Sanayide işbirlikleri
Türkiye’nin büyüme ve dış ticaret açığı rakamları geldi. Son çeyrekte, Çin’den sonra en fazla büyüyen ülkeyiz. Bunun iç talep nedeniyle gerçekleştiğini göz ardı etmeden sevinelim. Ve kısa sürede bizim mal sattığımız dış pazarların tekrar eski talep düzeyine ulaşmasını dileyelim. Yoksa, dış ticaret açığını bu düzeyde sürdürmek mümkün olamayabilecek.
G20 derken şimdi bir de B20 dillerde dolaşmaya başladı. TÜSİAD Başkanı’nın anlatımı ile tek kutuplu sanayi dünyası, giderek çok kutuplu olma yolunda, bu yeni sistemi kurarken de hem üretim hem de “iş” (İng.: business) anlamında yeni dengeler oluşuyor. Dünyadaki 20 ülke tüm ticaretin (“iş”in) yüzde 75’inden fazlasını yapıyor. Bunların (biz de aralarındayız) birlikte hareket etmeleri, tek bir ülkenin tüm dünyayı istediği yöne sürükleyemeyeceği daha dengeli bir yapı oluşturacak. Geçenlerde İstanbul’da yapılan bir uluslar arası toplantıda emtia (hammadde ve enerji) fiyatlarındaki artış ve dalgalanma ele alındı.
Kuşkusuz, dış ticaret açığımızın azaltılmasında, ürettiğimiz malların dış satımı yanında başka ülkelerde üretilen malların dış satımı da önemli bir girdi. Eğer Türkiye Çin’den 3’e alıp, 1’e taşıyıp, AB’de 5’e satıyorsa, her sattığından kendisine 1 kalıyor demektir. Bu olumlu. Elbette, bunu, daha önce Çin’den yarı mamulünü 2’ye alıp, üretip, AB’ye 5’e sattığı bir ürün yerine koymamak kaydıyla.
Geçen hafta, İstanbul Sanayi Odası, Avrupa İşletmeler Ağı (AİA) çalışmaları çerçevesinde bir seminer düzenledi. Sanayimizin ortaya koyduğu katma değerin derinleştirilmesi ve bu yolla artırılması için neler yapılabileceği, Türk, Japon, Alman ve İsviçreli uzmanlar tarafından sanayicimize anlatıldı. Türkiye’den derinleşme sağlamış örnekler verildi. Özetle, “ürünü kopyalama, ürün lisansı alma, teknoloji lisansı al, ürününü kendin tasarla” sonucu çıktı. AİA, bu bağlamda, özellikle dış dünyaya açılmakta zorluk çeken KOBİ’lere teknoloji bulmaları konusunda aracılık yapıyor. Uluslar arası işbirlikleri kurulmasına çalışıyor. Buna bilişim de dâhil.