Sektörler yapay zeka ile dönüşüm yaşayacak
Dell Technologies; Kuzey Amerika, Latin Amerika, EMEA (Avrupa, Ortadoğu, Afrika), APJ (Asya Pasific ve Japonya) ve Çin’de 100’den fazla çalışanı olan kuruluşlardan 6.600 katılımcının yer aldığı ‘Innovation Catalyst’ adlı araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Araştırmaya göre katılımcıların yüzde 81’i üretken yapay zekâ (GenAI) ve yapay zekânın (AI) gelecekte sektörleri önemli ölçüde dönüştüreceğine inanıyor. Bu oran, 2023’te yüksek ciro artışı (+yüzde 25) elde eden kuruluşlar için yüzde 91 olurken, düşük ciro artışı (yüzde1-5), sabit ciro veya ciro düşüşü kaydeden kuruluşlar için yüzde 75’e düşüyor.
Aralarında Türkiye’nin de olduğu 40 ülkeden 6.600 bilgi teknolojileri (BT) öncüleri ve şirket yetkilisinin yanıtlarına dayanan araştırma, AI ve GenAI’ya ilişkin önemli bir iyimserlik ortaya koysa da kuruluşların hızlı değişime hazır bulunuşları önemli ölçüde değişiyor. Katılımcıların yüzde 82’si rekabet açısından iyi konumlandıklarını ve sağlam bir stratejiye sahip olduklarını belirtiyor. Bununla birlikte, neredeyse yarısı (yüzde 48) önümüzdeki üç ila beş yıl içinde sektörlerinin neye benzeyeceğinden emin olmadığını ve neredeyse her on katılımcıdan altısı (yüzde 57) değişime ayak uydurmakta zorlandığını ifade ediyor. Katılımcılar, inovasyonu teşvik etmede karşılaştıkları zorluklar arasında doğru yetenek eksikliği (yüzde 35), veri gizliliği ve siber güvenlikle ilgili endişeler (yüzde 31) ve sınırlı bütçenin (yüzde 29) yer aldığını belirtiyor.
GenAI, odaklı adımlar hız kazanıyor
Katılımcılar, GenAI’nin BT güvenlik duruşunu iyileştirme (yüzde 52), üretkenliği artırma (yüzde 52) ve müşteri deneyimini geliştirme (yüzde 51) konularında dönüştürücü veya önemli bir potansiyele sahip olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, üstesinden gelinmesi gereken zorlukların da farkındalar. Örneğin yüzde 68’i GenAI’ın yeni güvenlik ve gizlilik sorunları yaratacağından korkuyor, yüzde 73’ü ise verilerinin ve IP’lerinin üçüncü tarafın erişebileceği bir GenAI aracına yerleştirilemeyecek kadar değerli olduğu konusunda hemfikir.
Genel olarak verilen yanıtlar, kuruluşların fikir aşamasından uygulama aşamasına geçerken GenAI pratikleri üzerinde çalıştıklarını gösteriyor; yüzde 58’i GenAI’yi uygulamaya başladıklarını belirtiyor. Kuruluşlarda kullanım arttıkça, risklerin nerede olduğu ve bunlardan kimin sorumlu olduğunun belirlenmesine odaklanılıyor. Katılımcıların yüzde 77’si, herhangi bir AI arızasından veya istenmeyen davranışlardan makine, kullanıcı veya kamu yerine kuruluşun sorumlu olduğu konusunda hemfikir.
Dell Technologies EMEA Başkanı Adrian McDonald konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Birçok kişi GenAI gibi dönüştürücü etkisi olan teknolojilerden faydalanmak için harekete geçiyor; değeri ortaya çıkarmak ve büyümeyi desteklemek için yapay zekâyı verilerine entegre ediyor. Bu fırsatı değerlendirmek, sürdürülebilirlik göz önünde bulundurularak tasarlanmış, inovasyon alanında güvenli ve ölçeklenebilir teknoloji temelleri oluşturmak açısından güvenilir ortaklardan oluşan güçlü bir ekosistem gerektiriyor” ifadelerini kullandı.
Siber güvenlik, kuruluşlar için önemli bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. Katılımcıların yüzde 83’ü son 12 ay içinde bir güvenlik saldırısına maruz kaldıklarını bildirerek bu endişeleri doğruluyor. Çoğunluk (yüzde 89) ‘Sıfır Güven’ dağıtım stratejisini benimsiyor, yüzde 78’i ise bir siber saldırı veya veri sızıntısından kurtulmak için bir ‘Olay Müdahale Planı’na sahip olduklarını söylüyor.
Belirtilen ilk üç sorun arasında kötü amaçlı yazılım, kimlik avı ve veri ihlalleri yer alıyor. Kimlik avına ilişkin sorunlar, çalışanların tehdit ortamında oynadığı rol olmak üzere raporda vurgulanan daha geniş bir sorunun altını çiziyor. Örneğin, katılımcıların yüzde 67’si bazı çalışanların verimlilik ve üretkenliği artırmak için BT güvenlik kurallarını ve uygulamalarını atladığına inanıyor, yüzde 65’i ise içeriden gelen tehditlerle ilgili endişelerini dile getiriyor. Bu durum, çalışanlar siber güvenlik tehditlerine karşı ilk savunma hattını temsil ettiğinden eğitime odaklanılması gerektiğine işaret ediyor.
Başarının temeli doğru teknoloji altyapısı
Araştırma ayrıca, GenAI gibi teknolojiler ivme kazandıkça ve veri hacimleri arttıkça modern veri altyapısının kritik rolünü de ortaya koyuyor. Modern, ölçeklenebilir bir altyapıya yatırım yapmak, işletmelerde inovasyonu hızlandırmak için en önemli iyileştirme alanı olarak gösteriliyor. BT karar vericilerinin çoğu (yüzde 82), GenAI’ın uygulanmasında öngördükleri zorlukların üstesinden gelmek için şirket içi veya hibrit bir modeli tercih ettiklerini söylüyor.
Verilerin işletme genelinde paylaşılabilmesi inovasyon bulmacasının önemli bir parçasıyken, katılımcıların yalnızca üçte biri (yüzde 33), mevcutta inovasyon çalışmalarını desteklemek için verileri gerçek zamanlı içgörülere dönüştürebildiklerini söylüyor. Bununla birlikte verilen yanıtlar, kuruluşların bu zorluk karşısında harekete geçtiğini gösteriyor. Katılımcıların yüzde 82’si, verilerin farklılaştırıcı olduğunu ve GenAI stratejilerinin verilerden yararlanmayı ve verileri korumayı içermesi gerektiğini söylüyor. Ayrıca neredeyse yarısı (yüzde 42), önümüzdeki beş yıl içinde verilerinin büyük bir kısmının uçtan geleceğini tahmin ettiklerini belirtiyor. Diğer araştırma bulguları arasında şunlar yer alıyor:
Beceriler: Katılımcıların üçte ikisi (yüzde 67) şu anda sektörlerinde inovasyon için gerekli yeteneklerin mevcut olmadığını belirtiyor. Öğrenme çevikliği ve isteği, yapay zekâ akıcılığı, yaratıcılık ve yaratıcı düşünme, önümüzdeki beş yıl için ihtiyaç duyulan en önemli beceri ve yetkinlikler olarak sıralanıyor.
Sürdürebilirlik: Katılımcıların yüzde 42’si ‘çevresel açıdan sürdürülebilir inovasyonların teşvik edilmesinin’ önemli bir iyileştirme alanı olduğunu düşünüyor. Enerji verimliliği üst sıralarda yer alıyor; yüzde 79’u BT ortamlarını daha verimli yönetmek için hizmet olarak sunulan çözümleri deniyor ve yüzde 73’ü daha enerji verimli hâle gelmek için yapay zekâ çıkarımını aktif olarak uç noktalara taşıyor (örneğin, akıllı binalar).
BT’yi stratejik bir ortak hâline getirmek: Hâlihazırda, şirket karar vericilerinin yüzde 81’i BT karar vericilerini stratejik görüşmelere dâhil etmiyor, ancak her iki taraf da daha güçlü bir ilişkiyi ikinci en önemli iyileştirme alanı olarak sıralıyor.