Siber güvenlik devletin en üst seviyesinde tartışıldı
Uluslararası hukuka göre; bir ülkenin başka bir ülkeye bilinçli ve planlı bir şekilde zarar vermesi savaş nedeni sayılıyor. Bir ülke bilinçli ve planlı bir şeklide başka bir ülkeye zarar vermek üzere siber alanda da tehditte ya da saldırıda bulunuyorsa uluslararası hukuka göre savaş nedeni bu. Dolayısıyla iş ‘Siber Savaşlar’ diye tabir edilen boyuta geliyor. Bunun için de ülkeler artık siber ordular dediğimiz ordular oluşturmaya başlıyorlar; İran, ABD, İsrail gibi ülkelerin çok yol aldığını duyuyoruz. İş bireysel yaramazlıktan uluslararası savaş nedeni sayılabilecek saldırılar boyutuna gelince, o zaman alacağınız tedbirlerin boyutuna da böyle bakmak lazım.
O yüzden de şöyle düşünün, size bir siber tehdit oluşturan, savaş nedeni sayılabilecek, tehdit oluşturan bu ülkeden aldığınız çözüm sizin derdinize deva olabilir mi? Hatta aksine, sizin başka bir ülkeden güvenlik çözümü diye aldığınız çözüm, sizin o ülkeye adınıza oluşturduğunuz bir kapı açıyor. Siz tedbir aldığınızı sanıyorsunuz ama onu aldığınız kişiler, şirketler, ülkeler için aslında kapı oluşturuyor. O yüzden de bizim tezimiz şu: Siber güvenlik alanındaki çözümlerin mutlaka milli çözümler olması gerekiyor. Peki milli çözümlerimiz var mı? Şunu söylüyorum: Milli çözümleri geliştirmek için her türlü potansiyel ülkemizde var. Bu konuda yetenekli mühendisilerimiz var, bu tip çözümleri geliştirip üretecek yetenekte, kapasitede şirketlerimiz var. Un var şeker var, helva yapmak da bu işin yöneticilerine düşüyor. Dolayısıyla milli çözümleri geliştirebilmemiz mümkündür ve bunu mutlaka yapmamız lazım.