Şipşak fotoğrafta doğru tercih
İşten güçten zaman bulup fotoğraf çekmeye zaman ayırmak zor geliyorsa bunun en büyük nedeni hala 20 yıllık analog makinenizin film ve banyo işkencesi olabilir. Ya da sayısal makinelerin ilk örneklerinden birine sahip olabilirsiniz. Henüz yaz da bitmediğine göre iyi bir makine satın almak için doğru zamandasınız.
Öncelikle sayısal kompakt makineler ile D-SLR’lar arasındaki farkın eskisi kadar büyük olmadığını söylemek gerekiyor. Sadece gün ışığında kabul edilebilir fotoğraflar çekebilen ve sayısal yakınlaştırmanın bile nimetten sayıldığı zamanların aksine artık çok iyi lenslere sahip, kaliteli çekim yapabilen modelleri bulmak mümkün.
Önce kompakt sınıftan bahsedelim. Şu anda piyasadaki modellerin tümü en az 3x optik yakınlaştırmaya sahip. Bazı modellerde ise 5x ve 8x gibi yakınlaştırma oranları bulunurken sınıf olarak D-SLR’lere yaklaşanlarda 24x gibi optik yakınlaştırma oranları görmek mümkün oluyor. Tabii gelişen şey sadece lens teknolojisi değil. Aynı zamanda görüntü algılayıcı sensörler de gelişme gösteriyor. Şu anda kompakt ürünlerin bir kısmında CCD bir kısmında ise CMOS sensör kullanılıyor. Çözünürlükler ise poster baskısına uygun rakamlarda. 10-12 megapiksel civarında kompakt makine oldukça fazla var ama kompakt makinede dikkat etmeniz gereken şey kesinlikle bu değil. Karşılaştırma yaparken lens, ışık hassasiyeti (ASA/ISO) aralığı ve netleme hızına dikkat etmeniz çözünürlüğünden çok daha önemlidir. Bunun yanında hangi bellek kartını kullandığını ve hangi tip pille çalıştığını da mutlaka öğrenin. Çünkü çoğunluğun aksine bazı makineler (mesela Sony) MS (Memory Stick) ailesi ürünlerini kullanıyor. Bazıları Lityum-iyon yerine kalem pillere yer veriyor.
İşi bir üst noktaya
taşıyın: D-SLR
Kompakt makineler ile D-SLR’ler arasındaki uçurumun kapandığını söylemiştik. Bunun tek sebebi kompakt makinelerin zenginleşmesi değil. Aynı zamanda D-SLR’ler de kolay kullanım özellikleri ve çeşitli modlar ile daha geniş bir kullanıcı kitlesine hitap ediyor.
D-SLR pazarında başından beri CMOS algılayıcı kullanan ve bu algılayıcıları geliştiren Canon’un ardından birçok marka CCD’yi bırakarak CMOS’a geçiş yaptı. Yeni nesil algılayıcılar ürünlere karanlık ortamlarda çok daha iyi görüntüler elde edebilme, daha iyi ışık hassasiyeti gibi özelliklerin yanı sıra yüksek çözünürlükte (çoğunda Full HD) video kaydetme özelliği de kazandırdı. Yani D-SLR bir makine satın aldığınızda aynı zamanda Full HD bir sayısal kamera da satın almış oluyorsunuz. Üstelik artık bazı sinema filmleri bile başından sonuna bu kameralarla kaydediliyor.
Uzun süredir bu işle uğraşıyorsanız zaten D-SLR bir makine ile ilgili hemen her şeyi biliyorsunuz demektir. Kompakt makineden D-SLR’ye geçecek olanlar içinse ilk söylenecek şeyler; kolay kullanılabilen ve esnek lens seçeneğiyle gelen modelleri tercih etmeleri. Zaten birçok makinede ‘antrenman’ havasında alıştırma turu modlar bulunuyor. Yani makineyle ilgili pek bir şey bilmiyor dahi olsanız bu ayarları kullanarak her şeyi makineye bırakıyorsunuz.
18-70 mm aralığındaki lensler yeterli bir esneklik sunsa da başlangıç seviyesindeki modeller için 18-55 mm civarını tercih ederek makineyi daha uygun bir fiyatla alabilirsiniz. Ön izleme ekranının çevresindeki tuşlar ise menüde gezinmek ve çekim sırasında istediğiniz ayara hemen ulaşabilmek için çok önemli. Ekranın kalitesi kadar yeterince ışıklandırılmış olması da güneş altında yapacağınız çekimlerde işinizi kolaylaştıracak.