele alıyorum. Vaatlere bakınca, neler yapılması gerektiğinin iyi bilindiği görülüyor. O zaman şu soru ortaya çıkıyor: Bu iyi bildikleri vaatleri bunca yıl tek başına iktidarda olan AK Parti neden yapmadı? Bu soruya yanıt arayan bir gözle bildirgeyi dikkatle okuyunca, “şimdiye kadar gerekli altyapıları oluşturup geliştirdik, bundan sonra da artık bu altyapıyla teknolojide ve dijitalleşmede yeni evreye geçilecek, hamle başlatılacak” şablonunda açıklamalar görüyoruz.
Örneğin, 195. sayfada şöyle deniyor: “16 yıllık iktidarımız döneminde ülkemizde bilim, teknoloji ve yenilik alanında Ar-Ge altyapılarının oluşmasına, nitelikli araştırmacı kaynağının yetiştirilmesine büyük önem verdik… Oluşturduğumuz bu altyapıyı, yeni dönemde, etkin bir şekilde kullanarak, ülkemizde yenilikçi ve yüksek katma değerli üretimi artırmayı ve kalkınma sürecimizi yeni bir evreye taşımayı hedefliyoruz.” Arkasından Ar-Ge ve nitelikli araştırmacı altyapısı için yapılmış olanlar ve ilerlemeler sıralanıyor. Örneğin, (s. 196) “GSYH içindeki Ar-Ge harcamalarımızın payını neredeyse ikiye katlayarak, 2002-2016 döneminde yüzde 0,51’den yüzde 0,94’e yükselttik…. 2002 yılında 28.964 olan tam zaman eşdeğer Ar-Ge personeli sayısını, 2016 yılında 136.953’e ulaştırdık.” Sonra da bildik ve diğer partilerin bildirgelerinde de yer alanlardan çok farklı olmayan vaatlerle bu altyapı ile teknoloji ve dijital dönüşüm alanlarında neler yapılacağı listeleniyor. Örneğin, (s. 198) “Önümüzdeki dönemde Ar-Ge ve yeniliğe ayrılan kaynakları artırarak desteklerin ağırlığını ürün bazlı ticarileşmeye kaydıracak ve bu alandaki harcamaların katma değere dönüşümünü teşvik ederek ‘Milli Teknoloji Hamlesi’ni başlatacağız.”
Ayni şablon diğer bir örneği, 200. sayfada: “Özellikle dijitalleşme sürecine önemli bir zemin sağlayacak bilgi ve iletişim teknolojileri (BİT) alanında önemli gelişmeler kaydettik.
BİT sektörünün pazar büyüklüğü 2002 yılından bu yana yaklaşık 10 kat artarak 2,6 milyar dolar seviyesinden 2017 yıl sonu itibarıyla 25 milyar dolara ulaşmıştır.” İşte bu zemin üzerine neler yapılacağı listelenmiş. Örneğin, 201. sayfada “AK Parti olarak dijitalleşmeyi ülkemizde yüksek katma değerli yatırım döngüsünü başlatmak için bir fırsata dönüştüreceğiz.”
Özetle, “burada vaat ettiklerimizi şimdiye kadar yapamadık, gerekli bilişim, teknoloji ve dijital dönüşüm altyapısını geliştirmekle meşguldük, bundan sonra artık başlıyoruz bu alanlarda hamle yapmaya” şablonu seçim bildirgesinde açıkça görülüyor.
Altyapıda son 16 yılda gelişmeler olduğu kesin. Fakat, bu gelişmelere dikkatle bakınca, bir ilerleme görmüyoruz. Örneğin, BİT pazarındaki çarpıcı yükselişe bakalım. TÜBİSAD’ın geçen ay açıkladığı raporda, pazar büyüklüğü dolar ile ifade edilince, zaman içinde pek de ilerlemediğimiz anlaşılıyor (http://bit.ly/2JiDMov).
Diğer ülkelere göreceli olarak bakınca da bir ilerleme görmüyoruz. Bilgi teknolojileri alanında en yetkin ve geniş veriye sahip ITU’nun ülkeler sıralamasında çok gerilerde olduğumuzu yazımın başında belirtmiştim. Başka uluslarası sıralamalarda da konumumuz zayıf. Örneğin, Ar-Ge ve nitelikli araştırmacı altyapısındaki son 16 yıldaki gelişmeler gerçekten bir ilerleme olsaydı, inovasyonda dünya sıralamasında iyi konuma gelmiş olurduk. Oysa, inovasyon sıralamasında 127 ülke içerisinde, Türkiye 43. sıradadır (http://bit.ly/2Ja17wt). Birleşik Arap Emirliği’nin, Bulgaristan’ın, Malezya’nın, Romanya’nın gerisindedir. Üniversitelerimizin dünyadaki konumu ve yapılan bilimsel yayınlara göre ülke sıralamalarındaki konumumuz da giderek olumsuzlaşmaktadır.
Ar-Ge ve nitelikli araştırmacı yetiştirme amacıyla yapılanlara rağmen neden göreceli olarak dünyadaki sıralamalarda geride olduğumuz, bundan sonra daha iyi olmamız için neler yapılacağı bildirgede yer almalıydı.
Dolayısıyla, uluslararası raporlarda ülkemizin konumunun olumsuz ve gerilerde olması, altyapıda bir ilerleme olduğu iddiasını zayıflatıyor ve “bu altyapıyla bundan sonra artık başlangıç ve hamle yapılacak” vaatlerinin inanılırlığına da gölge düşürüyor. Buna karşı, uluslararası sıralamalara şu veya bu nedenle itibar edilmemesi gerektiği iddia edilebilir. Fakat, AK Parti Seçim Beyannamesi’nin çeşitli yerlerinde, eğer ülkemizin konumu iyi durumdaysa, uluslararası sıralamalardaki yerimiz belirtiliyor. Örneğin, “2003 yılında 19. sırada yer alan Türk sahipli filomuzu, bugün dünya sıralamasında 15. sıraya yükselttik” (s. 235).
Bilişim, teknoloji ve dijital dönüşüm alanlarında “başlamak, hamle yapmak” için, iddia edilen bir potansiyelimiz de genç nüfusumuz: “Gelişmiş ülkelerin gıpta ile baktığı genç ve dinamik nüfusumuzun sunduğu fırsat penceresini ekonomik büyüme açısından en iyi şekilde
değerlendireceğiz” (s. 11). Oysa, maalesef genç nüfusumuz pek de gıpta ile bakılacak bir durumda değil. Yine uluslararası eğitim sıralamalarında çok gerilerdeyiz. Eğitim dışında, gençlerimizle ilgili yapılan sosyolojik araştırmaların en yenisini BThaber’de Edip Emil Öymen özetledi (http://bit.ly/2JfZDwx). Durum hiç de parlak değil.
AK Parti Seçim Beyannamesi’nin en güçlü kısmı, savunma sanayisi ve teknolojilerindeki gelişmeler ile ilgili. İnternetten düz ekrana kadar, önemli teknolojilerin ABD savunma sanayisinden çıktığını biliyoruz. Ülkemizde de savunma teknolojilerindeki gelişmelerden sivil sektöre bir aktarma olabilir mi? Beyanname bu konuya değinmiyor.