“Pazarın büyümesine destek olurken, biz de büyümeye devam edeceğiz”
Tüm planlarını ‘gelecek olan talebe cevap verecek’ biçimde şekillendirmeye önem veren HP Türkiye, bu yıl da pazarın büyümesine destek verirken, kurumsal büyümesi ile yine öne çıkmayı hedefliyor. 2016, HP için hem Türkiye hem küresel pazar için heyecan verici bir yıl. “Pazarı büyütmek, yeni iş alanlarına destek olmak bizim sorumluluğumuzda ve bu alanda aktif olacağız” diyen HP Türkiye Genel Müdürü Filiz Akdede, bu hedef ışığında planlarını da paylaştı. Çok fazla şehri gezdiklerini, müşterilere çok daha güçlü ulaştıklarını vurgulayan Akdede, “Eğitim ve sağlık sektörü, üniversiteler gibi yapılarla temaslarımız arttı. İş dünyasında ihtiyaç iş istasyonları. Özellikle üniversitelerde ince istemciler yoğun kullanılıyor. Bu konuda da kendimizi anlatmayı istiyor, yenilikleri paylaştıkça ihtiyaçlara yanıt verebileceğimizi görüyoruz” yorumunu yaptı. Akdede, 2016 yılı planlarını ve HP merkezin Türkiye pazarına bakışını değerlendirdi:
Küresel bazda önemli bir kurumsal ayrışmaya imza attınız 2015’te. Bu, ayrışma Türkiye’yi nasıl etkiledi?
1 Kasım 2015 tarihi itibariyle dünyada iki farklı firma olarak çalışmaya başladık. Benim yönetimini üstlendiğim bölüm HP; bilgisayar, yazıcılar, bunların sarf malzemeleri aksesuarları ve servislerinin satışından sorumlu, 170 ülkede faaliyet gösteriyor, 230 binin üzerinde iş ortağı ile çalışıyor. Yani büyük bir ekosistem var. Türkiye’de de 5 binin üzerinde iş ortağı ile çalışıyoruz. Yetkinlik verdiğimiz 150 iş ortağımız ise seçilmiş, eğitim almış, ekosistemimizde daha yakın çalıştığımız, sertifikalara sahip, katma değerli iş ortaklarımız. Amacımız da ürün satmaktan ziyade, karşı tarafa bir çözüm sunmak. Bu önemli bir danışmanlık demek ve farklı illere bu öncelikle yönelmeye devam edeceğiz. Küreselde de yapı devam ediyor. Hedefimiz halihazırda liderliğini yürüttüğümüz alanlarda inovasyona, verimliliğe daha çok önem vermek. 2015 yılı gerek dünyada gerek Türkiye’de zordu. Ama HP Türkiye için baktığımızda, bilgisayar alanında küçülen bir pazarda payımızı artırdık ve liderliğimizi devam ettirdik.
Böyle belirsiz bir dönemde bunu nasıl yaptınız?
Her şeyin temeli yeni ürünler, yeni teknolojiler, pazarı daha iyi anlayabilmek, pazarın ihtiyaçlarına göre ürünler sunabilmek ve gelişen dünyayı daha iyi algılayabilmek. İş dünyası için teknoloji, hiç olmadığı kadar önemli. Temel sebep mobilite. HP buradan hareketle, bilgisayar kategorisinde masaüstü devam ederken, dizüstü bilgisayar kategorisinde ciddi bir ürün gamı sundu. Çok ince, pil ömrü 10 saati aşan, isterseniz tablet gibi kullanabileceğiniz ‘convertible’ (dönüştürülebilir) yapılar var. Bu kategori, ihtiyaçlar paralelinde tümüyle genişledi. Mobil istihdam artıyor, insanların mobil odaklı beklentileri gelişiyor. Ayrıca yeni nesli de daha iyi anlamak gerekiyor. Beklentileri çok hızlı ve bağlılıkları daha az. Bu nedenle her markanın onlarla birlikte büyümesi gerek.
Peki ya yazıcı tarafı?
HP, yazıcı alanında sürekli yeni teknolojiler üretiyor. Evde kullandığımız cihazdan, matbaacılıkta kullanılan ürünlere ve sektöre özel yapılara çok geniş bir uygulama alanı var. Etiketleme ve dış baskıları da buna ekleyebiliriz. HP bu alanlarda devam ederken, 2016 Haziran’ında küresel bazda tanıtılacak 3D yazıcımız olacak. HP bu başlıkta 10 kat hızlı ve 10 kat verimli ve endüstriyel bir ürünle geliyor. Özellikle sanayiye ve endüstriyel kullanıma yönelik bu cihazla birçok sektörde fayda ve hız sağlamak mümkün. Bu başlıkta inovasyona dönük çalışmalar var.
3D baskı cihazı ile hedefleriniz neler?
Patenti HP’ye ait bir teknoloji olan ‘multi-fusion’ ile geliyoruz. Bu; renkli ve farklı formatlarda baskı alabilen özel bir ürün olacak. Bu yönüyle mimarlık ofisleri, sağlık kurumları gibi birçok noktada kullanılabilir. Şu anda piyasada olanların hepsine göre 10 kat daha hızlı iken, verimlilik ve maliyet anlamında 10 kat üstün olacak. 2016 Haziran lansmanından sonra kademeli olarak ülkelere sevk edilecek. Türkiye pazarında da bu cihazın yıl sonuna kadar kademeli olarak yerini almasını planlıyoruz.
Türkiye olarak bölgede nasıl bir konumunuz var ve merkez bu yapıyı nasıl değerlendiriyor?
Bulunduğumuz bölge, Ortadoğu, Afrika, Yunanistan ve Türkiye’yi içeriyor. Burada Türkiye, olgun bir pazar ve tüketici ihtiyaçları anlamında beklentileri yüksek, nüfusu genç ve teknolojiye çok yatkın. Bu anlamda bizim için büyük fırsatlar var. Bölgedeki yatırımları olabildiğince Türkiye’ye çekmeye çalışıyoruz. HP merkezden buraya yabancı ziyaretçilerimiz geliyor, onları iş ortaklarımız ve müşterilerimizle bir araya getirip potansiyeli anlamalarını sağlıyoruz. Bu anlamda, ekibimizin de çok iyi ve verimli bir iş yaptığını düşünüyorum. Burada ciddi bir çalışan sayımız var ve ekosistemimiz büyük. HP merkez bu potansiyel ışığında Türkiye pazarına inanıyor. 2015’te pazarın bu kadar küçüldüğü bir dönemde bile büyümemizin arkasında zaten bu yatırımları Türkiye’ye çekebilmemiz yatıyor aslında.
Türkiye pazarında segment nasıl bir dağılım sergiliyor?
Masaüstü ve dizüstünde pazar lideriyiz. Kamunun alımlarının bu yıl hareketlenmesi, HP’nin de kamuda eski gücüne kavuşmasını sağlayacak. Sonuçta kamudaki hareketlenme, özel sektöre de yansıyor, bir domino etkisi yaratıyor. Mali yılımız 1 Kasım’da başladı. Yılbaşı dönemi ve Ocak ayına bakınca iyi bir resim görüyoruz. Bir konsolidasyon var ve bu da HP lehine gelişiyor hem dünyada ve Türkiye’de. Bu nedenle pazarın büyümesini öngörüyoruz. Çünkü 2015’te çok daralma yaşandı. Biz bu dönemde küçülen pazarda pay kazanmıştık. Bu yılki hedefimiz ise pazarın daha büyümesi ve pazar payımızı artırmamız. Baskı cihazları tarafında da enerji tasarrufu çok önemli. HP, Gezegen Ortaklığı projesinde uzun yıllardır geri dönüşüm odaklı çalışmaları sürdürüyor. Türkiye’de 2008’den beri devam ettirdiğimiz çalışma ile her yıl Almanya’ya ciddi oranda kartuş ve toner ihraç ediyoruz. Bunlar orada geri dönüştürülüyor. ‘Ink Advantage’ yazıcı modelimiz var. Bir modelin yüzde 75’i geri dönüştürülmüş üründen. Karbon ayak izinin azaltılması bireysel olarak hepimizin sorumluluğu ve firmaların da bu sorumluluğu üstlenmesi gerek. Bunun bir ayağı da enerji tasarrufu, yani çalışmayan yazıcının hemen uyku moduna, uyku modundan baskı moduna hızlı geçmesi. Saniyede baskı hızı, enerji tasarrufu anlamında bu bilinç HP’de hep var. Buzdağının görünen yüzü, karbon ayak izi azaltma adına kullanılmayan elektriği veya suyu kapatmak. Ama arka tarafta şirketlerin de bireylere yol göstermesi, onların adımlarını ürün ve çözümleri ile desteklemesi gerekiyor. Kamu ve özel sektörde kurduğumuz geri dönüşüm kutularımız var. Çalışanlar kartuş ve tonerleri koyup bizi arıyorlar ve biz gidip topluyoruz.
2016 yılında gerek bireysel gerekse kurumsal pazarda nasıl bir gelişim bekliyorsunuz?
Talebin artmasını ve ötelenmiş olan talebin hem kurumlarda hem özel sektörde artacağını, yeni yatırımların artacağını öngörüyoruz. Kamu projelerinin sanayiyi tetiklemesiyle beraber, talebin artacağını düşünüyoruz. Tüketici tarafında da kısıtlanmış talep vardı. Ama geldiğimiz noktada teknoloji, çok erteleyebileceğiniz bir şey değil artık. Bu nedenle kesinlikle talebin artacağını düşünüyoruz. Çalkantılar kadar, toparlanmalar da aynı hızda. Bu nedenle küresel etkilerle bir kriz olmazsa, toparlanmanın da hızlı yaşanacağını düşünüyoruz. Tüm planımızı gelecek olan talebe cevap verecek şekilde yapmaya çalışıyoruz. Kadromuz buna göre hazırlıklı. İş ortaklarımızla iletişim yapımız aynı biçimde sürüyor. Sadakat programları, eğitimler, onlarla birlikte Anadolu’da yapığımız toplantılar, onların müşterilerine gidişimiz, teknik eğitimler devam edecek. Eğitimler ve toplantılarla bu iş kanalını geliştirmemiz ve iş ortaklarımızı her zaman güncel bilgilere sahip kılmamız gerekiyor. Biz kimseye ürün verip satmasını beklemiyoruz. Onların katma değer sahibi olması için onları geliştiriyoruz. Bu nedenle yetkin bir iş kanalına sahibiz. İş ortaklarımızla uzun yıllardır süregelen güçlü ekosistemimiz var. Onlar da bizi, geri bildirimlerle nerelerde daha çok yatırım yapmamız gerektiği konusunda bilgilendiriyorlar. Benzer bir yapı perakende alanında da var. Çok büyük zincirlerle çalışıyoruz ve onlar, bizim için kritik iş ortakları. Büyümemiz ve gelişmemiz, bu ekosistemin sağlıklı işleyişine bağlı.