Reklam Pastası
Medya yer değiştiriyor. Mecra, gazete-TV’den, cep telefonuna, cep telefonu irisi bilgisayar yavrularına taşınıyor. Beri yanda, iletişim teknolojileri, artık bir haberin, bir bilginin “ortaya servis” anlayışı ile yayınlanması, dileyenin bu yayınlar içerisinden kendine uygun olanı arayıp bulması evresini geride bırakıyor. Giderek kişiye özgü yayın yapılacak, önceden seçilmiş bilgi, sadece ilgilisine iletilecek.
Gazete-dergi olsun, radyo-TV olsun; haber, eğlence/dinlence ve bilgi kaynakları sırf abonelik karşılığı tüketicisine ulaştığında bedelleri çok yüksek oluyor. Bu bedelleri azaltan, hatta radyo-TV’de sıfıra indiren, bu mecralar yolu ile tüketiciye ulaştırılan reklamlar. Elbette bir mecraya katılan reklam, ilgilisine ulaşır mı ulaşmaz mı bunun da hesapları yapılıyor. Hedef kişinin onlarca kanal ya da gazete arasından, o kanalı o anda izliyor olması; veya o gazeteyi almış ve reklamın yer aldığı sayfaya bakmış olması belli olasılıklar taşıyor. Kimi mecrada, hedefi tutturma oranı on binlerde bir ile tanımlanıyor. TV’de maç arası reklamlarda, hedef kitle görece yüksek isabetle yakalanabiliyor ama ancak tek haneli yüzdelerle. Halbuki, cep telefonu bu açıdan inanılmaz yüksek oranlı bir mecra. Tüketici profili doğru oluşturulmuşsa, kişiye özel reklam bile adrese teslim yüzde 100 isabetle yapılabilir, üstelik her saatte.
Bu nedenle, reklam pastasının önemli bir kısmının, özellikle de bol kremalı kısmının cep telefonuna taşınması son derecede beklenen bir olay. Ama öyle olmuyor. Dört sene oluyor, hedefi böyle iki gözünün ortasından vuran bir reklam dağıtma mekanizması kuruldu, her üç GSM işleticimiz ile de uzun uzun görüşüldü, denemeler yapıldı ama uygulama yok.
İtalya’ya sokak aydınlatması için sattığımız, yaya yokken aydınlığı kısıp elektrik sarfiyatını azaltan bir sistemi İstanbul Belediyesi’ne tanıttığımızda, bana, “biz elektriğin parasını nasılsa vatandaştan alıyoruz” denmişti. Sanırım GSM işleticilerimiz de benzer düşüncede. Bir de, anlaşıldı, Barcelona’da satılmıyorsa ilgilenmeyecekler.