Pazarlamacıya notlarım…
Bilgisayarcı mesleği, sonrasında yazılımcı, donanımcı diye ayrıldı, günümüzde şaşırtıcı bir şekilde alt kategorilerimiz var. Bilişim 500 araştırmasında da biz yaklaşık 80 kategori kullanıyoruz, alt kategorilere yeterli başvuru olsa abartmadan söyleyeyim, bir o kadar daha kategori çıkabilir, hatta fazlası.
Yani artık sektörümüzden bir kişiye bırakın bilgisayarcı demeyi, tek başına yazılımcı demek bile mümkün değil. İşletim sistemi yazılımcısı, yapay Zeka yazılımcısı, IoT yazılımcısı, web sitesi yazılımcısı, gömülü sistem yazılımcısı gibi çok sayıda alt kategori oluştu ve kategorilerde çalışanlar bazen ismi aynı olup farklı kategori konusunda hiç bilgi sahibi olamayabiliyor. Hatta kullandıkları diller farklı olduğunda birinin yaptığını diğeri anlayamayabiliyor. Siz php kullanan bir yazılımcıya Windows tabanlı bir minik uygulama dahi yazdıramazsınız.
Güzel bir örnek olması açısından yapay zeka konusunun bile alt kategorilere ayrıldığını paylaşmak istedim.
Duygusal Yapay Zeka
Tahmine Dayalı (Analitik) Yapay Zeka
Robotikte Yapay Zeka
IoT’de Yapay Zeka
Siber Güvenlikte Yapay Zeka
Etik Yapay Zeka
Artırılmış Sanal Gerçeklikte Yapay Zeka
Ve diğerleri
Bilişim teknolojileri konusunda çalışanları doktorlara benzetmek mümkün. Hani aile ziyaretlerinde ya da arkadaş gruplarında bir doktor olduğunda herkes derdini sorar ya, halbuki adam beyin cerrahıdır, ona romatizma ağrıları sorulur. Aynı grupta bilgisayarla ilgili çalışan biri varsa gruptan her tür soru gelebilir, hatta sadece bilgisayar değil akabinde cep telefonu sorularıyla da karşılaşmak mümkündür. Benim çok sık başıma gelen bir olay olduğunu da belirtmek isterim. Ben telefonumun ayarlarını çoğu kez oğluma sorarken benden telefondaki bir sorunun çözümü için benden ilgi beklendiği olabiliyor. Tabi sonuç çok da başarılı olamayabiliyor. Muhtemelen doktorlara gelen uzmanlık konusu harici sorular için de aynı sıkıntılı süreç yaşanıyordur.
Özetle beyin cerrahına romatizma sormak, benim gibi konusu yazılım olmayıp ama işi bilişim olan birine işletim sistemi problemi sormak aynı şey.
Peki siz kurumların bilişim teknolojilerini ilgilendiren bir ürün için, izleyici kategorisi çocuklar, gençler ve mesleği bilişimle ilgili olmayan kişilerden oluşan bir medya kuruluşuna reklam verir misiniz?
Saçma gelmiş olabilir ama veren var, hem de çok. Bunu yapan kişilerin özelliklerini sıralayayım
- Tek ölçüleri izleyici sayısı ya da site ziyaret sayısı. Kimin izlediği, kimin okuduğu onlar için hiç önemli değil. Günün sonunda yönetime “Şu kadar kişi izledi” diye rapor verdiklerinde mutlular. Şirketin menfaati çok da umurlarında değil ya da bunun farkında değiller.
- Kamuda çok güçlü kişilerle yakınlığı olan medya kuruluşlarına yakın olmak isteyenler var. Bu grup bu nedenle son günlerde siyasi tercihleri doğrultusunda da hareket ediyor.
- Özellikle kamu kurumlarında geçerli olmak üzere bazen “Emir büyük yerden geliyor”, buna hayır deme imkanları olmayan grup.
Cümlenin başına dönüyorum; beyin cerrahına romatizma hastalığı sorulur mu? Tabi ki hayır.
O zaman kurumsal ürünün tanıtımı için kitlesi bireysel medya üzerinden reklam ve tanıtım yapmak mantıklı mıdır? Tabi ki hayır
Bu konuda daha evvel de yazdım, yazmaya da devam edeceğim. Çünkü bu yanlış hareketler hem markaya hem medyaya hem de ekonomiye zarar veriyor.
Lütfen
- İzleyici kitlesi, web sitesi ziyaretçi profili gibi bilgileri isteyin
- Takipçi sayılarına aldanmayın, kimlerin yorum yaptığını inceleyin
- Kamuya yakın olan biriyle çalışmak size bir şey kazandırmaz. Önemli olan doğru yerle çalışmaktır.
- Reklam çalışması yaptığınız kurumun yapısını inceleyin, kaç kişi emek veriyor, içerikler özgün mü kopya mı çalıntı mı inceleyin. Gerekirse yöneticileri ile tanışın.
Sizler bütçenizi gerektiği gibi kullanın ki bizler size daha sağlıklı yardımcı olalım, hem biz kazanalım hem markanız. Sizlerin nasıl pazarlama, ürün yönetimi, kurumsal iletişim gibi kanallarınız varsa, bizim medya tarafında da aynısı var, lütfen görün.
Yazdım…