Sadece büyük ölçekli şirketler değil, KOBİ’ler de dönüşüyor
Kurumlar artık müşterilerini, dağıtım merkezlerini, tedarikçilerini ve üretimlerini bir platformda topladıkları Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemleri üzerinden verilerini analiz ediyorlar. Doğru ürün ya da hizmeti, doğru müşteriye, doğru fiyatla, doğru yerde ve zamanda sunmayı hedefleyen Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) gibi iş platformlarına yöneliyorlar. Makineler arası iletişim (M2M) ile birbiriyle sürekli konuşan makinelerin ürettiği ve işlediği büyük veri havuzu içinden anlamlı veriyi analiz edebiliyorlar. E-defter, e-fatura, e-reçete, e-imza gibi bürokraside dijitalleşmeyle, kamu hizmetleri de hızlanıyor. Kurumsal teknolojiler sadece büyük ölçekli firmaları değil KOBİ’leri de dönüştürüyor. Artık her ölçekten firma, rekabetçiliğine katkı sağlayacak sanallaşma, mobilite ve veri hizmeti yatırımları yapıyor. Doğal olarak dünyamızı şekillendiren bilgi çağından en doğru şekilde yararlananlar, oyunun kazananı oluyor. ABH Kurumsal Uygulama Hizmetleri Direktörü Atakan Karaman’ın verdiği bilgilere göre, hızlı rekabet çağında öne geçmek isteyen her ölçekte firma, e-dönüşüme adım atmayı öncelikli yatırım kalemi olarak görüyor. Başta finans ve bankacılık sektörleri olmak üzere otomotiv, sağlık, üretim, lojistik ve perakendecilik sektörlerinde faaliyet gösteren firmalar e-dönüşüm ve veri hizmetlerine hızla geçiş yapıyor. E-dönüşüm projelerinde kağıttan elektroniğe geçiş aşamasında tereddüt yaşayan kurumlar, e-dönüşümün işlerine sağladığı hız ve avantajları görünce e-dönüşümün önemini kavrıyor. E-dönüşümle personel alışkanlıklarının değişmesiyle iş gücünde verimlilik ortaya çıkıyor. Şirket içi onay mekanizmalarının evraklardan kurtularak sanal ortama taşınmasıyla hızlı karar alma ve hızlı uygulama imkanı doğuyor. Kurumsal algı değişimiyle beraber kurumun çehresi de değişiyor ve rekabet ortamında kurumun hızlı adımlar atmasına yol açıyor.
Firmaların e-dönüşüm ihtiyacını net olarak ortaya koyarak işe başlamalarını tavsiye eden Atakan Karaman, şunları kaydetti: “Teknoloji ihtiyaçlarını seçerek dış kaynak satın almalarına yönelmeliler. Anadolu Bilişim olarak bizim farkımız uçtan uca çözüm sunmamız. Tedarikçi esnekliğini müşterilerimize sunuyoruz. Bu sayede veri barındırma, kurumsal iş uygulamaları, sanallaştırma, destek ve proje bacaklarının hepsini müşterimize sağlayabiliyoruz. E-dönüşüm projelerinde iyi tanımlanmış bir proje yönetimi metodolojisini benimsiyoruz. Sürekli ve tutarlı biçimde başarılı proje üretmek için bu yaklaşımın gerekli olduğuna inanıyoruz. Doğru metodoloji, hem bir projenin gerçekleşmesine yetecek kadar güçlü ve esnek, hem de müşterinin gelecekteki ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gelişmeye açık olmalı. Bu düşünceden yola çıkarak geliştirdiğimiz proje yönetimi metodolojimiz; Tanımlama, Planlama, Gerçekleme ve Kapatma olmak üzere birbirini besleyen dört aşamadan oluşuyor. Müşterilerimizin ihtiyaçlarını, bizlerden beklentilerini anlamak ve bu doğrultuda proje tanımlaması yapmak bizim için proje hazırlığını oluşturuyor. Analiz sonrasında gerekli teknolojik araçlar ve uygulamalar tesis ediliyor. Özellikle birden fazla kullanıcı tarafından paylaşılacak çözümlerde bu paylaşımı sağlayacak sanallaştırma ve bulut bilişim altyapısını Anadolu Bilişim Data Center üzerinde sunuyoruz.”
“Bir kurum e-dönüşüm projesini dış kaynak olarak satın almak yerine kendi içinde çözmeyi tercih edebilir. Fakat bu durumda öngörülemez maliyetler ve iş gücü verimsizliğiyle baş başa kalması olasıdır” diyen Karaman, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Uzman bir iş ortağının sunacağı maliyet avantajı ve uzmanlıktan faydalanmak ise kurumlara gider kontrolü ve hızla kendi işlerine odaklanma kolaylığı sunar. Biz her ölçekten müşteriye hizmet veriyoruz. Alınan hizmetin büyüklüğü ile orantılı olarak kullandığın kadar öde gibi programlar sağlıyoruz. Böylece kısıtlı bütçelerini maksimum verimle kullanabilmeleri için, ihtiyaç duydukları yazılımları ve uygulamaları Kullandığın Kadar Öde yaklaşımıyla istedikleri sürede satın alma esnekliğini sunuyoruz.”