Silikon Vadisi’ndeki bilgisayar programcısının zihni, kişiliği ve yaşamı
Geçtiğimiz ay müthiş bir yeni kitap çıktı: Wired dergisi yazarı Clive Thompson’un Silikon Vadisi’nde çalışan bilgisayar programcılarını yakından izleyip inceledikten sonra yazdığı “Coders – The Making of a New Tribe and the Remaking of the New World” (Kodlayanlar – Yeni bir Kabilenin Oluşumu ve Yeni bir Dünyanın Yapımı).
Yazar, bir antropolog (insan bilimci) gözüyle Silikon Vadisi’ndeki programcı bireyleri inceliyor. İçlerinde, “brogramcılar” (“cool” takılan becerikli ama küstah – hatta bazen tiksindirici – programcılar için kullanılan aşağılayıcı bir kelime), hackerlar, darmaduman ve içe kapanıklar gibi farklı kişilikler olduğunu görüyor.
Thompson, çeşitli nedenlerle Silikon Vadisi’nin ürettiklerinden genellikle hoşnut değil. Arka plandaki amacı, orada neyin yanlış olduğunu anlamak. Üretilen programlar sihirli değnek değil, onları kodlayan bireylerin eseri. İşte o insanları derinlemesine anlamak, yarattıkları algoritmaların, programların ne tür zihinlerin çıktıları olduğunu anlamamızı da sağlar. Bu önemli, çünkü bir program, onu geliştiren(ler)in kişilik özelliklerinden, önyargılarından etkilenmemiş olamaz. Bu etki ile yaratılmış program, ölçeklenip piyasaya çıkınca, milyonlarca insanı ve dünyayı etkiliyor, hatta değiştiriyor. Programı yazan birkaç kişinin farkında bile olmadıkları kör noktaları, önyargıları, milyonlarca insana da yansıyabiliyor. Ayrıca, programcıların zihinlerinin yarı mekanik çalıştığını, duygu ve empati boyutlarının yetersiz olduğunu gözlemliyor yazar. Bunun, yarattıkları kodlara, dolayısıyla kullanıcılara yansıyabileceğinden de endişe ediyor.
Kimileri, Thompson’un Silikon Vadisi ile ilgili hoşnutsuzluğunu aşırı hatta gereksiz bulabilir. Ayrıca, Silikon Vadisi’nde üretilen programların ve ürünler, Türk okuyucusunun, programcısının, hatta akademisyenin uğraştığı veya ilgilendiği konuların uzağında olabilir. Fakat, yayımlandıktan hemen sonra Amazon’un Bilgisayar Programlama kategorisinde 1 numaralı çok satan olan bu kitabın Türk okuru için – önemli bir genel kültür edinme ötesinde – birkaç nedenle yararlı ve ilginç olabileceğini düşünüyorum. Kodlama ile uğraşanlar, kitaptaki kişilikler, çalışma ve yaşam tarzları ile kıyaslayarak, kendilerini, dolayısıyla yetenek ve eksiklerini daha iyi görebilirler. Bir ekip kurulurken, veya birisi işe alınırken, hangi kişilik özelliklerine dikkat edilmesi gerektiğini belirlerken yardımcı olabilir. En önemli gördüğüm yarar ise, yazılımcılarımızın ve bilgisayar akademisyenlerimizin küresel boyutta iddialı algoritmalar ve programlar geliştirmelerini motive edebilir.