Sahte ürüne karşı bir çözüm: Yan sanayi sarf malzemeleri
Eraltek Bilişim Teknolojileri Kurucu Ortak / Genel Müdür M. Murat Altıok’un da belirttiği gibi orijinal olmayan ürünler üç başlık altında toplanıyor: Kutu içeriği belli olmayan içinde genelde dolum-yenileme yapılmış ürünler bulunan ancak kutusu birebir orijinaline çok benzeyen tüketiciye maddi olarak zarar veren yasal olmayan korsan veya sahte ürünler; daha ekonomik olması nedeniyle tercih edilen cihazların kullanım dışı kalmasına yol açabilen dolum yapılmış ve yenilenmiş ürünler; son olarak fabrika ortamında belli bir kaliteye sahip, lisanslı ve markalı olarak üretilen, daha kullanıcı dostu ve bilinçli kullanıldığında diğer korsan ürünler gibi bir ekonomik zararı olmayan yan sanayi (muadil) ürünler.
Orijinal ürünü pahalı bulan tüketici, yan sanayi ya da daha ucuz olan sahte ürüne yöneliyor ya da en çok kullanılan sarf malzemelerinden tonerin yenisini almaktansa dolum yaptırıyor. Doldurulmuş toner örneğinden gidecek olursak bu hem cihazın ömrünü kısaltıyor, hem de kaliteli baskı almayı engelliyor. Bu noktada orijinali kadar verim göstermese de cihaza zarar vermeyen yan sanayi ürünler ön plana çıkıyor. M. Murat Altıok, fiyatların tüketiciyi orijinal olmayan ürünü tercih etmeye ittiğini ancak emeğe saygı duyuyorsanız orijinal ürünü alış isteğinizin arttığını söylüyor ve piyasanın durumuyla ilgili şunları ekliyor: “Orijinal üründeki yoğun rekabet koşulları ve fiyat farklılıkları piyasada bir düzensizlik oluşturdu. Diğerinin para kazandığını gören tüccarlar kurallarını bozup orijinale göre daha karlı olmaya başlayan yan sanayi ürüne yöneldi. Bence bu noktada markalar şapkalarını önüne koyup ‘her geçen gün kan kaybeden piyasayı nasıl dengeye koyarız veya kural nerede bozuldu’ gibi bazı klasik soruların cevabını bulmalıdır.”
Tüketici kaliteli yerine ucuz ürüne yöneliyor
Altıok’a göre, tüketici “Cihaz bozulursa da “bir toner fiyatına yazıcı almak varken neden yeni toner ile maliyete katlanayım” diye düşünüyor. Yan sanayi ürünlerle ilgili “Birçok sektörde olduğu gibi bilişim sektöründe de özellikle baskı işlerinde son zamanlarda çok hızla yaygınlaşmakta, piyasada orijinalinin beşte biri fiyatına satılmakta” diyen Altıok, her geçen gün gelişen teknolojiler ile yan sanayi ürünlerin kalitelerinin arttığının ancak yüzde yüz orijinalindeki gibi kalite ve verimlilik beklenmemesi gerektiğinin de altını çiziyor.
Altıok, tüketicinin ürünü ilk defa alırken marka yaygınlığı ve servis ağına baktığını ancak genelde ürünün özelliğinden önce sarf malzemesinin fiyatına baktığını söylüyor.
E-ticaretin yaygınlaşmasından sonra internet satışlarının mağaza satışlarına oranıyla ilgili ise Altıok, “E-ticaretin mağaza satışlarına oranında gözle gözülür bir artış meydana gelmeye başladı. E-ticaret siteleri gerek yeni yazılım dilleri gerekse yeni görseller ve kullanım kolaylıkları ile sayfayı tüketici açısından cazip hale getirilmelidir. Son dönem de biz de şirket olarak tüketim alışkanlıkları ile ilgili yeni bilgiler edinip sayfa düzeninden, arama motoru bilgilerine kadar araştırmalar yaptırıyoruz ve kendi e-ticaret sitemizde kullanıyoruz” diyor.
Orijinal sarf malzemeleri geri dönüşüme gönderilebiliyor
Altıok’un belirttiğine göre, daha çok dolum-yenileme işi yapanlar tarafından tekrar doldurulmak üzere toplanıyor ya da belli bir bedel karşılığı toplatılıyor. Diğer yandan da son yıllarda sarf malzemesi satan büyük markalar, ilgili orijinal malzemelerin geri dönüşüm ve imhasını, Çevre ve Orman Bakanlığı’ndan lisanslı geri dönüşüm iş ortakları ile gerçekleştirmeye başladı.
Orijinal olmayan ürünler insan sağlığına da zarar veriyor
Orijinal olmayan ürün kullanımının bir diğer etkisi insan sağlığı üzerinde yarattıkları. Sarf malzemeleri kimyasal içerikli olduklarından kullanımlarında kimyasal gaz salınımı ortaya çıkıyor. Orijinal ürün üreticileri insan sağlığını son derece tehdit edecek seviyelere ulaşabilen bu gazlara karşı ciddi yatırımlar yaparak çeşitli önlemler alıyor. Ayrıca dünya çapında kabul görmüş tarafsız kurumlardan ürünlerinin zararsız olduğunu belgeleyen raporlar almaları gerekiyor. Orijinal olmayan sarf malzemeleri özellikle kimyasal içeriğe sahip tonerler ise test edilmediklerinden çevreye ve insan sağlığına zarar veriyor.
“Yan sanayi desteklendikçe gelişir”
İstanbul Ticaret Odası (İTO) yan sanayiyi çoğunlukla çok küçük ve orta ölçekli şirketlerin (KOBİ), ana sanayicinin önceden belirlediği teknik tasarım ve tanımlar doğrultusunda yaptıkları üretim ve verdikleri hizmetlerin bütünü ‘Endüstriyel Yan Sanayi’ olarak tanımlıyor. 1964 yılında yürürlüğe giren “Montaj Sanayi Talimatı”nın getirdiği yerli koşulu ile elektronik yan sanayinin temeli atıldı. İTO, Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) ile sürdürdüğü işbirliği sonucu, yan sanayicilerinin yeni talep kaynaklarına ulaşmasına ve ihracatına katkıda bulunmak amacıyla 1990 yılında Türkiye’nin ilk ve tek Yan Sanayi Borsası’nı kurdu. Türk Yan Sanayi Borsası veritabanında kayıtlı bulunan 2655 yan sanayicinin yüzde 3’ü elektrik/elektronik oluşturuyor. Türkiye’deki elektronik sektörünün yüzde 32,4’ünü tüketim elektroniği, yüzde 18,7’sini telekomünikasyon cihazları, yüzde 21’ini profesyonel ve endüstriyel cihazlar, yüzde 13,8’ini bilgisayar cihazları, yüzde 8,4’ünü savunma elektroniği ve yüzde 5,7’sini de bileşenler alt sektörü oluşturmaktadır.
İTO Türk Yan Sanayi Borsası Geliştirme Şefi Mert Özcömert, yan sanayinin korsan ürünlerin kullanımını engellemedeki başarısını, yan sanayiye yapılan desteğin nasıl ve ne derecede olduğuna bağlıyor ve ekliyor “Yan sanayiye uygulanan teşvikler ve uygun politikalar ile sektördeki korsan ürün kullanımının azaltılmasında bir dereceye kadar başarılı olunmaktadır. Korsan ürün kullanımını azaltmada, uygulanan destekler yanında kullanıcıların korsan ürün kullanımının dezavantajları konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca korsan ürün kullanıldığında ne gibi sonuçlarla karşılaşılacağı konusu, kullanıcılara çok iyi bir şekilde aktarılmalıdır.”
Bilgitaş Pazarlama ve İş Geliştirme Koordinatörü Türkay Terzigil, orijinal olmayan ürün kullanımının zararlarını şu şekilde anlatıyor: “Yazıcı örneğini verecek olursak, cihazların çalışması için gerekli olan tüm transfer voltajı değerleri ve uygulanacak ısı değerleri, orijinal tonerin üretim aşamasında yapılan laboratuvar testleri sonucunda verdiği tepkilere ve makinenin karakteristiğine göre belirlenir ve bu değerler, tonerin kullanılacağı modele, elektroniksel değerler olarak yüklenir. Bu değerler fason tonerler ile birebir uyum göstermezler. Tonerin transferi için gereken voltaj değeri, gerekenden az olduğunda netlik ve kalite problemlerine neden olurken, gerekenden fazla olması durumunda ise, tonerin makine içerisinde birçok yere ulaşmasına sebep olur. Makinenin ömürlü parçalarının değişim zamanı kısalır, kısa zamanda pahalı onarım faturalarıyla karşılanacaktır. Böylece düşük baskı maliyeti tam tersine yükselecek, toplam sahip olma maliyeti artacaktır”.
Terzigil, tüketicinin sarf malzemesi alırken dikkat etmesi gerekenleri ise şu şekilde sıralıyor: “Tüketiciler satın aldıkları ürünlerin satın alma fiyatından çok uzun vadede toplam sahip olma maliyetini göz önünde bulundurmalılar. Toplam sahip olma maliyeti cihazların salt makine fiyatından öte kullanım ömürleri boyunca gerekli olacak bakım, yönetim ve sarf malzeme maliyetlerini içerdiğinden kullanıcıların buna göre satın alma kararını vermeleri en doğru olandır. Makinelerin kullanım ömürleri boyunca gerekli olacak bakım, yönetim ve sarf malzemelerin orijinalliği beraberinde kalite ve çevre bilincini de getirecektir. Bu özellikleri sağlayan orijinal ürünler, maksimum verim, dayanıklılık ve çevre koruması sağlar.”
Terzigil son olarak tüketici olarak günümüzde sahte ürünü orijinalinden ayırmak her geçen gün daha da zorlaştığından bunun önüne geçmek için tüketicilerin sadece yetkili kurumlardan satınalma yapması en doğru çözüm olduğunu belirtiyor. Üretici şirketlerin orijinal yedek parça ve sarf malzemeleri ithalatını gerçekleştiren yetkili dağıtıcıları ve bu şirketlerin yetkili kıldıkları servis noktaları ve bayilerinin iletişim bilgileri kolaylıkla internetten bulunabilir.