Savunma ve bilişim sektörleri birbirlerini destekleyerek büyüyecek
Türkiye savunma sanayi bugün çok sayıda geliştirme projesinin sorumluluğunu üstlenmiş durumda. Bu gelişmede Savunma Sanayi Müsteşarlığı’nın ortaya koyduğu vizyon ve stratejilerin büyük bir rolü bulunuyor. Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar, stratejik hedefleri konusunda şu bilgileri verdi:
“İlk stratejik amacımız olan sürdürülebilirlik ve rekabetçilik başlığı altında şirketlerimizin tedarik zincirlerinin geliştirilmesi; sanayinin ürün ömür devrinin tamamında etkin rol alması; ihracatın teşvik edilmesi ve sektörde rasyonelleşmenin sağlanması adına faaliyetler yürütmeyi planlamaktayız. Son dönemde, insansız hava araçları, yüzücü köprüler, zırhlı araçlar gibi elle tutulur olmaya başlayan özgün ürünlerimiz için ciddi bir kaynak tahsisi gerçekleştirdik. Bunu ciddi bir Ar-Ge ile aşağıdan besleyebilmeyi öncelikli görüyoruz.
Bugün sanayimiz gemi, tank, kara araçları gibi ana platformları geliştirebilmektedir. Bu programlarda ciddi bir sistem mühendisliği ve ürün geliştirme yapılsa da teknoloji geliştirme noktasında daha fazla ilerleme sağlama ihtiyacımız bulunmaktadır. Dolayısıyla alt kırılımlarda kritik malzemeleri hâlâ ithal ediyoruz. Bu noktada, Silahlı Kuvvetlerimizi geleceğin muharebe ortamına hazırlayacak teknolojilerde yetkinlik geliştirmeyi kritik önemde değerlendiriyoruz ve bu hususu ikinci bir stratejik amaç olarak ele alıyoruz. Yeni planımız ihtiyaç duyulan bu teknolojik yetkinliği besleyecek bir Ar-Ge kapasitesinin geliştirilmesine; tasarım için elzem olan test merkezi ihtiyaçlarının projelendirilmesine ve özgün geliştirme projelerinin sürdürülmesine vurgu yapmaktadır. Üçüncü başlığımız proje yönetiminde edindiğimiz tecrübeyi program yönetimi yaklaşımı ile bir üst düzeye çıkarmaya ilişkin hedeflerimizi kapsamaktadır. Bu itibarla, ülkemizin kültür ve şartlarına özgü bir program yönetimi yaklaşımının geliştirilmesi, savunma ihtiyaçlarının yönetilmesine sanayinin, bilim adamlarının ve müsteşarlığımızın katkısının artırılması, stratejilerimiz ile kaynaklarımızın daha iyi şekilde ilişkilendirilmesi yönünde çalışmalar planlamaktayız.”
Sektörün ihracat performansı artıyor
Genel eğilimlere bakıldığında Türkiye’nin bölgesel ve hatta küresel öneminin arttığını kaydeden Bayar, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Bu husus sektörün ihracat performansına da olumlu yansımaktadır. Buna karşın savunma ürünleri ticareti alanında uluslararası rekabet teknoloji tabanı ülkeler arasında yaygınlaştıkça artmaktadır. Nitekim bugün pek çok ülke, doğrudan alım yerine kendi sanayilerine yatırım yapılmasını talep etmeye başlamıştır. Diğer taraftan, tehditlerdeki çeşitlenme paralelinde iç güvenlik ihtiyacı da artmaktadır. Otonom sistemler, nanoteknoloji, alternatif enerjiler, enerji depolama, uzay, insansız araçlar, siber harp, ileri malzemeler, uzaktan algılama, siber istihbarat gibi ileri teknoloji alanları ve bunların savunma uygulamaları öne çıkmaktadır. Doğal olarak Ar-Ge çalışmalarına olan ihtiyaç her zamankinden fazla hissedilmekte, kullanıcılarda beşikten mezara çözüm beklentisi oluşmakta; bu da bir sistemin tasarımından envanterden çıkarıldığı ana kadar tüm süreçte sanayi, tedarikçi ve kullanıcı işbirliğini gerekli kılmaktadır. Bu süreçte harekât ihtiyaçlarının teknik isterlere dönüştürülmesinden, teslim edilen sistemlerin lojistik desteğinin sağlanmasına kadar pek çok alanda sanayinin üstlendiği rol gelişmektedir. Gün geçtikçe karmaşıklaşan rekabet ortamında nitelikli insan kaynağı yetiştirmek en önemli konulardan biri haline geliyor.”
Savunma sektöründeki yenilikler sivil sektörlere uyum sağlıyor
Bilişim sektöründeki hızlı gelişmelerin savunma sanayi için bir katalizör vazifesi gördüğünü dile getiren Murad Bayar, şunları kaydetti:
“Buna paralel olarak, savunma sektöründeki yenilikler sivil sektöre uyum sağlamakta ve bu yenilikler sivil alanda yaşam kalitesini artıracak buluşları tetikleyebilmektedir. Bilişim sektörü için de aynı ilişki geçerlidir. Savunma ürünleri içinde en kritik alt sistemleri büyük ölçüde bilgi teknolojileri oluşturmaktadır. Bu sebeple, tedarik edilmesi planlanan platform ve sistemlerdeki bu alt sistemlerin yerli imkânlar ile geliştirilmesi yönünde müsteşarlık olarak yoğun çalışmalarımız bulunmaktadır. Bilişim sektörünün gelişmesi ve bu alanda ortaya çıkan/çıkacak yerli marka ve ürünlerin savunma sanayimize vereceği büyük desteğin önemi aşikâr olup, bu gelişme müsteşarlığımızın stratejik hedefleri ile de doğrudan bağlantılıdır. Savunma sanayi olarak bilgi teknolojileri alanında bilişim sektörünün birçok yeteneğinden faydalanmakta olup bu faydanın daha da artırılması hedeflerimiz arasındadır.
Artık bilginin üretilmesi kadar yönetilmesi ve güvenliği de oldukça önem kazanmıştır. Siber güvenlik konusuna bilişim sektöründeki gelişmeler savunma sektörünü direkt olarak etkilemektedir. Çünkü dünyada siber ortam kara, deniz, hava ve uzay ortamından sonra beşinci savaş ortamı olarak kabul edilmekte, hatta ülkeler siber ordularını kurmaktadırlar. Bu ortamda bir tehdide karşı geliştirilen bir çözüm savunma alanında da rahatlıkla kullanılabilmektedir. Mesela, bir hava savunma sisteminin komuta kontrol sisteminin özellikle yazılım kısmını yerli olanaklar ile geliştirmek kadar, siber ortamda güvenliğini sağlamak da önemlidir. Bu konuda müsteşarlığımızca Ar-Ge projeleri yaptırmakta ve çeşitli fizibilite çalışmalarına destek vermekteyiz.”
Eksiklikler bilişim sektörünün desteğiyle gideriliyor
Yurtdışından hazır olarak alınan platformların görev bilgisayar yazılımlarında yapılacak basit bir değişiklikte bile üretici ülkeye geri dönülmektedir. İstenen değişiklikler çoğu zaman üretici tarafından ya yüksek maliyetler ile yapılmakta ya da ihraç lisansı kısıtlaması nedeni ile geri çevrilmektedir. Bu nedenle ülkemiz için tedarik edeceğimiz sistem ve platformların özellikle yazılımlarına hâkim olunması gerektiğinin altını çizen Murad Bayar şunları kaydetti:
“Bu alandaki teknolojik eksikliklerimiz bilişim sektörünün de desteği ile hızlı bir şekilde giderilmelidir. Nitekim müsteşarlığımızca yürütülen ve yakın bir zamanda üretimi tamamlanacak olan ATAK Helikopteri’nin görev bilgisayarı yerli olanaklarla geliştirilmiş olup sonradan ortaya çıkacak yeni yeteneklerin platforma bütünleştirilmesi yine milli olanaklar ile yapılabilecektir.
Kurumsal kaynak yönetimi yazılımları konusunda da bilişim sektörünün desteğini görmekteyiz. Bir örnek verecek olursak, çoklu altyapıların birbirleriyle bütünleşik bir şekilde çalışmalarını destekleyen, geliştirme süresi ve maliyetini azaltan, aynı zamanda yeni isterlerin sisteme kolaylıkla uyum sağlayan Hizmet Odaklı Mimari (SOA)’nın sunduğu avantajların savunma ve güvenlik alanında da kullanılması kaçınılmazdır. Nitekim, müsteşarlığımızca yerli olanaklar kullanılarak geliştirilen ve hali hazırda TSK tarafından kullanılan TSK Bilgi Sistemi (TBS)’nin, kapsamının genişletilmesi ve SOA altyapısına göre yeniden tasarlanması olarak planlanan TBS-2 projesini yakın zamanda başlatmış bulunuyoruz. Bu projenin gerçekleştirilmesinde savunma sanayi şirketleri ile bilişim şirketlerinin ortak çalışması öngörülmekte olup, yüksek yerli katkısı sağlanacak şekilde ve en kısa sürede bitirilmesi hedeflenmektedir.”