Sayısal kimlik
Yıl 1996. Türkiye turuna çıkıyoruz. Rotamız farklı bölgelerde 8 ayrı şehir. Şirketten 4-5 kişilik bir ekip, gittiğimiz şehirlerde sabah bir üniversiteyi ziyaret ediyor, öğleden sonra da o şehrin KOBİ’lerine yönelik etkinlikler yapıyoruz. Tüm sunumlarda üzerine bastırarak verdiğimiz önemli bir mesaj var: “İletişim şekil değiştirecek. Bir gün hepinizin kartvizitlerinde bir e-posta adresiniz olacak.” Tabii o zamanlar bu kavram daha çok uzak. Tüm kurumların iç ve dış temel iletişimlerinin çoğunu e-posta üzerinde döndürdüğü bir dünya o zaman çok da yakın gözükmüyor.
Şimdi zamanı ileri saralım… Yıl 2014. Herkesin kartvizitinde bir e-posta. Artık e-posta bir anlamda bizim sayısal kimliğimiz. Onunla iletişim kuruyoruz, internet dünyasında onunla tanıyıp, onunla tanınıyoruz. Ama tek sayısal kimliğimiz e-posta değil. Kişisel ve kurumsal olmak üzere birden fazla e-posta adresimiz, Linked-In, Facebook, Google+, Twitter gibi birçok sosyal medya platformunda iletişim kurduğumuz ayrı kimliklerimiz, bazı platformlara kayıt olmak için kullandığımız gene farklı kimliklerimiz var. Kartvizitlere gelince, tüm bu adresler sıralanıyor alt alta artık birçok kişinin kartında.
Diğer taraftan sayısal olmayan dünyadaki kimliklerimiz var… Ehliyetimiz, nüfus cüzdanımız, pasaportumuz, birden fazla kredi kartımız, markalara ait üyelik kartlarımız. Tek bir kimliğimiz var ama her ihtiyaca göre farklı yansıması. Aynı sayısal dünyada olduğu gibi.
Bütün bunlar iletişim dünyamızı zenginleştirirken, beraberinde zorlukları da getiriyor. Bazen hangi hesaba hangi kimlikle girdiğimizi unutuyoruz, bazen hangi şifrenin hangi hesap için olduğunu. İletişim kurarken farklı platformlardan mesajlar alıyoruz, bazen ulaştığımızdan emin olmak için aynı anda hem e-posta hem sosyal medya üzerinden atıyoruz mesajımızı. Pazarlamacılar hedef kitlelerine ulaşmak istediklerinde faklı platformlarda aynı kişinin farklı kimliklerine atıyor aynı mesajı. Çıkan bir kampanya SMS ile de geliyor, e-posta ile de, Facebook paylaşımı olarak da, Google+ paylaşımı olarak da.
İşte bütün bu karmaşayı çözmek için sayısal dünyanın platformları kendi içlerinde çözümler sunuyorlar “single sign-on” adı altında. Bu teknoloji tek kullanıcı adı ve şifre ile tüm servislerden faydalanma olanağını sunuyor. Sizi uçtan uca tek kimlikle tanıyor. Her marka kendi çözümünü sunuyor başka markaların çözümlerini de kendisine bütünleştirmeye çalışarak. Tüm platformların aynı kimlik altında toplanması ise hem rekabet, hem ortak teknolojik standart, hem de güvenlik protokolleri açısından şu an uzak gözüküyor.
Ama 20 yıl önce herkesin kartvizitinde e-posta olması da çok uzak ve zor gözüküyordu. Vizyon doğru olduğu noktada, çözüm beklenilenden daha hızlı geliyor. O zaman ben gene bastırarak vereyim mesajımı:
“Bir gün herkesin tek sayısal kimliği olacak.”