Savunmanız güçlü, işiniz daimi olsun diye…
Amacımız kötü haber vermek veya panik yaratmak değil. Pek de fazla panik olmayacağınızı da biliyoruz aslında. Çünkü felaketler genelde bize değil, çevremize uğrar sanırız, tahtaya vurur halimize nazar değmemesini dileriz. Ama artık şeytan kulağına kurşun demekle iş kesinlikle bitmiyor.
Risk dediğimiz yapı doğal afetten yangına, elektrik kesintisinden bir çalışanın yanlış tuşa basmasına çok farklı başlıkları içeriyor. Sektör bazında bazı düzenlemeler var ve ilgili sektördeki şirketleri belli kurallara uymakla mükellef kılıyor. Bunun dışında da geneli bağlayan düzenlemeler ve standartlar var, ama buna uyumun ne kadar teşvik edildiği, uyanların ne oranda kontrol edildiği meçhul. Felaket yönetimi ve iş sürekliliği konusunda önlemlerin şirket bütününü kapsaması, sadece birim yöneticileri ve BT birimi ile sınırlı kalmaması gerek. Bir tarafta da düzenli kontroller ve çalışanları bilgilendirmeler yapmak gerekiyor ki iş sürekliliği ve felaket kurtarma yapısının güncelliği, çalışanların hazırlıklı hali sağlansın. Çünkü olmaz olmaz demeyin, sadece BT altyapısından kaynaklı veya sadece kurumsal BT yapısını yerle yeksan edebilecek sorunlar değil, şirketin bütününü yıkabilecek ihtimaller söz konusu. İyisi mi, şirketinizi, sektörünüzü, standart ve zorunluluklarınızı, muhtemelen risklerinizi bilerek, terzi usulü kendi savunma kalkanınızı ve politikanızı oluşturun. Bu çalışmayı sigorta yaptırmak gibi düşünün, ama sağlık sigortası yaptırıp, buna para ödeyip, yıl sonunda da ‘Tüh bu yıl hasta olmadım, para boşa gitti’ diyenlerden olmayın.