Şirket yönetmek zor, ülke yönetimini düşünemiyorum
Ekonomi için algı ve beklenti bilimi denilebilir belki ama pratikte hiç de öyle değil. Covid-19 salgını ile ortaya çıkan ekonomik sorular ve sorunlar bunun en güzel ispatı. Algı, beklenti ve şans diyebilir miyiz? Şans ile ekonomi yanana yakışmıyor, o zaman kontrol dışı gelişmeler diyelim.
Hepimizin hayatına devam edebilmesi için bir gelire, bu gelirle alabileceği yemek, barınma, eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçların arzına ihtiyacı var. Sağlık denilince sadece fiziki sağlıktan da bahsetmiyorum, insanların morale, dinginliğe ya da neşeye ihtiyacı var. Eskilerin dediği gibi sağlam kafa sağlam vücutta bulunurun yanı sıra sağlam vücut da anca sağlam kafada oluyor.
Bu ihtiyaçların sağlanabilmesi için birilerinin üretmesi lazım. Fırıncının ekmek üretmesi, ekmek için un üreten fabrika, un için de tarlada çalışan çiftçi lazım. Ev alabilmek için para ya da ev sahibinin ikinci bir evi kiralayacak kadar gücü olabilmeli ki barınma ihtiyacını karşılayalım. Sağlıklı doktor olmalı ki bize sağlık versin. Öğretmenler moral ve motivasyonla işlerini yapmalı ki çocuklarımız ve hatta bizler eğitilelim. Özetle temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için bu ihtiyaçları bize sunanların fiziken ve kafaca sağlıklı olmasını gerektiriyor.
Bir de öbür tarafından bakalım, bu insanların bu salgın döneminde sağlıklı olabilmesi için kalabalıklardan uzak olması mümkünse evde kalması gerekiyor. İyi de evde kalınca üretim olmaz, çıkınca da sağlık olmaz, bu durumda yine üretim olmaz.
Devletler gerçek rakamları açıklasa moral kalmaz yani kafa sağlığı olmaz. Doğru rakamları açıklamasa soru işareti yaratır, açıklık olmaz ayrıca insanlar tedbir almamaya başlar.
Bu soru ve sorunların cevabını bulmakta sadece biz değil, tüm Dünya ülkeleri bulmakta zorlanıyor. İngiltere ve ABD son ana kadar ekonomiyi tercih etti. Ekonomi sağlam olursa halk da mutlu olur, para var huzur var dedi ama beklediği gibi olmadı, hastalık yüksek sayıda ölümlere yol açtı. İtalya ve İspanya neden böyle yaptı emin değilim ama baştakiler muhtemelen ekonomik nedenlerle pek görmemezlikten gelip sıkı tedbirler almadılar. Çünkü İspanya ve İtalya, Yunanistan ile Avrupa Birliğinin çürük yumurtalarından. İşsizlik sorunu yakın zamana kadar en büyük dertleriydi. Tam toparlanırken bu hastalığın onları tekrar geri itmesini istememiş olabilirler. Bizdeki durum hepsinden biraz farklı gibi, uluslararası ilişkilerimiz gibi ortadan gitmeye çalışıyoruz. Ekonomik riski alabilecek gücümüz yok, dolar şimdiden 7 TL’ye tırmandı, dış borçlar kapımızda. Diğer yandan insanlarımız bizim için değerli, sokağa çıkma yasağı olmalı ama çok da olmamalı gibi bir tutum içindeyiz. Rakamları doğru açıklıyoruz ya da değil ama insanlarımızın kafa sağlığı da önemli. Ben empati yapıyorum çoğu zaman, ne yapılması gerektiğine karar veremiyorum. İçinden çıkmak kolay değil. Ülke yönetmek zor iş.
Bu konuyu neden buraya taşıdım?
BThaber bir bilişim teknolojileri ve ekonomisi yayını. Ekonomi konuşmak zorundayız dilimiz döndüğünce bilgimiz yettiğince. Üstelik bu gelişmelerden en çok etkilenecek sektörün bilişim teknolojileri olduğunu bildiğimize göre bolca konuşmalıyız diye düşünüyorum. Bu paralelde dijital etkinlikler düzenliyoruz, konunun uzmanlarından ekonomi bilgileri almaya çalışıyoruz, sitemizde ekonomi yazarlarına ve bilirkişilerine yer veriyoruz.
Peki bize düşen ne?
Cepte sunacak hap bir fikrim yok. Fakat öncelikle moralimizi yüksek tutmalıyız. Ekonomik tedbirleri alıp, işimizi en iyi şekilde yapmaya devam etmeliyiz. Unutmayalım ki, bu tür salgınların üstesinden gelinebilecekse bunun en önemli kahramanı “bilişim” olacaktır. Bizlere düşen görev büyük.
Bu vesile ile buradan iletişim teknolojilerinde yer alan şirketlerimize, özellikle de dijital operatörlerimize seslenelim. Türk Telekom, Turkcell, Vodafone, hız artırımı yapıyorsunuz ama sizce interneti ucuzlatma hatta bir süre ücretsiz sunma zamanı değil mi? Yıllardır kullanıcılardan milyon dolarlar kazandınız, bir kısmını bu dönemde harcamanız size olan bağımızı ve sevgimizi arttıracak ve en azından sektörümüz tarafından unutulmayacaktır.
Son olarak kamuya ne düşüyor? Evet, bu sağlık sorunu ile yoğunsunuz, Allah kolaylık versin, ama bizi yani bilişimi unutmayın. 2 aydır, bilişim ile ilgili bakanlıklara, bakanlara, yardımcılarına, üst düzey yöneticilerine çağrı yapıyorum; gelin konuşun, sektörümüz sizden mesaj bekliyor, moral bekliyor, motivasyon bekliyor diye ama cevap alamıyorum. Lütfen gelin bilişim sektörü için düşündüklerinizi, projelerinizi, çözümlerinizi anlatın, unutmayın sizin yolunuz her sorununuzun çözümünde bilişimden geçecek. Bizden kurtuluş yok.
Yazdım…