Royal Society: ”iHuman” dünyasına şimdiden hazırlanmalıyız
Kamuoyunda vizibilitesi yüksek olan Elon Musk’ın beyine implant yapma amacıyla kurduğu şirketi Neuralink’e 100 milyon dolar üzerinde yatırım yaptığını biliyoruz. Başka şirketlerin hatta hükümetlerin de beyin ile bilgisayar arasında doğrudan etkileşim girişimleri içinde olduğu pek bilinmez veya daha az bilinir. Bu konunun artık sadece bilim kurgu malzemesi olmadığını da bilmemiz gerekir.
Beyin-bilgisayar etkileşim ve iletişimi için gerekli teknolojilerde önemli gelişmeler olduysa da nörol implant yoluyla insan ve robot karışımı sibernetik organizmalar (cyborg) yaratma hedefinin gerçekleşmesi için daha zaman var. İngiltere’nin saygın bilim kuruluşu Royal Society’nin Eylül başında yayımladığı “iHuman: Blurring lines between mind and machine” başlıklı raporunda (http://bit.ly/2lPX3H4), bu hedef yolunda meydan okuyan, biri teknolojik öbürü – ve çok daha zor olan – politikalarla ilgili iki önemli konu olduğu belirtiliyor. Her ne kadar yakın bir zamanda sayborgların ortaya çıkması beklenmiyorsa da rapor, politik karar ve önlemlerin tartışılmasına şimdiden başlanması gerektiğini vurguluyor. Çünkü, nörol implantlar cerrahi olarak beyinlere yerleştirilmeye başladıktan sonra, geri dönüşü olmayan yeni bir dünya yaratılmış olacak. Olası yararlar yanında riskler de büyük.
Nörol Arayüz ve İmplant nedir?
En genel anlamıyla, nörol arayüzleri, bireyin sinir sistemiyle etkileşime geçebilen cihazlar olarak tanımlıyor rapor. Daha somut olarak, nörol implant, elektronik cihazların beynin veya sinir sisteminin içine veya dışına yerleştirilmesidir. Örneğin, bir sinir ile kas arasına yerleştirilen cihaz, bir aktiviteyi tahrik etmek ve/veya kaydetmek işlevini görebilir.
Royal Society, nörol arayüz teknolojilerinin gelişmesi ile beraber etik, politik, sosyal ve ticari boyutlarda derin soruların ortaya çıkmakta olduğunu vurguluyor. Bu teknolojilerin onaylanması, düzenlenmesi (regülasyonu) veya kontrol altına alınması için gerekli mekanizmaların kurulabilmesi için bu soruların hızla gündeme alınması gerekiyor.
iHuman Dünyası – Yararlar
Raporda, nörol implantlardan beklenen en büyük yararın sağlık alanında olduğunu gösteren örneklere yer verilmiş. Örneğin, beyine yapılan bir implant, beyinden gelen sinyalleri hastanın felçli kaslarına ileterek onların harekete geçmesini sağlayabilir. Veya bir protezi yönetebilir. Ters yönde – sinirdeki implanttan beyine – giden sinyallerin de uygulama alanları var. Örneğin, bir Parkinson hastasının sinir uçlarındaki bir implanttan beyne giden sinyallerle, hastanın hareketleri düzenlenebiliyor.
Beynin yaratıcı gücü ile bilgisayarın muazzam veri depolama ve hesaplama gücü birleştiğinde, sağlık dışında, yaşamın birçok alanında radikal değişiklikler ortaya çıkacaktır. Sanal gerçeklik, imgeleri beyine doğrudan sinyal göndererek, yeni bir düzeyde uygulamalara yükselebilir. Tehlikeli ortamlarda, insan bir robot takım arkadaşını beyninden gönderdiği sinyallerle yönetebilir. Bir grup insan, biribirleriyle beyinlerinden gönderdikleri sinyallerle iletişime geçebilir. Özellikle, oyun gibi eğlence sektöründe ortaya çıkacak inovasyonlar …
iHuman Dünyası – Riskler
Çok farklı tür riskler ortaya çıkabilir. Sadece zenginlerin sahip olabileceği pahalı nörol implantlar, “artırılmış” insanlardan oluşan bir elit sınıf ortaya çıkarabilecektir. Bu, çok ciddi etik, sosyal ve politik sorunlar yaratır. Daha sınırlı boyutta ama çok önemli bir sorun, implantların hacklenerek, bireyin düşüncelerinin öğrenilmesi hatta fark ettirmeden manipüle edilmesi riski oluşacaktır.
Ticari alanda da riskler ortaya çıkacaktır. Günümüzde bu alana büyük yatırım yapan Alphabet ve Facebook gibi şirketler var. İleride gücün bazı ellerde daha da fazla yoğunlaşmasına neden olabilir. Bir diğer sorun da implantların son kullanım tarihi ile ilgili. Bireyin implantını üreten firma iflas edip yok olursa?!
Ne yapmalı(yız)?
Royal Society’e göre, teknoloji devlerini dışarıda bırakan bir uluslararası çerçeve içerisinde ne yapılması gerektiği tartışılmaya başlanmalıdır. Aynı zamanda, kamuoyunda konu hakkında yaygın bilgilendirme ve tartışma başlatılmalıdır. Teknolojik gelişmeler yakından izlenerek, değişiklikler oldukça normlar ve regülasyonlar da değişmelidir.
Rapordaki önerilere paralel olarak, ülkemizde de bu konunun hızla ele alınmasının gerekli olduğunu düşünüyorum. Hükümet, genellikle uluslararası platformlarda, terör ve güncel olarak ülkemizin belli “nasır”ları ile ilgili tavır almakla yetiniyor. Oysa, zamanla bizi de çok yakından ilgilendirecek nörol implant konusunda gerekli politikalar üzerine uluslararası platformlarda görüş ileri sürebilmeliyiz. Örneğin, nörol implantlara erişen “artırılmış” insanların küresel egemenliği, ülkemizi ekonomik, teknolojik ve siyasi alanlarda şimdikinden bile daha zayıf, etkisiz ve geri duruma sürükleyecektir. Dolayısıyla, ülkemizi yönetenler yanında, akademisyenlerin ve STK’ların uluslararası platformlarda söz sahibi olabilmesi için, bu konularda ciddi çalışmalar yapmaları gerekir. Bu yazıda çok kısa özetleyebildiğim Royal Society’nin 106 sayfalık “iHuman” raporu bu çalışmalar için yararlı bir yol göstericidir.