Çağrı merkezlerinin sunduğu hizmet sahip oldukları alt yapıya, teknolojiye ve iş gücüne göre değişiklik gösteriyor. Bu hizmetlerdeki gelişim her şeyden önce müşteri ihtiyaçlarına göre belirleniyor. Tüm çağrı merkezlerinin odağında müşterilerine verdikleri hizmette yüksek memnuniyet yakalama hedefi bulunuyor. Buradaki başarının, değişen ve gelişen müşteri ihtiyaçlarına uygun hizmeti tüm sisteme hızlı entegre etme becerisi ve donanımına sahip olmaktan geçtiğini kaydeden Turkcell Global Bilgi Genel Müdürü Bahadır Pekkan, “15 senelik tecrübemiz, alanında uzman ekibimiz ve üstün teknolojimizle bu güne kadar ihtiyaca uygun çözüm ve hizmetlerimizi en doğru zamanda, en doğru kanallardan müşterilerimize sunduğumuzu rahatlıkla söyleyebilirim. Tüm önceliklerimizi müşterilerimizin stratejileri ve ait oldukları sektör önceliklerini baz alarak belirliyor, müşterilerimize özel çözümlerimizi buna göre hazırlıyoruz” dedi.
Anadolu’ya yapılan yatırımları oldukça önemsediklerini kaydeden Pekkan, konuyla ilgili görüşlerini şöyle açıkladı:
“İşsizlik sorununun ve genç nüfusun fazla olduğu Anadolu’da yapılan çağrı merkezi yatırımları ile bölgenin sadece ekonomik değil, sosyal gelişimine de önemli katkılar sağlanıyor. Sektör bu güne kadar Anadolu ekonomisinde yıllık ortalama 50 milyon TL değer yarattı. Taşıma, yiyecek-içecek, ofis hizmetleri ve eğitim gibi yan sektörler için pazar oluşumuna katkı sağlayan çağrı merkezi yatırımları büyük bir ekosistemi de harekete geçirerek yörenin işgücü kalitesinin iyileşmesine katkı sağlıyor. Verilen vergilerle kamuya önemli bir gelir kaynağı sunulurken, kamunun sağlık, eğitim, ulaştırma gibi ana hizmetlerinin sürdürülmesine de yardımcı olunuyor.
Geçmişte çağrı merkezi firmalarına Anadolu’da farklı şehirlerde sunulan teşvikler, yeni teşvik düzenlemesi ile yürürlükten kalkmış ve çağrı merkezleri yeni yasa kapsamında desteklenen sektörler arasına alınmamıştı. Yapılan yeni düzenlemeler ile çağrı merkezi sektörü için elde edilen kazanımların artarak sürdürülmesini beklerken, mevcut desteklerin ortadan kalkması durumu ile karşı karşıya kaldık.
2013 Temmuz ayında yapılan düzenleme ile istihdam üzerindeki yükün azaltılmasına yönelik bir teşvik, Resmi Gazete’de yayınlanarak devreye girdi ve teşvikin yeniden 2018’e kadar sürmesi kararlaştırıldı. Fakat yeni teşvik yasası ile ülkemiz 6 bölgeye ayrılıyor ve çağrı merkezi sektörü, sadece 6. bölgedeki desteklerden faydalanabiliyor. Bu destekler oldukça önemli olmakla birlikte düşük bir yatırım ile yüksek istihdam yaratan çağrı merkezi sektörüne uzun vadede ihtiyacı olan desteği veremiyor. Çağrı merkezleri sadece istihdam yaratmakla kalmayıp, aynı zamanda dolaylı etkisi ile bölge ekonomisini de geliştiriyor. Ancak bu uygulama çağrı merkezi sektöründeki büyümeyi sadece bu bölgeye kanalize ederek, sektördeki büyüme potansiyelini sınırlandırıyor. Sektör olarak beklentimiz, diğer bölgelerde de yeni çağrı merkezlerinin desteklerden yararlanmasını sağlayacak bir düzenleme yapılması. Bu son derece pozitif gelişmenin ek düzenlemeler ile desteklenmesi sektörümüzü çok daha ileri götürmemizi sağlayacak.”
Türkiye çağrı merkezi sektöründe birçok irili ufaklı oyuncu yer aldığını kaydeden Bahadır Pekkan, “Sektör karakteristik olarak ilk yatırımın kolay fakat, sürdürülebilirliğinin çok zor olduğu bir yapıda. Bu durum birbiri ardına açılan ve kurumsal olarak yönetilemeyen çağrı merkezlerinin kapanmasına ya da diğer oyuncular tarafından satın alınmasına neden oluyor. Sektörümüzün olgunluk seviyesi arttıkça satın alma ve birleşmeler yoluyla firma sayısı azalacaktır. Belirli bir coğrafyada, sektörde ya da hizmette uzmanlaşmış çağrı merkezlerinin bu alanlarda genişleme hedefleri olan daha güçlü oyuncularla konsolidasyonlarını öngörüyoruz” dedi.