Siber risk olgunluğu, rekabet avantajı halini alıyor


Günümüzde, siber risklerini etkin yöneten ve güvenliği stratejik bir avantaja dönüştüren şirketler, sürdürülebilir büyüme ve itibar açısından rakiplerinin önüne geçiyor. Siber risk olgunluğunun artık sadece BT ekiplerinin sorumluluğunda olan teknik bir konu olmaktan çıkıp, doğrudan iş stratejilerine entegre edilmesi gereken bir yönetim önceliği haline geldiğini belirten NSC Bilişim CISO’su Cuma Kurt, şunları söyledi:
“Siber güvenlik artık yalnızca saldırılardan korunmakla ilgili değil; aynı zamanda iş sürekliliğini sağlamak, müşteri güvenini artırmak ve hatta pazarda fark yaratmakla da ilgili. Bir şirketin siber risklere karşı ne kadar hazırlıklı olduğu, rekabette ne kadar dayanıklı olacağını belirliyor. Kurumlar, risk yönetimini sadece bir zorunluluk olarak değil, işlerini daha sürdürülebilir ve güvenilir hale getiren bir yaklaşım olarak benimsemeli. Gerçek rekabet avantajı, krizlere karşı dayanıklı ve geleceğe hazırlıklı olmaktan geçiyor. NSC Bilişim olarak, müşterilerimizin güvenlik altyapılarını güçlendirmek ve iş sürekliliğini garanti altına almak için en ileri çözümleri sunuyoruz. Siber güvenliği bir maliyet unsuru olarak değil, rekabet avantajına dönüştürülebilecek stratejik bir yatırım olarak görmek gerekiyor.”
Siber güvenliği rekabet avantajına dönüştürmek
NSC Bilişim, işletmelerin siber risk olgunluğunu artırarak rekabette öne çıkmasını sağlayacak bazı kritik öneriler sunuyor:
Proaktif güvenlik stratejileri: Şirketlerin yalnızca saldırılara karşı savunma yapmak yerine, tehditleri önceden tespit eden ve risk yönetimini optimize eden proaktif güvenlik yaklaşımlarına yönelmesi gerekiyor. Siber saldırılar çoğunlukla erken aşamada belirlenebilir ve engellenebilir.
Çalışan farkındalığı: Siber güvenlik sadece teknik altyapı yatırımlarıyla sağlanamaz. Çalışanlar, en büyük güvenlik açıklarından biri olabilir. Sosyal mühendislik ve kimlik avı saldırıları, günümüzde en yaygın siber tehditler arasında yer alıyor. Düzenli siber güvenlik eğitimleri, çalışanların farkındalığını artırarak şirketin güvenlik duvarını güçlendirir.
Gelişmiş teknolojilerin kullanımı: Yeni nesil siber tehditlere karşı, geleneksel güvenlik çözümleri yetersiz kalabiliyor. Yapay zeka destekli tehdit istihbaratı, güvenlik bilgi ve olay yönetimi (SIEM) sistemleri, sıfır güven (Zero Trust) mimarisi ve uç nokta güvenlik çözümleri, işletmelerin daha güvenli ve dayanıklı bir siber ekosistem oluşturmasına yardımcı olur.
Uyumluluk ve denetim süreçleri: Siber güvenlik politikaları ve protokolleri, düzenli güvenlik testleri ve denetimlerle sürekli güncellenmelidir. Siber güvenlik açıklarını belirlemek ve sistemlerin güvenlik seviyesini ölçmek için penetrasyon testleri ve siber güvenlik simülasyonları düzenlenmelidir.
İş sürekliliği ve felaket kurtarma planları: Olası bir saldırı durumunda iş süreçlerinin kesintiye uğramaması için felaket kurtarma planları (Disaster Recovery Plans – DRP) ve iş sürekliliği politikaları oluşturulmalıdır.