Sektör geleceğe temkinli bakıyor, yeni döneme şimdiden kendini hazırlıyor
Dijital Yazılım Bilgi Teknolojileri Müdürü Ruşen Gültekin, finans sektöründe 2010 yılının geri kalanı için temkinli bir iyimserliğin hâkim olacağı görüşünde. Gültekin, “Bankalar şube sayılarını belli oranda artırmayı hedefliyor. Sektörde müşteri taleplerini kalite yönetim sistemi çerçevesinde en hızlı ve en verimli şekilde cevaplandırıp ihtiyaçları gidermek, yürütülen hizmetler açısından ön plana çıkacak. İnsansız şube, akıllı ATM, fonksiyonları genişletilmiş kredi kartları yaygınlaşacak” diyor.
Enuygun.com Genel Müdürü Çağlar Erol’a göre, 2010 ve ilerleyen yıllarda bireysel bankacılık bankaların kârlılığını etkileyen önemli faktörlerden biri olmaya devam edecek. Şu an bireysel krediler, toplam bankacılık sektörü aktifinin yüzde 16’sı civarında. Erol, “Düşük faiz ortamı ile birlikte kâr marjları da azaldığından bankalar açısından müşteri sayısını artırmak kârlılığın sürekliliği ve risk dağıtımı gibi nedenlerle yine önemli olacak” diyor.
Hürriyetkıyasla.com Portal Müdürü Nuray Kentli, yeni yatırımlar 2010’da hayat bulacak diye düşünüyor. Kentli, “2010’da ilk çeyrekte özellikle kredilerde yoğun bir rekabet izledik; bu rekabet yaz aylarında durağanlaşıp yıl sonunda hedefleri pazar payı ve karlılık anlamında tutturmak için tekrar hızlanacaktır. Diğer yandan yurtdışı ortaklıkları olan bankalar için birleşmeler de söz konusu olabilir” diye düşünüyor. Inveon Yönetici Ortağı Yomi Kastro, dünya ekonomileriyle birlikte Türk ekonomisinin de 2010’un ilk aylarından itibaren yavaş yavaş toparlanmaya başladığını ancak Türk bankacılık sektörünün önceki kriz deneyimlerinin de etkisiyle, diğer ülkelere göre çok daha iyi refleksler verdiğini kaydetti. Kastro, bundan sonra başka bir küresel etkiyle daha karşılaşmadığımız sürece, hem ekonominin hem de ekonominin bel kemiğini oluşturan finans ve bankacılık sektörlerinin tamamen toparlanıp büyümelerine kaldıkları yerden devam edeceği görüşünde.
“2010 yılının ilk çeyreğine baktığımızda, finans sektörü kurumlarının ağırlıklı olarak teknolojik altyapılarını düzenleme ve standardize etmeye yönelik yatırımlarının ön plana çıktığını gözlemledik. Bu bağlamda, kimlik yönetimi projeleri, servis tabanlı mimariye yönelik arayışlar ve veri yönetimi projeleri ile ilgili talepler yoğunluk kazandı. Bu taleplerin 2010 yılının geri kalanında devam edeceğini, önümüzdeki yıl ise artacağını öngörmekteyiz” diyen KoçSistem İş Çözümleri Uygulama ve Entegrasyon Grubu Yöneticisi Müjde Işım, özellikle, finans sektöründe çok yüksek hacimlere ulaşan verinin doğru, standart ve belirli kurallar çerçevesinde yönetilebilmesine ve raporlanabilmesine olan ihtiyacın ise artacağını düşünüyor.
Metis Genel Müdürü Aslıhan Tan, ekonomik toparlanma sürecinden bağımsız olarak, sağlık ve emeklilik paketlerinin çeşitleneceğini ve bireysel yatırım bankacılığının gelişeceğini söylüyor. Tan, şunları aktarıyor: “Bu alanda işlem hacminin ve bu hacimden kaynaklanan masrafların artacağı öngörülüyor. Çevrimiçi ticaret kanallarının özellikle genç kuşak tarafından tercih edilmesi, web işlemlerinin ve güvenlik önlemlerinin artmasına neden olacak. Müşteriyi tutmak, artırmak ve memnun etmek için burada da müşteri yönetimi giderleri yükselecek gibi görünüyor.” Oracle Bankacılık-Finansal Hizmetler İş Geliştirme Müdürü Işıl Özlem Kılınç’a göre sadece bankacılık ve finans değil, her sektör için zor bir yılı geride bıraktık. Bankacılık ve finans sektöründe düzelmelerin yaşanabilmesi içinse diğer sektörlerde iyileşmenin gerçekleşmesi gerekiyor. Zincirin gücüne güvenebilmek için de her halkasının sağlam olduğundan emin olmak gerekiyor. Türk ekonomisinin halkaları ne durumda, bakmak gerekiyor. Kılınç, “Ekonomik göstergelerde olumlu izlere rastlıyoruz. Ekonomik iyileşmeye dair gün geçtikçe daha çok iyi haberler alıyoruz. Ancak çok hızlı bir değişim beklememek gerek. Neticede Türkiye ekonomisi de dünya ekonomi zincirinin önemli halkalarından ve dünyanın en büyük ekonomilerinden biri. Dünyanın en güçlü finans ve bankacılık ağlarından birine sahibiz. Önümüzdeki 10 yıl içinde dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelmemiz hayal değil” diyor.
Finans ve bankacılık sektöründe düzenlemelerin de etkisiyle kurumsal standart çıtaları yükseldiğini düşünen Gantek CEO’su Selda Bağdat Bahadır, Türkiye’de finans sektörünün küresel krizlerin etkilerini görece olarak az şekilde hissettiğini, bunda sektördeki bilgi teknolojileri kullanımının artması ve bilinç düzeyinin yükselmesinin önemli rol oynadığını ifade etti. Bahadır’ın görüşleri şu şekilde: “Özellikle risk alanındaki yeni çözümler finans ve bankacılık için yepyeni ufuklar açıyor. 2010’un geri kalan kısmında mevcut projelerin tamamlanacağını ve 2011 için hazırlıklarla geçeceğini düşünüyoruz. CEO’larla yapılan araştırma sonuçları, önümüzdeki bir yıl içinde ajandalarının en başında verimliliği artırmanın olduğunu ortaya koyuyor. Verimlilik de ancak kurumsal hareket hızına cevap veren çözümlerle mümkün oluyor” şeklinde konuştu.
Software AG ETS Satış Müdürü Betül Kırali, 2010’un krizin etkilerinin sürdüğü bir yıl olacak gibi göründüğünü ifade etti. Kırali’nin görüşleri şu şekilde: “Bankacıların, her ne kadar 2010 için iyimser olsalar da, kârlılıklarını korumak veya artırmak amaçlı verimlilik artırıcı ve maliyet düşürücü politikalara önem verdiklerini ve bu doğrultuda hareket ettiklerini görüyoruz. 2009’da yaşanan tedirginliğin 2010’da da sektörü etkilemeye devam ettiğini, bankaların büyüme politikalarını zayıflattığını veya durdurduğunu gözlemliyoruz. Bankacılık ve finans sektörüne yatırım yapan yabancı yatırımcıların, Türkiye’de bankacılık sektörünün etkilenmemiş olmasından memnun duymalarına karşın kendi stabilizasyonları sağlanana kadar risklere açık olmamaları ve tedirgin yaklaşımları da başlıca etken. 2010 sonrasında, bankacılık sektörünün tekrar hacimsel anlamda büyümeye geçeceğini, birleşmeler ve satın almalarla daha büyük ve yaygın olma politikasının benimseneceğini ve finansal ürün çeşitliliğinin artacağını öngörüyoruz.”
“Bankacılık ve finans, sermayesi para olduğu kadar vitrini teknoloji olan bir sektör” diyen Sürat Teknoloji Genel Müdürü İsmet Akyüz, taşıyıcı, sürükleyici bir lider olmanın koşulunu sürekli aktif ve dinamik olmaktan geçtiğini dile getirdi. Akyüz, “Finans sektörü kuvvetli konumunu sürdürecek. Son dönemde şube sayıları artırıldı. Bunlar ciddi bir şekilde incelemeye tabi tutuluyor. Karlı olmayanlar veya ilerisi için bir potansiyel taşımadığı ortaya çıkanlar ya kapatılacak ya da kârlı olanlar ile konsolide edilecek. BDDK, sektördeki konumunu taviz vermeden daha da belirginleştirecek. Küçük veya orta ölçekli bankalar arasında birleşme veya büyükler tarafından satın alınma olabilir. Ayrıca devletin on yıl içinde bankacılıktan tamamen olmasa bile bugünkü konumundan ciddi bir oranda çekileceğini düşünüyorum. İstanbul’un bir finans merkezi olması konusunda ciddi adımlar atılıyor” dedi.
Supercom Genel Müdürü Harun Şahin, bilişim sektörü sayesinde işlem hacmini sürdüren ve geliştiren sektörün, yatırımlarını da bu yönde geliştirmek zorunda olduğu görüşünde. Şahin “Finans sektörü yapılan yatırımların karşılığında iç yapısal süreçleri de paralel olarak geliştirmeli. Teknoloji kullanımı sektörde kurumları ayrıcalıklı duruma getiriyor. Sektör her geçen gün hızla gelişiyor, bu hızlı gelişime, doğru BT yatırımlarıyla destek veremeyen kurumları ise büyük riskler bekliyor. En küçük bir güvenlik açığı bile kurumu ciddi zararlara uğratabiliyor. Kurumların BT yatırımlarını planlarken içlerinde bulundukları durumlarla birlikte sektörün gelişimine göre olası durumları da göz önüne almaya özen göstermeliler. Sektörde BT alanındaki gelişmeleri takip eden değişken risk faktörlerine göre şekil alan kurumlar, olası risklere karşı önceden hazırlıklı olacaklarından bir adım daha öne çıkmayı başaracak” şeklinde konuştu.