Şirketler dijitalleşmenin farkına varıyor
Devlet kurumları, kurumlar ve organizasyonlar yığınlar dolusu evrakları merkezi olarak taramaktansa evrakları kaynağında taramayı ve elektronik olarak ayrıştırmaya başladılar. Bu sayede süreçler daha hızlı ilerlemeye başlarken, izlenebilirlik üzerinde de olumlu etkileri oldu.
Eskiden alışageldiğimiz süreç yönetimi ve kurumsal içerik yönetimi araçları entegre edilebilir iki ayrı çözüm olmaktan çıkıp iç içe geçmiş tek bir platform haline geldi. Klasik içerik yönetimi anlayışındaki belgenin taranarak arşivlenmesi ve sonra istenildiğinde görüntülenmesi kurgusundan çıktığını gözlemliyoruz. Bunun yerine süreç ve belge her an her yerde birbirinin tamamlayıcısı olarak bir arada artık değerlendiriliyor.
Türkiye’ye baktığımızda dijitalleşme anlamında birçok öğenin alınıp kullanılma konusunda çok hızlı davranıldığını görüyoruz. Özellikle büyük kurumlar uzun zamandır müşterilerden aldığı belge ve bilgileri arşivlemekte bu arşivin yönetimi için emek sarf ediyor. Birçok orta ve büyük ölçekteki firmalar bu anlamda müşteri belgelerine daha hızlı erişebilmek için dijitalleşmenin önemini görmüş ve bu doğrultuda aksiyonlar alıyor.
Klasik ECM olarak nitelendirebileceğimiz, belgelerin özellikle merkezi operasyonlarla taranması ve arşivlenmesi, istenildiğinde de görüntülenmesi gerçekleştirilirken, özellikle büyük şirketler ve kurumlar bunu bir adım daha ileriye götürüp, süreçleri ile entegre etti. Fakat bu entegrasyon içerik ve süreç sistemlerinin bir entegrasyonu gibi görülüp iç içe geçmiş tek bir sistem kurgusu yerine sürecin ekinde dolaştırılan bir belge olarak yer aldı.
E-devlet uygulamaları kurumlar ve vatandaşları yakınlaştırdı
E-Devlet uygulamaları sayesinde insanların teknolojiye daha etkin bir şekilde dokunabilmesi ve büyük kesimlere yayılmasını sağladı. Bu sayede kurumlar ve şirketlerde bir anlamda teknolojiyi kullanma konusunda kitlelerin eğitilmiş olması veya yatkınlığının artırılması ile kendi iş süreçlerinde insanların daha etkileşimde bulunmasını sağladı. Böylelikle eskiden şirketler uygulamalarını tasarlarken kullanan kişilerin teknoloji kullanım seviyesini minimum ve hatta eğitilmesi gereken kişi olarak görüyorlardı.
Geldiğimiz son noktada ise artık çok küçük yaşlardan itibaren teknolojiyi ve mobil hayatı çok iyi bilen yeni jenerasyonlar ile artık çok daha sade ve daha hızlı bir şekilde uygulamalar tasarlanabiliyor. Çalışanların bu anlamdaki yatkınlığının artması ile “self servis” olarak nitelendireceğimiz kişilerin ihtiyaçlarını kendilerinin öncelikle çözmesi ve bu anlamda destekleyici uygulamalar oluşmaya başladı.
IBM Kurumsal İçerik Yönetimi Teknik Satış Uzmanı Muhammet Ali Hançer