Rota
“Rotası belli olmayan gemiye hiçbir rüzgar fayda getirmez”. TÜBİTAK’ın yakın zamana kadar, belli, uluslararası kabul görmüş ölçütleri karşılayan projelere alan ve konu gözetmeksizin destek vermesi, bana hep bu sözü anımsatırdı. Seneler oluyor, BÜ hocaları ile e-posta üzerinden yaptığımız bir “geyik muhabbeti” sonrası “kıtalar arası enerji beleş ZepFerik projesi” diye bir belge hazırlamış, onlarla paylaşmıştım. Hemen hepsi “TEYDEB desteğinde tam puan alır” diye görüş vermişlerdi. Bakmayın, şimdilerde Etiler’den Altunizâde’ye yapacaklarmış teleferiği, ben BÜ’nün iki yerleşkesi, Hisarüstü-Kandilli arasına düşünmüştüm; öyle kule falan dikmeye bütçe uygun değil, dolayısıyla çok sarkmasın diye halata teleferik kabini asmayıp, Zeplin bağlarım diye düşünmüştüm.
Gelişmeler, TÜBİTAK’ın artık her alana ve her konuya eşit mesafede durmayacağını, bir kısım alanları tercih edilen olarak göreceği, bâzı alanlarda da özel çağrı yapacağını gösteriyor. Demek ki, artık rotamız belli ve o yola koyulduğumuzda da yelkenlerimizi dolduracak rüzgar bizden esirgenmeyecek. Bu durum, araştırma geliştirme alanında kaotik bir yapı olan serbest piyasa ekonomisi anlayışının sona ereceğine işaret ediyor. İyi uygulanırsa ve doğru seçimler yapılırsa, ülkeyi teknoloji açısından kanatlandırır.
Büyük şirketlerin çoğu, genelde yabancı ortakları sayesinde rota belirlemekte zorluk çekmiyorlardı. Ama küçükler, KOBİ’ler, “orada kimse yok, rekabet kıran kırana değil” düşüncesi ile niş market sanarak “yaprak kıpırdamayan” alanlara saplanabiliyorlardı. Artık TÜBİTAK, ulusal bir güdüm ile ortak rotayı gösterecek. Zorla değil, o rotayı izleyip izlememek gene sizin bileceğiniz iş. Ama artık ulusal hedefler belli.
Peki, ya gösterilen rota doğru değilse? Öyle ya? TÜBİTAK’ı hep bir bilim kuruluşu olarak algıladık, gelecekte hangi alanların parlayacağını kestirebilen kadroları orada görmeye alışık değildik. Herhalde, TÜBİTAK’tan bu alanların hangi varsayım ve gerekçelerle belirlendiğini de içeren geniş bir açıklama gelecektir.