Robotların 500 yılı
Londra Bilim Müzesi’nde robotların 500 yıllık tarihi sergileniyor. Oysa tarih daha eskiden başlamalıydı: Abbasiler Dönemi’nde (750-1258) Bağdat’ta El-Cezeri’nin Fil Su Saati ilk robot sayılır. Çünkü su gücü ve basınç etkisiyle otomatik çalışıyordu. Yarım saatte bir, zil sesiyle zamanı haber veriyordu. Popüler bilim yazarı Steven Johnson, bu saatten “ileri mühendisliğin oyuncak hali” diye söz ediyor.
Robot sözcüğünü ilk kez 1920’de Çek yazar Karel Capek, bir tiyatro oyununda kullanmış. Sözcük, Slav dillerinde “çalışma” anlamına. Sergide yine yer almayan, ama videosu gösterilen bir robot daha var: Kısmet (İngilizcesi Kismet). Adı gerçekten “bizden” gelen bu robotu, şimdi MIT hocası olan Cynthia Breazeal 1993-2000 arasında geliştirmişti. Diğerlerinden farkı, Kismet’in yüz ifadesi ve beden dili olmasıydı. Gözlerinde, iki gözünün arasında ve burnundaki 4 kamera ile 3 mikrofon, Kismet’in “gözü ve kulağıydı.” Cynthia’ya göre, eğer robotlar insanlarla çalışacaksa, insana özgü sosyal davranışlara da sahip olmalıydılar. Kismet, bu anlamda ilk insansı sosyal robot sayılıyor.
Taa eski çağlardan beri “kendi kendine hareket eden nesneler” konusuna hep merak vardı. İslam’ın ve sonradan Avrupa’nın otomasyon icatlarından bu yana, mekanik ile organiği bağdaştırma çabası, nihayet bugünkü teknoloji ve dijitalleşme sayesinde bin yıl gecikmeyle gerçekleşmeye doğru gidiyor.
Aristo’nun Politika adlı eserindeki robot tanımı sanki bugün için: “Kendi işini yapabilecek ve başkalarının isteğini önceden sezebilecek veya o isteğe uyabilecek bir makine.” (Ersin Uysal çevirisi, 2010).