Perakende sektöründe dijitalleşme rotası
Perakende sektöründe fiziksel ve dijital iş modelleri arasında dinamik bir gelişim söz konusu ve bu gelişime paralel olarak mağazalar yeni teknolojilerle donatılarak dijital dünya ve teknolojileri ile uyumlu hale geliyor. KPMG’nin 2021 Küresel CEO Araştırmasına katılan perakende ve tüketici ürünleri liderlerinin yüzde 74’ü, yeni teknolojilere ve inovatif süreçlere yönelik yatırımlarını artırmayı hedefliyor. Katılımcıların yüzde 79’u, teknolojik dönüşümü bir tehditten ziyade fırsat olarak algılıyor.
KPMG Türkiye Perakende ve Tüketici Ürünleri Sektör Lideri Gökhan Kaçmaz, “Dijitalleşmenin kalıcı bir trend haline gelmesiyle birlikte, perakende sektöründe de inovasyon önceliğini koruyor. Çok kanallı perakendecilik sektörde bir standart haline geldi. Fiziksel alışveriş için talep devam ediyor ve perakendeciler de müşteri deneyimini dönüştürmek üzere akıllı mağaza uygulamalarını devreye alıyor. E-ticaret gücünü korurken, dijital kanallar sosyal medya platformları üzerinden yürütülen ‘sosyal ticaret’ ile birlikte gelişmeyi sürdürüyor. 5G’nin dünya genelinde devreye geçmesiyle birlikte, sanal etkinliklerin yaygınlaşması söz konusu. Metaverse, blockchain, dijital ödemeler, AR ve VR dahil olmak üzere yeni bir teknoloji dalgası yaşanırken, yeni nesiller bu teknolojilerin günlük hayatımızda yer edinmesine öncülük edecek. Faaliyetlerini geleceğe taşımak isteyen perakendecilerin bu uygulamaları yakından takip etmesi kritik önemde” dedi.
Son olarak yayımlanan “KPMG Perspektifinden Perakende Sektöründe Dijitalleşme Trendleri ve Dijitalleşme Işığında Yatırımlar” raporuna göre ise konvansiyonel perakende ve tüketici ürünleri sektöründe “yeni standartları” yaratmak adına gerçekleşen dijitalleşme trendleri iki ayrı ana başlıkta toplanıyor; geleneksel perakendeciliği geleceğe taşıyan akıllı mağaza teknolojileri ve e-ticaret teknolojileri. Raporda bu iki ana trendin detaylarına şu şekilde yer veriliyor:
Akıllı mağaza uygulamaları öne çıkıyor
Tahminlere göre küresel akıllı mağaza pazarı 2021 yılında 22,6 milyar dolardan, yıllık ortalama yüzde 25’lik bir büyüme kaydederek, 2026 yılında 68,8 milyar dolara ulaşacak.[i] Akıllı mağaza teknolojileri, akıllı deneme kabinleri, elektronik etiketler, akıllı otomatlar, akıllı aynalar ve sanal gerçeklik / artırılmış gerçeklik (VR/AR) turları gibi müşteri deneyimine odaklı birçok uygulamayı kapsıyor. Teknoloji açısından bakıldığında pazarda; yapay zekâ, IoT, AR/VR, robotik ve analitik gibi uygulamaların ön planda olduğu gözlemleniyor. Özellikle IoT teknolojisi günümüzde akıllı stok sistemi, dijital etiket ve akıllı raf gibi uygulamalarda kullanılıyor.
E-ticaret pazarı büyüyor
Global e-ticaret hacminin 2021 yılında 4,9 trilyon dolara ulaştığı ve 2022’de 5 trilyon doları geçeceği tahmin edilirken global e-ticaret hacminin 2025 yılına kadar 7 trilyon doları geride bırakması bekleniyor.[ii] KPMG Türkiye Birleşme ve Satın Alma Danışmanlığı Direktörü Özge İlhan, Türkiye’deki e-ticaret görünümünü değerlendirerek, “2020 yılında yaklaşık yüzde 165 oranında artış gösteren e-ticaret pazarı, hacim bazında ortalama üç yılda ulaşması öngörülen seviyeye bir yılda ulaşarak 220 milyar TL hacmi yakaladı. E- ticaret pazarının, 2025 yılının sonunda 638 milyar TL değere ulaşması bekleniyor. Türkiye’de mobil e-ticaret pazarı, pandemi öncesi toplam e-ticaret pazar büyüklüğünün yüzde 41’ine sahipken pandemiyle birlikte bu oran yüzde 53’e yükseldi. Mobil e-ticaretin, toplam e-ticaretteki pazar payının 2025 yılında yüzde 80’e ulaşacağı tahmin ediliyor” yorumunda bulundu.
Bulut teknolojisi ilk sırada
Teknolojinin online alışveriş deneyimi nasıl değiştirdiği incelendiğinde, web sitesi performansının iyileştirilmesi için bulut uygulamalarının kullanımı ilk sıralarda yer alıyor. Bulut uygulamaları aynı zamanda omni-channel (çoklu kanal) deneyiminin iyileştirilmesi için de destek sağlıyor. Bulut teknolojilerini, arama motorunun ve müşteri ilişkilerinin yapay zekâ destekli olarak geliştirilmesi ve kişiselleştirilmesi takip ediyor. E-ticaretteki trendlere bakıldığında “tıkla-al” uygulaması geçtiğimiz beş yıldan bu yana yaygınlaşmayı sürdürüyor. E-ticaret trendleri arasında hızlı yükseliş gösteren “fabrikadan tüketiciye” (dropshipping) ise e-ticaret yapmak isteyen kişilerin herhangi bir ürün stoku yapmadan e-ticaret sitelerinden satış yapmasına olanak sağlayarak yarattığı pazar hacmi ile online platformlar tarafından da destek buluyor.
Showroom’lar artık metaverse uygulamalarında
Yeni teknoloji trendleri ile gelişen perakendede yapay zekâ daha kapsamlı bir kişiselleştirmeye imkân sunarken artırılmış gerçeklik (AR) teknolojileri ise daha çok ürün keşfini desteklemek için ön plana çıkıyor. Bu doğrultuda AR/VR uygulamaları nihai tüketicilere henüz geniş ölçüde ulaşmamış olsa da ticari kullanımların hayata geçtiği gözlemleniyor. E-ticarette son dönemde en popüler gündem maddeleri arasında metaverse de artık sıklıkla karşımıza çıkıyor. Şirketlerin metaverse stratejileri şu anda çoğunlukla marka değerini desteklemek üzerine yoğunlaşıyor. AR/VR uygulamalarının gelecek beş yıl içerisinde e-ticareti nasıl etkileyeceği endüstri profesyonellerine sorulduğunda ilk sırada sanal showroom’ların oluşturulması beklentisi geliyor, hemen sonrasında beklentileri fiziksel deneyimin online ortama uyarlanması takip ediyor.
Metaverse lüks tüketim sektöründe çok ciddi büyüme fırsatı sunan bir alan olarak da öne çıkıyor. Sektör analistleri Metaverse’te lüks tüketim ürünleri talebinin 2030 yılına kadar 50 milyar dolara ulaşabileceğini öngörüyor. KPMG’nin yaklaşık 1.000 kişiyle gerçekleştirdiği lüks tüketici araştırmasına katılanların yüzde 58’i metaverse platformuna aşina ve araştırmaya katılan her 2 kişiden 1’i sanal bir ürün satın alabileceğini belirtiyor. Lüks markalar yeni gelir kaynakları elde etmek, yenilikçi ürünleri test etmek, mevcut müşterilerinin bağlılığını artırmak ve yeni müşteriler kazanmak için dijital ürün ve hizmetlerden faydalanması beklenebilir.
Bunların yanı sıra NFT de lüks markalar için karlı bir gelir kaynağı oluyor. Sanal dünyada, sahiplik ve ayrıcalık hissini besleyen yeni kavramları oluşturan NFT’ler genellikle, kimlik oluşturmak ve alıcılara değerli olarak algılandığı bir toplulukta güvenilirlik sağlamak için kullanılıyor. 300 milyar dolar değerindeki NFT piyasası içerisinde, lüks sanal/hibrit koleksiyon ürünleri kategorisinin 2030 yılına kadar payını 25 milyar dolara yükseltmesi bekleniyor.[iii] NFT görece düşük maliyeti ve verdiği “benzersizlik” hissiyle lüks markalar için çok önemli bir fırsat sunuyor.