Şirketler Nasıl İNSAN ODAKLI Olur?
Önceki yazımı “İnsan odaklı olmak şirketin her bir çalışanına sinir ağları ile indirgenmesi gereken önemli bir kültürdür. Bu kültür şirketi başarıdan başarıya götürecek en önemli araçtır. Dijital dönüşümü yapabilmek için de mükemmel müşteri deneyimi yaşatabilmeniz için de bu kültüre sahip olmaktan başkaca çare yoktur” notu ile bitirmiştim. Üzerine düşünmeden edemedim, söylemek çok kolaydı. Peki;
İnsan odaklı olmak ne demekti?
Bir şirket insan odaklı mı değil mi nasıl anlayacaktık?
İnsan odaklılığın ölçü birimi neydi?
İnsan odaklılık dönüşümü nasıl gerçekleşecekti?
İnsan odaklı şirket kültürünü yaratmak kimin göreviydi?
Tüm bu sorulara yanıt bulmak mümkün mü emin değilim, ama, üzerine düşünmek bile, farkındalık yaratacaktır. Farkında olduğumuzda da düşünmek ve analiz etmek için adım atabiliriz.
Bir şirkette insan odaklı kültürü yaratmak ve korumak, her ne kadar insan kaynakları departmanının görevi gibi algılansa da onlar oyun kuruculardır. Her bir çalışanın kültürü kurma, yaratma, dönüştürme ve koruma konularında üstlenmesi gereken sorumlulukları mevcuttur. Şirketlerde ortak kültürün, değerlerin, politikaların ve stratejilerin yaşatılması üst yönetimin kararlılığı ile mümkün olabilir. Üst yönetimin sahiplenmediği bir konunun şirketin geneline yansıdığını hiç gözlemlemedim, fakat değişim isteniyor ise çalışanlardan tetiklenen, politikaya dönüşen ve üst yönetime sahiplendirilen çok kültür değişimi gördüm.
Öncelikle mevcut durumu analiz etmekte fayda var; İnsan Odaklı kültürün sahibi olmanın kuralları nedir? Bunu nasıl anlayacağız? Tabii ki her yerde yazan mottolardan değil. Birçok alanı inceleyerek buna karar vermek mümkün;
- Çalışma koşullarınız iş kanunları ile belirlenmiş sınırlara uygundur,
- Yaptığınız işin karşılığında kazancınız dengelidir,
- Üstün performansınız ödüllendirilir,
- Başarılarınız takdir edilir,
- Genel bir sakinlik hakimdir, hararetli tartışmaları görmeniz yok denecek kadar azdır,
- İnsanlar güler yüzlü ve birbirine saygılıdır,
- Amaç hep şirketin ortak çıkarlarını korumak ve birlikte kazanmaktır,
- Kazanan her zaman Biz Takımı olur,
- İnsanlar alınan kararların bir parçasıdır, fikirlerine değer verilir,
- “Nasılsın?” “Senin için ne yapabilirim?” sorusu hakimdir,
- Beraber sorunu çözme ve yardımlaşma kültürü hakimdir,
- Kimsenin birbirini suçladığını göremezsiniz, Kaybeden de Biz Takımı’dır,
- Sorunlar açık, net, şeffaf şekilde ele alınır, asla kişiselleştirilmez,
- Sorun çözülürken de sonrasında da saygılı ve seviyeli hareket edilir,
- Özgürce dilek ve isteklerinizi dile getirebilirsiniz,
- Gelecek ile ilgili hayaller kurabilirsiniz, kariyer gelişiminiz için fırsatlar ve gelişim politikaları vardır,
- Başarılı insanların ödüllendirildiği, başarısızların elendiği bir sistemdir,
- Kişisel ilişkilerin asla önemli olmadığının farkındasınızdır,
- Adaletle ilgili kafanızdan en ufak bir şüphe bile duymasınız,
- Yöneticiye ulaşmak her zaman çok kolaydır ve güleryüzle ile karşılanırsınız,
- Anlattıklarınız can kulağı ile dinlenir ve önemsenir,
- Sizin motive olmanız ve mutlu olmanız için çaba harcayan insanlarla doludur,
- İş yaparken birlikte çok eğlenirsiniz,
Bütün bunların yanında en önemlisi GERÇEKTEN BİR PARÇASI OLDUĞUNUZU hissedersiniz.
Muhtemelen okuduğunuzda dikensiz bir gül bahçesi hayal ettiniz, ama size bunu vadeden dünya üzerinde herhangi bir şirket olmadığından eminim. Her şey yolunda giderken gülümsemek, saygılı olmak, fikirlere değer vermek ve sorunlara birlikte çözüm bulabilmek kolay. Önemli olan birşeyler ters gittiğinde insanlar nasıl bir davranış modeli ile hareket ediyorlar. Yukarıdaki bütün maddeler olumSUZluk durumlarında gerçekleri ortaya sermektedir.
Daha dün yan yana iş yaptığınız takım arkadaşınız bile olumsuzlukta şirketin kültürü ile davranacaktır, kültürün dışında davrandığında sistemin dışında kalacaktır. Şirketin kültürü baştan aşağıya İnsan Odaklı ise; olumsuzluk durumları en büyük öğrenme ve gelişim fırsatı olarak size yeni kapılar açacaktır.
Şirkete girdiğiniz an itibari ile koridorlara, insanlara, sizinle yapılan sohbetlere bakın… İpuçlarını görürsünüz ve o zaman anlarsınız.
Ölçü birimi mi nedir; anketler ve ödüller sadece bir rakamdır. Sayısal veri iş dünyasının olmazsa olmazıdır, nettir, ama tek gösterge değildir. Siz başarıya bakın, Biz Takımı neler başarmış onu görün ve görünür kılın…
Sonuç olarak;
İnsan odaklı olmak sadece bir motto olamaz, asla ve sadece bir anket sonucunda da ibaret değildir. Her yerde; insanda, çalışma şeklinde, çalışma alında, konuşma şeklinde, yüzdeki gülümsemede aranması gereken ve kendini belli eden bir uzuvdur.
İnsan Odaklılık sadece şirketin sınırları içinde de kalmaz, dışarıdan o kadar belli olur ki herkes o şirkette olmak ister. Müşterileriniz ve iş ortaklarınız da sizi farkında olmadan bu değerlendirme ile seçer, çünkü bilir ki sizinle çalışırsa mutlu olacak ve başarıyı birlikte elde edeceksinizdir.
İnsan odaklı şirketler hem çalışanlar hem de müşterileri ve iş ortakları tarafından vazgeçilmez kılınmıştır.
Kendi öğrenmem;
İnsan odaklı olmaktan o kadar bahsediyoruz ve şirketler o kadar çok göz önünde tutuyor ki, bu ihtiyacın beni gerçekten rahatsız ettiğini farkettim.
İnsan odaklı olmayı, temelde öğrenilebilir ve edinilebilir bir kültür gibi değerlendiriyorum. Bu yazımda da önceki yazımda da sinir uçlarına kadar yerleşmesi gereken bir kültür olarak tanımladım. Fakat farketim ki; insan odaklı olmayan bir insanın varlığını zihnim tamamiyle red ediyor. Hem kendime hem de size iki soru bırakıyorum, düşünmemiz kolaylaşsın:
Nasıl bir insan, insan odaklı olmadan yaşayabilir?
Hayatında insan odaklı olup, iş yerinde bu odaktan uzaklaşan insanların gerçeği ne? Dışarı da mı -mış gibi yapıyorsunuz, yoksa iş yerinde mi?
Keyifle okumanız ve İNSAN ODAKLI yaşamı farketmeniz dileğiyle, görüşmek üzere…