Sanayide dijital dönüşüm yetkinliği için atılacak çok adım var
Türkiye’nin gerek yüksek teknolojili ürün ihracatının gerekse Ar-Ge yatırımlarının GSYH’ye oranı göz önüne alındığında, sanayide dijital dönüşüm yarışında öncü olan ülkelere yetişebilmek için kat edilmesi gereken uzun bir yol olduğu görülüyor. TÜSİAD tarafından gerçekleştirilen Türkiye’nin Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği Konferansı’nda açıklanan araştırma sonuçlarına göre, sanayide dijital dönüşümün gerçekleştirilebilmesi için Türkiye’de teknoloji kullanan şirketlerin dijital dönüşüm yetkinlik seviyelerinin ölçülmesi, teknoloji tedarikçisi şirketlerin yetkinlik alanlarının belirlenmesi, eksiklerinin saptanması ve odaklanılması gereken noktaların belirlenmesi gerekiyor. 108 teknoloji kullanıcısı ve 110 teknoloji tedarikçisi şirket ile gerçekleştirilen araştırma sonuçlarından ortaya çıkan temel bulgular şöyle:
• Şirketlerin büyük çoğunluğu sanayide dijital dönüşüm konusunda bilgi ve ilgi seviyelerinin yüksek olduğunu belirtirken, dönüşüme hazır olduğunu düşünen şirketlerin oranı nispeten daha düşük.
• Türkiye’de sanayi şirketleri, dijital dönüşüm uygulama alanlarında henüz pilot projeleri gerçekleştirme aşamasında.
• Şirketlerin özellikle Strateji ve Yol Haritası ile Yönetişim yetkinlikleri düşük seviyede.
• Şirketlerin yetkinlik seviyeleri sektörlere göre farklılık göstermiyor. Bununla birlikte, büyük ölçekteki şirketlerin (yıllık 250 milyon TL’den fazla geliri olan şirketler) sanayide dijital dönüşüm yetkinlik seviyeleri (50/100) küçük ölçekli şirketlere (33/100) nazaran daha yüksek.
• Şirketler, dijital dönüşümün önündeki en büyük engellerin yatırım maliyetlerinin yüksekliği ve yatırımın geri dönüş belirsizliği olduğunu belirtiyor.
Türkiye’nin yarıştaki durumu ve çözüm önerileri
• Sanayide dijital dönüşüm yolculuğunda karşılaşılan engeller açısından gelişmiş ülkelerden farklı olarak, Türkiye’deki şirketler yatırım öncesi ve planlama dönemindeler.
• Teknoloji kullanıcısı şirketler yerli tedarikçilerin olmadığını/bulunamadığını belirtirken, teknoloji tedarikçisi şirketlerin talep düşüklüğünü önemli bir problem olarak göstermesi teknolojinin arz ve talebi arasında bir kopukluk olduğunu gösteriyor. Şirketlerin dijital dönüşüm konusunda stratejilerini belirlemeden yatırım kararları almaları ve kısıtlı kaynaklarını bu kararlar için harcamaları, şirketlerin kaynaklarının da boşa gitmesine neden olabilmekte.
Raporda yer verilen bilgilere göre, Türkiye’deki inovasyon ekosisteminin geliştirilmesi ve sürdürülebilir kılınması için kamu, özel sektör, akademik dünya gibi tüm paydaşlar arasında etkili işbirlikleri tesis edilmesi büyük önem taşımakta. Bu kapsamda atılması gereken öncelikli adımlar ise şunlar:
• Kamunun üzerine düşen görev; Türkiye için odaklanılması gereken teknolojileri belirleyerek, şirketleri ve yatırımları bu alanlara yönlendirmek için gerekli teşvik mekanizmalarını oluşturmak. Bu sayede güçlenen yerli şampiyonlar, küresel rekabetçiliği de artırarak bir marka olma potansiyellerini artıracaktır.
• Yerli tedarikçilerin gelirlerinin önemli kısmının (%70) yurtiçi pazardan elde edildiği, buna rağmen teknoloji kullanıcısı şirketlerin yerli tedarikçiler yerine yabancı teknoloji tedarikçisi şirketleri tercih ettikleri göz önünde bulundurulduğunda, yerli teknoloji tedarikçisi şirketlerle teknoloji kullanıcısı şirketlerin bir araya geleceği bir mekanizmanın önemi daha iyi anlaşılmaktadır. Teknoloji kullanıcısı şirketler ile tedarikçileri bir araya getirebilecek bir aracı portal sayesinde kopukluklar giderilerek sistem akışı hızlandırılmalı.
• Risk sermayesi sektöründe yapılacak düzenlemelerle Türkiye’de gerekli finansmana erişimin artırılması, teknoloji tedarikçilerinin gelişim hızlarını artıracak.
• Akademi ile sanayi arasında bir köprü görevi görebilecek, Singapur, Japonya ve Almanya gibi sanayide dijital dönüşüm konusunda yol kat etmiş ülkelerde başarılı örnekleri bulunan bir ‘yüksek teknoloji enstitüsünün’ kurulması, sürdürülebilir bir inovasyon ekosistemin yaratılmasını mümkün kılacak.
• Teknoloji kullanıcısı ana sanayi şirketlerine hem tedarik sanayiyi hem de teknoloji tedarikçilerini geliştirmeleri konusunda önemli görevler düşmekte. Araştırma sonuçlarına göre, büyük ölçekli şirketlerle küçük ölçekli şirketler arasında yetkinlik farklarının kayda değer olması, KOBİ’lerin dijital dönüşüm yetkinliklerinin geliştirilmesinin önemini daha da artırmakta. Ana sanayi şirketlerinin standartları belirleyerek tedarik sanayiyi dönüşüme teşvik etmesi, tedarik sanayinin dijital dönüşüm uygulama seviyelerinin artmasını sağlayabilir.
Hedefler paralelinde önceliklendirme gerek
Raporda yer verilen bilgilere göre, Türkiye’de öncelikli olarak şirketlerin strateji ve yönetişim yetkinliklerinin geliştirilmesi ve yapılan yatırımların belirlenen stratejik hedeflere göre önceliklendirimesi gerekmekte. Teknoloji kullanıcısı şirketlerin stratejik yatırımlar konusunda yetkinliklerinin artırıldığı, sanayide dijital dönüşüm yolculuğunda çıkabilecek olan yeni ihtiyaçlara yönelik (örneğin nitelikli çalışan ihtiyacı, veri güvenliği, bağlantı standartları ve ağ altyapısı) önlemlerin alındığı, şirketler ile yerli ve yabancı tedarikçiler arasında köprü kuran yapıların oluşturulduğu bir ekosistemin kurulması oldukça önemli. Bütün bunların gerçekleşmesiyle, Türkiye’nin sanayide dijital dönüşüm yarışına öncülük eden ülkeler arasında yer alması kolaylaşacak. Bu doğrultuda oluşturulacak politikaların ana sanayi ve büyük şirketler ile ekonomimizde çok önemli yeri olan KOBİ’leri de bütünsel olarak kapsamasının yanında şirketlerin ihtiyaçlarına göre özelleştirilmesi kritik önem taşımakta.