Şirketler ‘sosyal reklamcılığa’ yöneliyor
Şirketler sosyal medyayı artık daha fazla kullanıyor. Sosyal medyada özel kampanyalarla daha geniş hedef kitlelere ulaşarak satışlardan önce marka bilinirliklerini artırmayı hedefliyor. Yeni projelerini sosyal medya üzerinden de tanıtmanın yanı sıra internete özel kampanyaları düzenleyen şirketler en çok ‘tıklayan’ ya da kampanyasını ‘paylaşan’ müşterilerini ödüllendiriyor. Bunun yanı sıra yeni proje ve kampanyalarının isimlerini sosyal kullanıcılarla birlikte belirleyerek sürece dahil eden şirketler, pazarlamayı etkileşimli hale getiriyorlar. Marka bilinirliğini artırmak için yapılan bu faaliyetlerle sadece pazarlama yapmıyor aynı zamanda ya da sosyal medya takipçilerini marka elçisi olarak da konumlandırıyor.
Sosyal mecralarda birden fazla hesap açan şirketler, bu sayede müşterilerinden gelen her türlü soruyu anında cevaplayarak, müşterilerin gözündeki güvenlerini tazeleme fırsatı yakalayabiliyorlar. Bunun yanı sıra başlattıkları her kampanya ve projeye yeni hesaplar açan şirketler bu sayede kullanıcıları çok daha iyi bir şekilde bilgilendirebiliyorlar.
Bir örnekle devam edersek, Facebook, Twitter gibi sitelerde pizzalarıyla ilgili yazılan yüzlerce olumsuz yorumu ciddiye alan Domino’s Pizza yöneticileri, tüm bu yorum ve eleştirilerden yola çıkarak pizzalarını müşterilerinin isteklerini göz önünde bulundurarak yapmaya başladı. Olumsuz süreci oldukça başarılı bir şekilde idare eden yöneticiler, olumsuz yorumda bulunan ve “pizzam keşke şöyle olsaydı” diyen bir müşterisine tam onun istediği gibi pizzayı evine ulaştırarak, müşteri güvenini yeniden kazanmayı başardı.
Yeni moda: ‘Sosyal reklamcılık’
İşin bir diğer boyutuna gelecek olursak, şirketlerin reklam stratejilerinde değişikliğe giderek sosyal mecraları daha fazla kullanmaya gittiğini görüyoruz. Televizyon ya da gazeteye verilecek reklama oranla daha kalıcı olan “sosyal medya reklamcılığı”, özellikle şirketlerin kendi hesapları üzerinden yaptığı ücretsiz duyurularla çok daha cazip hale geldi. Birçok şirket eski model medya reklamcılığı bütçelerinde kısıtlamaya giderek, sosyal medya üzerinde yoğunlaşmaya başladı.
Bu noktada Diesel şirketinin, İspanya’daki mağazasında hayata geçirdiği “Üzerimde nasıl durmuş?” uygulamasından bahsetmekte fayda var. Uygulamaya göre, müşteriler üzerlerinde denedikleri kıyafeti, kabin alanında bulunan kamera yardımıyla fotoğraflayıp, Facebook üzerinde paylaşarak, arkadaşlarından fikirler alabiliyorlar. Bu şekilde, alışveriş yaparken hem müşteriler, hem de marka kazanmış oluyor. Yani farkında olmadan markanın reklamı yapılmış oluyor.
Reklam alanındaki değişime değinen Coca-Cola’nın CEO’su Muhtar Kent, Retail News’e sosyal pazarlama konusunda değerlendirmelerde bulundu. Kent, sosyal medya ve mobil teknolojilerle birlikte değişen tüketici davranışları karşısında şirketlerin nasıl tavır almaları gerektiğiyle ilgili olarak şunları söyledi:
“Dünyanın hiçbir zaman diliminde 2 milyar kişi birbiri ile iletişim kurmadı. Her gün birbiri ile sosyalleşmedi ve ticaret yapmadı. Çok yakın zamanda 2 milyar kişi 4 milyara çıkacak. İletişim, ticaret, sosyalleşme alanında çok büyük bir potansiyel var. İş dünyasının buna göre konumlanması gerekiyor. Artık insanlar, kendilerine klasik reklamlar aracılığıyla bir şey söylenmesini istemiyor. Diyalog kurmak gerekiyor. İki yönlü iletişim olmalı. Tüketici artık bunu istiyor. Biz perakendeciler olarak bunu öğrendik. Bu değişimin önünde gitmeniz gerekiyor. Tüm tartışmalar bunun üzerinden ilerliyor. Değişimi takip etmek yerine değişimin önünde nasıl yer alırız? Sosyal bağlantılar ve sosyal medya alanında değişimin önünde yer alırsanız, oyunu siz yönetirsiniz.”
Başarılı sosyal reklamın anahtarları: Uygun konu, uygun platform
Şirketler reklam stratejilerini ve kampanyalarını belirlerken, seçecekleri platforma dikkat etmeleri gerekiyor. Hedeflerine uygun platformları seçen şirketler, bu sayede ulaşmak istedikleri kesime daha rahat ulaşabilecekleri gibi, pazardaki manevra kabiliyetlerini de oldukça artırma fırsatı yakalayabiliyorlar. Özellikle tüketicilerle buluşmayı, onlarla bağ kurmayı hedefleyen birçok marka Facebook’un sunduğu fırsatlardan yararlanıyor. Facebook, tıpkı markanın internet sitesi gibi, kurumsal kimliğin vazgeçilmez bir parçası haline gelirken, bu sayede şirketler hedef kitlelerine çok rahat ulaşabiliyorlar. Gerek uygulamalar ve oyunlar gerekse reklam modeliyle Facebook, sektörden bağımsız olarak, markanın ürün ya da hizmet deneyimini sayısal platformda da tüketiciye sunabiliyor. Facebook, şirketlerin reklam stratejileri açısından büyük önem taşısa da, diğer sosyal mecraların da görmezden gelinmemesi gerekiyor. Her ne kadar yeni bir oyuncu olsa da, Pinterest içerik paylaşımı hizmetiyle, özellikle perakende sektöründen ve hazır giyim şirketlerinden yoğun ilgi görüyor. Bu sektörlerdeki markalar, görselliğin ön planda olduğu Pinterest’i bir tür sanal vitrin gibi konumlandırabiliyorlar. Bu anlamda, görselliğin ön planda bulunduğu markalar için Pinterest etkili bir platform diyebiliriz. Facebook’tan sonra Türkiye’de en çok kullanıcı sayısına sahip sosyal ağlar arasında yer alan Twitter, doğru kullanıldığında özellikle müşteri hizmetleri alanında çok iyi sonuçlar elde edilmesini sağlıyor. Müşteri ilişkilerinde hız faktörüne önem veren markalar için Twitter’da bulunmak önemli. Özellikle son dönemde reklam konusunda yaptığı atılımlarla adından söz ettiren Twitter’ın, şirketler tarafından yabana atılmayacak kadar değerli bir reklam aracı olduğunu söyleyebiliriz.