Siber güvenlik boyutu asla göz ardı edilmemeli
Dijital dönüşüm alanındaki süreçler hem hizmet veren kuruluş hem de hizmet alan kullanıcılar boyutunda orta ve uzun vadede hizmet kalitesini artırıyor. Kurumların hizmet anlayışı ve alt yapı boyutlarıyla dönüşüm süreçlerini ne kadar etkin yönetebildiği sağlık sektörünün dijital dönüşümden kısa vadede ne kadar etkilendiğinin temel belirleyicisi konumda bulunuyor. “Sağlık personelinin eğitimini almadığı, etkin kullanamadığı ya da sağlık kuruluşunun altyapısının yeterli olmadığı sistemlerin kurumlara tak çalıştır yaklaşımı ile dahil edilmesi sunulan hizmetin aksamasına yol açabilmektedir” diyen ePati Bilişim Teknolojileri Genel Müdürü Umut Oğur, şu bilgileri verdi:
“Sağlık cihazları ile bilişim teknolojilerinin yakınsaması tanı ve tedavi süreçlerini olumlu yönde etkilemekte, yanı sıra merkezi yönetim ve denetim imkanları da sağlayarak hizmet kalitesinin takibi de garanti altına alınmaktadır. Ancak hizmetlerin internet üzerinden dışarıya açılmasını da beraberinde getiren bu gelişmeler siber güvenlik açıklarına yol açmaktadır. Bu durum zaman zaman haberlerde de karşılaştığımız sağlık verilerinin çalınması gibi sonuçlara da yol açmaktadır. Söz konusu yakınsamanın siber güvenlik boyutu göz ardı edilmemelidir. Dolayısı ile bu yakınsama bir yandan toplumsal olarak oldukça kıymetli bir dönüşüm ve hizmet anlamına gelirken diğer yandan dikkat edilmesi gereken ulusal bir siber güvenlik meselesine de dönüşmektedir.”
Nesnelerin internetinin (IOT) sağlık alanına yansımalarının tedavi süreçleri ve hasta yaşam kalitesine muazzam katkı sağlayacağı, tedavi takip- hasta takip süreçlerinin sürekliliğinin sağlayacağı öngörülüyor ve bu konu bütün dünyada büyük heyecan uyandırıyor. Gelişen her teknolojinin açıkları ile birlikte geldiğinin altını çizen Umut Oğur, “İnsanlığa bu kadar büyük fayda sağlayacak teknolojilerin kullanımı ile birlikte bundan 5-10 yıl sonra giyilebilir sağlık teknolojileri üzerinden insanların 'hack'lendiğini de duyacağız muhtemelen” dedi.
Avrupa Komisyonu'nun sağlık teknolojilerin geliştirilmesine yönelik ayırdığı, Türkiye'nin de kullanabildiği oldukça büyük bir bütçenin olduğunu belirten Umut Oğur, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK işbirliğinde sağlık teknolojilerine yönelik ulusal Ar-Ge fonlarının artırılmasının rekabetçi ürünler ortaya koymak için oldukça iyi bir strateji olduğunu düşünüyorum. Ülkemiz sağlık uygulama ve modelleri hali hazırda yurt dışından büyük ilgi görmekte, bu ilgiyi sağlık teknolojileri alanına kaydırarak ülkemizin sağlık modelleri konusundaki gücünü teknoloji boyutunda rekabetçiliği artırmak için kullanabilir durumdayız. Sağlık Bakanlığı'nın ve özelinde Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü'nün buna yönelik ciddi çalışmaları olduğunu biliyorum. Bizler ePati Bilişim Teknolojileri olarak dünyada rekabetçi olabilmenin sunulan çözümün tüm boyutlarının göz önünde bulundurarak sunulmasından geçtiğine inanıyoruz. Siber güvenlik boyutu asla göz ardı edilmemesi gereken başlıklardan bir tanesi elbette. Bu nedenle Antikor Tümleşik Siber Güvenlik Sistemi'ni mevcut ve yeni geliştirilecek sistemlere ortak Ar-Ge ve uygulama projeleri ile entegre edilebilir bir yapıda geliştirdik.”