Rüzgar gibi geçti: Steve Wozniak
“İlk başta hiç paramız yoktu, elimizde sadece vizyonumuz vardı. Bununla yola çıktık” diyen Steve Wozniak, Apple’ı ve Steve Jobs’u İstanbul’da anlattı.
Geçtiğimiz haftalarda İstanbul’da ekonomi ve teknoloii dünyasında bir rüzgar esti, Bu rüzgarın adı ise Wozniak idi. Apple’ın kurucu ortaklarından Steve Wozniak, Turkcell Teknoloji Günleri’nde bir konuşma yapmak için İstanbul’a geldi. Apple’in kurucularından arkadaşı Steve Jobs’u vefatı daha yeniyken kuşkusuz Wozniak’ın da anlatacakları büyük merak uyandırdı ve doğal olarak etkinliğin gerçekleştiği Haliç Kongre Merkezi hıncahınç doldu. Hızına yetişmek zordu Wozniak’ın. Gerçekten belki duyduğum en hızlı konuşan insanlardan biriydi. Bir saniye bile ara vermeden konuşan Wozniak’ın sesinde bu hızın yanı sıra hiç dinmeyen bir heyecanı da hissetmek mümkündü. Sahneye Süreyya Ciliv’in yanına çıkınca önce Turkcell’e bir selam çaktı. Turkcell 3G’nin evindeki 4G’den hızlı olduğunu ifade etti Wozniak, ne kadar samimiydi bilinmez. Sonra ise çocukluğundan başladı anlatmaya. 9-10 yaşlarında mantık devrelerini öğrendiğini. O yaşlarda kendi radyosunu geliştirdiğini. Bilgisayarları o yaştan çok sevdiğini, satranç programıyla program yazmayı öğrendiğini. “On yaşında bir çocuk için bu nedir bilir misiniz? Ben süpermendim” dedi Wozniak. Üniversite döneminde babasının getirdiği bazı kitapçıklardan yongaları öğrenmeye başladığını anlatan Wozniak, Stanford Fizik Merkezi’nde açık birkaç odada ortada bırakılmış kitaplar arasından bulduğu yonga kılavuzlarıyla kişisel bilgisayarın nasıl tasarlanacağını öğrenmeye çalıştığını anlattı.
“Elimizde tek şey vizyonumuzdu”
Doğal olarak Steve Jobs ile ilgili neler anlatacağı merakla bekleniyordu. Wozniak, Apple’ın ilk yıllarında para ve sermayemiz yoktu dedi sık sık. “Elimizde sadece vizyonumuz vardı. Yola bununla çıktık. 20 yaşlarındaydık. Benim becerilerim vardı. Ancak paramız, tasarruf hesabımız, para verecek akrabalarımız yoktu” diye devam etti. Jobs’la “Çok ortak yönümüz vardı” diyen Wozniak, Jobs’la çok iyi bir arkadaşlıklarının olduğunu, birbirlerinin farklı yönlerini kullanarak çok iyi işler çıkardıklarını söyledi. Sözü Wozniak’a verelim: “Üniversiteden uzaklaşarak yazılımcı olarak çalışmaya başladığı dönemde Steve Jobs ile biraraya geldik. Anladık ki gerçekten dünyanın nereye gittiğine dair büyük merak duyuyorduk. Beğendiğimiz şarkılar, şiirler benzerdi. Bob Dylan şarkıları mesela. San Fransisco bölgesinde yeni sosyal hareketler oluşuyordu. Çok farklı düşünüyorlardı. Sahip olduğumuz kültürün, büyüdüğümüz şeyle illa ki aynı olması gerekmediğini söylüyorlardı. Bu, paradigmaları sorgulamamızı sağladı. Hewlett Packard’da çalışırken Steve Jobs, bir şirket kuralım dedi. Büyük şirketlerin pazar araştırmaları, görünmeyen pazarları görmüyordu. Ben, Hewlett Packard’da kalmak istedim. Onlara 800 dolara yeni ve küçük bir makineyi yapın dedim. Beş kez beni reddettiler. Ondan sonra Steve’le çalışmaya başladım. Paramız yoktu. 50 bin dolarlık sipariş almıştık. Bilgisayarları çabucak yapıp, nakit karşılığı sattık. Bu şekilde Apple Computer doğdu. ABD’de ünlü olmaya başladık. Dergiler, bunun mükemmel gelecek olduğunu söylüyordu.’’
Daha tabii uzun uzun konuştu Wozniak, buraya hepsi sığmaz o mükemmel geleceğe dair hikayesinin detayları. Ama şu gerçek ki Wozniak İstanbul’dan rüzgar gibi geçti. Sadece konuşma hızıyla değil anlattıklarıyla, yarattığı ilgi ve heyecanla.