Salgında ben neler öğrendim
Mart ayı başında salgın görece daha fazla konuşulmaya başlandığında, tam da kısıtlamaların başladığı haftadan birkaç gün önce Kıbrıs’taydım. Elimde kolonya şişesi, pek insanlara yaklaşmadan, tokalaşmadan işlerimi görüp İstanbul’a geldim. O hafta sokağa çıkma yasakları dahil tüm tedbirler alındı, Kıbrıs’tan buraya uçuşlar da durduruldu, 2 gün oyalansam orada günlerce mahsur kalacaktım. Şükür eve sağlıklı bir şekilde döndüm ve hala sağlığım yerinde.
Dresner Advisory Services’in yaptığı bir araştırmaya göre Asya Pasifik, Avrupa, Orta Doğu, Afrika ve Kuzey Amerika da dahil olmak üzere araştırmaya katılanların %61’i bu süreçte bütçelerinin etkileneceğini söylemiş. Negatif etki alanlara göre şöyle; tedarik zinciri ve imalat %89, üst yönetim %83, pazarlama %75, finans %65, BT %60, Ar-Ge %60.
Araştırma sonuçları %60 diyor ama ekonomik yavaşlama nedeniyle bizim BT yöneticilerimiz daraltılmış ya da dondurulmuş bütçelerle iş yapmaya başladı bile. Bu durum, kritik olanlara öncelik tanısa da görece daha az kritik olanların ertelenmesine neden oldu. Son duyumlarıma göre Temmuz’dan itibaren piyasa hareketlenmeye, en azından ertelenen projeler tekrar konuşulmaya başlandı, bu da iyi haber.
Bu süreçte birçok şeyin farkına vardık çoğumuz, ben de kendi tespitlerimi yazmak istedim
- Hiçbirimizin bu dünya için garantisi yok, minicik bir virüs bir ömrü 4 günde alabiliyor, para pul, mekan, koltuk, şan, şöhret boşuna
- Devletin böyle günler için ayırdığı yedek akçesi yokmuş. Çalışanlara güzel destekler verildi, şirketlere kredi imkanları kolaylaştırıldı falan ama önceden bir hazırlık yapılmamış böyle günler için
- Corona virüsünün insanlardan daha eşitlikçi olduğunu, din, dil, ırk farkına bakmadığını gördük. Hava şartları da etkilemiyor, ortamın kuru ya da nemli olması da. Zengin, fakir de ayırmadığı gibi kariyer, tabaka, doktor, polis, devlet başkanı da dinlemiyor.
- Kenarda köşede birikimin önemi net olarak ortaya çıktı.
- Toplu taşıtlara binmenin riskleri nedeniyle araç gereksinimi arttı ama arabanın marka modelinden daha önemli şeylerin olduğunu anladık.
- Sosyal ağlar ve genel anlamda internet nedeniyle çevremde hep görüşüyorum sandığım ama aslında uzun zamandır görüşemediğim, sadece dijital haberleştiğim ama görüşemediğim dostlarımın değerini fark ettim.
- Etkinlikler dijitalde de gayet güzel olabiliyormuş.
- Tanıdığım insanların neredeyse yarısının Covid yani salgın hastalıklar uzmanı olduğunu, gelecek için çok bilimsel tahminler yapabildiğini öğrendim.
- Yıllardır savunduğum evden çalışma modelinin istenildiğinde gayet başarıyla uygulandığını gördüm.
- Artık büyük ofislere ihtiyaç yok, ulaşımı kolay yerde olması yeterli.
- Güçlü internet yapısının her yerde yaygın olmasının gerekliliği tekrar önümüze çıktı. Şile’de fiber var denilse de, bunun her gün kesintiye uğrayabileceğini gördüm.
- Kötü niyetli internet kullanıcıları, genel deyimiyle hacker camiasının bir miktar vicdanlı olduğunu sanırdım. Bu salgın zamanında hastanelere bile saldırdıklarından dolayı hiç de öyle olmadıklarını anladık. Para ve çıkar, vicdanın önüne geçti her zaman olduğu gibi
- Ofise gitmediğim günlerin çokluğu sayesinde sarımsağın verdiği lezzeti hatırladım. Bol bol sarımsak yiyebildim.
- İşe gidilen günlerde bir şekilde hareketli olduğumu, evde kalınan bu sürede ise sürekli laptop başında yani hareketsiz kaldığımı anladım. Bu da ilave kilolar anlamına geldi. Bunu aşmak için her gün bisiklete binmeye başladım, bisiklet sporunun şahane keyfini hatırladım.
- Turizm, nakliye ve ulaşım, spor, kültür, sanat, perakende mağazacılığı gibi sektörler çok etkilendi. İnşaat ve emlak sektörü de çok etkilenmişti ama kredi faizleri düşünce tekrar hareketlendi. Kredi faizlerinin düştüğünü gören uyanık, zeki ve vicdanlı emlak sektörü hemen zam yaptı. Tekrar başa döndü.
- e-Ticaret sektöründe rekor artışlar oldu ama teslimatlarda da bir o kadar rezillikleri yaşadık. İstanbul içinde bile 20 günde teslim edilemeyen paketler oldu.
- Kredi ve banka kartı 8 milyon arttı. Böylelikle e-Ticaret’te kullanılan kart sayısı 30 milyonu geçti.
- Uzaktan çalışma yazılımlarının önemini fark ettim ve ne yazık ki bu konudaki yerli yazılımların yabancılara göre çok geride olduğunu da gözlemledim. Bu dönemden ders çıkartılıp geliştirileceklerini umuyorum.
- Öğrenci çocuk ve gençler bu durumu kavrayamadı, tatil havasına girdiler, derslerini ihmal ettiler. Bunun acısı yıllar sonra ülke çapında yaşanacak.
- Evden çalışmanın da bir sistematiğe oturtulmasının önemini anladım. Sabah kahvaltı sonrası her gün aynı saatlerde çalışma masasına oturmakla başlayan gün içinde gerektikçe ara verip 2-3 adım atmak, tam zamanı iyi planlamak önemli. Yoksa kendimizi laptop önünde oraya buraya boş boş tıklayan biri olarak bulabiliriz.
Yazdım…