Sentim yeni yapılanması ile yeni hedeflere yöneliyor
Sentim geçtiğimiz yıl almaya başladığı “yönetim ve organizasyon” çerçevesinde yeniden yapılanma çalışmalarını tamamladı. Bu yeni yapının üst organı icra kurulu yönetim kurulu ile operasyon arasında dinamizm sağlarken, şirketin ağırlık merkezi İstanbul ve Ankara olarak işlevselliğini devam ettirecek. Mustafa Kuralkan, Hasan Kuralkan, İffet Polat gibi kurucu unsurların icra kurulunda görev yaptığı yeni yapıda İstanbul ayağında kurumsal satış bölümünü Genel Müdür Yardımcısı Burak Kuralkan, Ankara ayağında kamu satış bölümünü de Genel Müdür Yardımcısı Recep Ulutaş yürütecek. Ayrıca yönetim danışmanları Haluk Ziya Türkmen ve Ayşe Banu Sertgil süreçlere destek verecek. Sektör bazlı bir yapılanmaya gittiklerini belirten Sentim Genel Müdür Yardımcısı Recep Ulutaş, “Kamu ve özel ayrımından çıktık. Yapımızı ana başlıklar altında İstanbul tarafına kurumsal satış Ankara tarafına ise kamusal satış diye bir misyon belirledik. Daha önce eğitim Ankara tarafındaydı. Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerin tamamı Ankara’ya bağlıydı. Bu bölümleri İstanbul’a devrettik. 1 Temmuz itibariyle bu başlıkları İstanbul’dan takip ediyoruz. Ankara’da işlerin büyüklüğü çok fazla. Kamu, kamu finans kuruluşlarını yine Ankara’da tutuyoruz. Ankara’da kamu ve kamu finans kuruluşlarının yanında savunma sektörünü de ayrı bir alan olarak ayırdık. Bakanlıkların yürüttüğü projeler ve sektör bazlı özel projeler de bu sayede bir ayrıma gitmiş olduk” dedi. Böylece sektör tabanlı müşteriye yönelik stratejiler ve özgün ürünler geliştirebilen bir yapıya kavuştuk.”
Sektör bazlı yapılanma ile Sentim’in çalışmalarını daha da derinleştirmeye çalıştıklarını ifade eden Ulutaş, yeni yapılanma ile birlikte personel sayısında da genişlemeyi eksik kadroları tamamlamayı hedeflediklerini aktardı. Ulutaş, sektör bazlı yapıya geçilmesindeki en büyük sebebin üretilen çözümlerin aynı sektör içinde farklı kuruluşlara da daha rahat bir biçimde satılabilmesi olduğunu belirterek şunları söyledi: “Finansa yönelik bir çözüm üretirsiniz bunu tüm finans alanına yayabilirsiniz. Buradaki çıkış noktamız maliyetlerimizi uzun vadede azaltmak ve çözümlerimizi ve müşteri sayımızı artırmaktır. Biz şirketler kendimizi ne kadar hızlı bir şekilde yenileyip maliyetlerimizi azaltabilirsek bu bizim projelerdeki fiyatlarımıza yansıyacaktır. Bu rekabette avantajlı hale gelmemizi sağlayacaktır.”
Bütünleştirici şirketlerin karlılıkları çok düşük
Kamuyla iş yapan şirketlerin kamu ihale yasasına göre hareket ettiğini hatırlatan Ulutaş, bütünleştirici şirketlerin karşısındaki sıkıntıları şu şekilde sıraladı: “Rekabet çok kırıcı, geçmişte sektörün büyükleri diye tanımlanan şirketler bugün yok. En büyük bütünleştiricilerin şu an geldiği nokta belli. Türkiye’de hizmetin karşılığını almakta problem var. Buna etken hem kırıcı rekabet hem de karlılıkların çok düşük olması. Müşteri tarafında beklentiler çok yükseliyor. Bu rekabetin içerisinde daha önce çıkan çok büyük işleri de artık göremiyoruz. Şimdi tam tersi işler çok küçük dilimler halinde çıkmaya başladı.”
Karlılıkların hızla düşmesi ve operasyon maliyetlerinin artması sonucunda büyük şirketlerin para kazanamadığı için yatırım da yapmakta zorlandığının altını çizen Ulutaş, “Yatırım yapamayan sektör oyuncuları müşteriye de çözüm üretmekte zorlanıyorlar. Karlar maliyetleri karşılayamaz noktaya geliyor ve şirketler küçülme noktasına gidiyor. Biz bunu geçtiğimiz yıllarda fark ettik ve bunun içinde biz 2008 ortasından itibaren kendimize çeki düzen vermeye başladık. Eski agresifliğimiz şu anda çok yok. Bilinçli rekabet analizi ve durumsal proje yönetimi ile kalıcı karlılığa odaklanıyoruz. Entegrasyon işlerinde birçok bileşeni bir araya getirip çözüm üretmeye çalışıyoruz” şeklinde konuştu.