Piştin mi?
Güzel günlerdi; öğle araları, akşamları iş ya da özel yemeklere çıkardık. Yerine göre masada ya hiçbir şey olmaz ya da mezelerle donatılmış olurdu. Otururduk gülerek, eğlenerek, birbirimize takılarak. Erkekler kadınlara küçük jestler yapar manzaralı bir yer ise güzel yer mutlaka hanımefendilere bırakılırdı. Garson gelirdi masaya önce bardaklara sular doldurulur, çorba, meze ve ana yemek sorulurdu.
- Siz ne alırdınız efendim?
- Et lütfen
- Nasıl pişsin?
- Orta lütfen
Ben tabi neredeyse tüm eğitim öğretim hayatım boyunca yurt hayatı yaşadığım için eti o yıllarda ancak bol sulu bir yemeğin içerisinde yüzerken görebildim. Bununla birlikte; ailemle birlikte pikniğe gittiğimizde ya da bir sebepten mangal yapıldığında etin sadece iki pişme derecesi olurdu “çiğ ya da pişmiş”. Benim bildiğim et ya çiğdir ya da pişmiştir arası da yoktur. Zaten et dediğin de çiğ yenmez pişmiş yenir. Mangalın başındaki babama “Baba ben etimi az-orta pişmiş istiyorum” demeyi şu an bile hayal edemiyorum, bırakın o zamanıJ.
Çok sonraları çıkan bu pişme derecelerine alışmam bir hayli zaman aldı. Çoğu zaman garsonların yönlendirici bakışları ya da biraz daha cesur olanların sözlü yönlendirmeleri ile yani el yordamı ile bir şeyler öğrendim sanırım;
- Nasıl pişsin?
- İyi pişsin lütfen
- (Gözler biraz devrilir, dudaklar hafif tebessüm halinde, vücuda anla işte yanlış oldu duruşu verilir)
- Tamam orta iyi olsun
- (Gülme derecesi artar)
- (Tamam oğlum dalga geçiliyorsun, en iyi savunma saldırıdır, ortamı yumuşat) Tamam çiğ olsun
- (Garsonla gülüşmeler, tamam işte bilmiyorum yardım et mesajını alan garson) Efendim ben size az-orta getireyim özellikle bu et az-orta çok iyi olur. Hem suyu da içinde kalır ve yumuşak olur.
Hala öğrenemedim bu işi ama güvenli limanı buldum. “Orta pişmiş” bu pişirme şeklinde hem et hem de garson su koyvermiyor test ettim onayladım gururla tavsiye ederim.
Yemek biter, gün biter ve yeni günde iş başlar. Gün boyu toplantılar, e-postalar ve birlikte çalıştığımız farklı farklı insanlar. Hepsi birbirinden farklı pişmişlik derecesine sahip. Kimisi çiğ, kimisi az pişmiş ve kimisi çok pişmiş bütün suyu akmış gitmiş. Ne demek istiyorum; resme farklı bir açıdan bakarsanız etin pişmişlik dereceleri ile insanların olgunluk dereceleri arasında benzerlikler olduğunu görürsünüzJ.
Çiğ İnsan: Bu tip insanın yaşı kaç olursa olsun çiğdir. Hayat onu pişirmemiştir. Her konuda fikri vardır, nerede nasıl davranılacağını ne söyleneceğini bilmez, bencildir, kendisini abartır, dedikoduya bayılır, kibirlidir, kendinden başka kimseye iyiliği dokunmaz. Güvenemezsin, takım arkadaşınsa seni korumadığı gibi yangın anında ilk o satar seni. Kimseye de güvenmez çünkü herkesi kendisi gibi görür. Kincidir, kendisine yapılan kötülüğün daha fazlasını yapmadan asla rahat edemez. Başarısızlık durumunda sesi çıkmaz ama normal durumları ya da küçücük başarı durumlarını çok abartma eğilimindedir. Böyle insanları nasıl anlarız? Bu yazdıklarım çoğu zaman kendini belli eder ancak turnusol kağıdı “bu insanla aynı ortamda uzun süre kalıp kalmama isteğidir.” Çoğunlukla insan kendisini yanlarında iyi hissettiği ya da sığınabileceği insanlar arasında olmak ister (doğası gereği) ancak çiğ insanlar diğerlerinde bu hissiyatı doğurmaz.
Az Pişmiş İnsan: Bu tip insan ilk etapta olgun gibi gelir ama bu hissiyat çok kısa sürede kaybolur. Bu insanların çiğ oldukları fikri çoğunlukla hala hakimdir sadece ilk tanışıldığında bir olgunluk hissi verirler ve bu hissin yanıltıcı olduğu kısa sürede anlaşılır. Çok dikkat edilmesi gerekir zira ilk etaptaki fikirlerle hareket edilirse genellikle zarara uğranır. Bu nedenle genellikle insanlarla biraz zaman geçirdikten sonra pişmişlik derecesine karar verilmesi önerilir. Bencilliği, güvenilmez oluşu, kendisini dev aynasında görmesi gibi özellikleri genellikle çiğ insan ile aynı olduğu için burada yer vermiyorum (bkz. Çiğ İnsan)
Az – Orta Pişmiş İnsan: Bu tip insanları kendinize sorduğunuzda kocaman bir “yaaannniii” kelimesi gelir aklınıza ilk. Yani olgun mu yoksa çiğ mi net karar veremezsiniz. Olgunluk notaları vardır ama biraz daha vakit geçirdikçe çiğliklerini de görürsünüz. Bazı görmüş geçirmişlikleri vardır, bazı durumlarda olgun da davranabilirler ama içleri hala çiğdir. Önemli konularda güvenilmemesi gerekir. Gündelik konularda ise zararı olmaz hatta çok önemli olmayan konularda sohbet edilebilir, çalışılabilir. Yine de diplere doğru çiğlikleri hala bakidir. Aman dikkat şaşırtabilir bu nedenle bu tip insanlara dikkat edilmesi tavsiye edilir.
Orta Pişmiş İnsan: Belirli bir yaşamışlığı vardır, yaşadıklarından ders çıkarmıştır. Bir yere kadar bu deneyimlerini paylaşır. Yol göstericilik yapabilir ancak durumlar zorlaştıkça özellikle kendisine zarar dokunma olasılığı varsa yani diplere doğru çiğlik gösterir. Bu aşamaya gelmesi her gün görülmez sadece şartlar ve durum zorlaşmaya başladıkça kendisini gösterir. Örneğin toplantıda takım arkadaşını haklı buluyorsa sesini çıkarır ama ortamda bulunan yönetici farklı fikirdeyse dönebilir. Turnusol kağıdı “birlikte vakit geçirilir, belirli bir yere kadar güven verir, paylaşımcıdır ama önemli olaylarda yalnız olduğunu düşündürtür”. Bir yere kadar güvenebilirsin ama gözünü kapatman tavsiye edilmez.
Orta – İyi Pişmiş İnsan: Vardır yaşanmışlıkları, ders almışlıkları. Kafi derecede pişmiştir, bencil değildir çoğunlukla. Çok zorlanmadıkça kimseye zararı dokunmaz. Çoğunlukla dedikodu yapmaz, susması ve konuşması gerektiği yeri bilir, güvenilirdir. Ancak çok zorlanırsa güvenilmeyebilir fakat zorlanma seviyesinin çok üst seviyelerde olması gerekir. Sadece en üst seviye zorlanmalarda yanında yer almayabilir yine de o seviyeye kadar asla çiğlik yapmaz. Güvenebilirsin, gözünü de kapatabilirsin ama çok önemli dönemeçleri kendin dönmen tavsiye edilir.
İyi Pişmiş İnsan: Güzel insandır, çok nadir bulunur. Hayat onu bir güzel pişirmiştir. Nerede nasıl davranılacağını ne söyleneceğini bilir, egosu düşüktür ya da yoktur, dedikoduyu sevmez ve yanında yaptırmaz, kalender denebilecek seviyededir (zaten az ötesi hiçlik felsefesinin eşiğidir), kendini genelde düşünmez. Sonuna kadar güvenebilirsin, takım arkadaşı ol olma korur seni. Herkese güvenir bu yüzden de sürekli pişmeye devam eder. Kin tutmaz, kendisine kötülük yapılırsa kötülük yapmaz sadece susar, içine atar ve çoğunlukla da hatayı kendisinde arar. Her ne yapıyorsa senin için yapar kendisini ön plana koymaz. Hata yapabilir ama bilerek yapmaz ve hatasını anladığında düzeltmek için çok çabalar ve çok özür diler. Bu tip insanlar asla ama asla yarı yolda bırakmaz. Genelde affedicidir, affedemedikleri için üzülür ancak daha ötesi kindar yaklaşımları yoktur. Başarısızlığı sahiplenir başarıları çok abartmaz. Turnusol kağıdı “çok saygı duyarsın, yanında olmak istersin, güvenirsin, kasten yaptığı herhangi bir yanlışını bulamazsın”.
Etten farklı olarak insanın pişmişlik derecesi arttıkça değerlenir. İnsanın pişmişlik derecesi yaşı, ekonomik durumu, diploması, makamı ile ilgili değildir. Kendi özündeki değerleri, yetiştirilme tarzı, hayatın ona getirdiklerini değerlendirme yeteneği ile ilgilidir.
Efendim; ne ete masaj yapan ve bir metre yükseklikten kolumdan tuz aşırtan bir kasap ne de insanları sınıflandıracak kadar sarrafım. Lokantada sorarsa garson “orta pişmiş et” yaşarken denk getirirse hayat “iyi pişmiş insan” isterim. Kendimce söyledim kendimce yazdım sürçülisan ettiysem affola.