Spor ve teknoloji müzede buluşuyor
Beşiktaş JK Müzesi ile sunulan teknolojiler, taraftar olsun olmasın, tüm ziyaretçilere keyifli bir yolculuk vaat ediyor.
Beşiktaş JK ile ilgili, bu sefer müze odaklı bir haber yapmak istedik. Beşiktaş Müzesi Müdürü Canan Cürgen rehberliğinde müzeyi gezerken, müzecilik ve teknolojinin buluşmasına dair önemli bilgiler de edinme fırsatı bulduk. “Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman’ın vizyonu ile bu müze bu yapıya kavuştu. Aynı zamanda Beşiktaş Kulübü Pazarlama ve Sponsorluklardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Umut Kutlu’nun vizyonuyla bu müze bu çağdaş kimliğe büründü. 47 yılını bu kulübe vermiş, bugün müzenin tarih danışmanı olarak görev yapan Zülal Gök'ün kişisel birikiminin ve emeğinin de büyük katkısı var. Müzenin görsel ve teknolojik tasarımını tasarımcımız Burçak Madran ve ekibinin emeklerine borçluyuz. “Müzeyi zihninde canlandıran ve uygulamasını gerçekleştiren odur” bilgisini veren Canan Cürgen, sorularımızı yanıtladı:
Müzede teknoloji nasıl bir yere sahip?
Bu müze 2001 yılından beri var, ama İnönü Stadı’nın Vodafone Park ekseninde dönüşüm sürecinde belirleyici olan ve ‘akıllı stad’ olarak hayat bulan yapı, BT’nin de daha etkin ve kolay paylaşılabilir olması noktasından yola çıktı. Stadın akıllı stad olması, müzenin değişiminde de belirleyici unsur oldu. Klasik müzecilik anlayışından çıkarak, müzeyi ziyaretçinin iletişime geçtiği, kendini ifade eden şeyleri bulduğu, bunlara kendi düşünce ve duygularını da kattığı bir kültür ve hafıza mekanı olmasına öncelik verdik. Çağdaş müzecilik kriterlerini de göz önüne alıp bunun içine etkileşimli başlıkları nasıl koyacağımızı düşünürken, dijital uygulamalara yer vermeyi planladık. Temelde planlama süreci, stadın inşa süreci ile paralel ilerledi ve çok yönlü bir ortak akıl üretimi var. BJK, 114 yıllık tarihi bir geçmişi, Türkiye tarihi ile paralel bir okuma yapabileceğiniz birikimi ile öne çıkıyor. Bu söylediklerimin hepsini müzede görselleştirmeye özen gösterdik. Yani müzemiz, kupa vitrini olmanın çok ötesinde bir yer. Sonuçta değişen müzecilik anlayışında öne çıkan başlık ‘nesne üzerinden bilgiyi ziyaretçiye iletmek’. Amacımız tüm nesnelerden bu bilgiyi çıkartmak ve bir hikaye yaratmaktı. Hatta taraftar adına 'anlatılan senin hikayendir' de diyebiliriz. Ama sadece taraftara da seslenmiyoruz. Tüm spor meraklılarını hedefliyoruz. Fair play değerlerine sahip çıkan, kendi değerlerinden güç alan bir takımız. Dolayısıyla müzede de hiçbir çatışmacı ya da kötücül ifadeye rastlayamazsınız diğer kulüpler ve takımlarla ilgili. Sahada rekabet var, ama içerde hepimiz dostuz, çünkü spordan besleniyoruz. Dijital dünyanın hayatımızda giderek daha fazla yer aldığı hepimizin malumu. Yeni medya bu nedenle müzelerde kendini gösteriyor ve biz de bunlardan yararlanmaya öncelik verdik. Dijital dünyada doğan gençlere aktarımında kolaylık ve çekim merkezi olmak hepimizin hemfikir olduğu bir konu oldu. Statik, yani vitrin sergilememiz var ama bunun yanı sıra ziyaretçinin etkileşime girebildiği farklı dijital uygulama alanları var.
Neler bunlar?
Müze gezme alışkanlığımız nesneye bakıp geçmek ve ondan anlık alınan izlenim, bunun müze gezisi sonunda oluşturduğu toplam duygu. Ama bugünün gençleri ve çocukları için hareket önemli, çünkü buradan besleniyorlar. Gelişen neslin alışkanlıklarını doğru yönlendirmek adına müzede mekanik yapıya çok önem verdik. Onların dijital dünya ile bağlarının ne kadar sıcak olduğunu biliyoruz, ama çocuklar için kas ve motor gelişimi de önemli. Bu yönüyle çocuk dostu bir müzeyiz. Tüm müze bir öğrenme alanı olarak tasarlandı. Tüm vitrinler onların boyu göz önüne alınarak yapıldı. Güzergah boyunca dokunup öğrenerek anlayabilecekleri yapılar var. Dijital oyunlardan keyif almaları ışığında her yaş grubuna sunduğumuz artırılmış gerçeklik oyunlarımız var. Her yaş grubundan ziyaretçimiz bir Oculus gözlükle stadın içinde bir roller coaster’a binip dolaşıyor. Stadımızın özel bir mimarisi var ve bunu görmek isteyenler için Şeref Turu adı altında artırılmış gerçeklik odaklı stad turlarımız var. Bunun dışında, örneğin ziyaretçilerin bir menüde futbolcularımızı görerek seçip ekrana çağırdıkları ve birlikte top sektirerek foto çektirebilecekleri bir ‘photobooth’ alanımız var. Sistem bu fotoğrafı e-posta ile ziyaretçiye gönderiyor. İnönü Stadı’ndan bugüne mimari ve kültürel dönüşüm söz konusu. Bu dönüşümü bir tarih dizgesi takip ederek haritalama ile ziyaretçiye aktardığımız uygulamamız var. Ses ve ışık efektleri ile stad maketleri üzerine bu görüntüyü düşürerek, 15 dakikalık görsel şov sunuyoruz ziyaretçiye. Ayrıca içerde iki uygulama alanımız var.
Uygulama alanları neleri kapsıyor?
Biri karaoke odası. Beşiktaş’ın 15 lisanslı marşını ister tek başınıza isterseniz arkadaşlarınızla beraber menüden seçip söyleyebileceğiniz bir alan yarattık. Tam bir stad coşkusu yaşanıyor burada. Benzer bir coşku, ona komşu bir oda olan desibel odasında yaşanıyor. Bizim 4 tane desibel rekorumuz var. Bunlardan bir tanesi 2007’de oynanan Liverpool maçında 132 desibellik rekor olarak kayıtlara geçti. Biz bu rekorun içerde simülasyonunu yaptık, siz stadyumdaymışsınız, sanki o an orada o rekoru kırıyormuşsunuz gibi bir deneyim yaşatıyoruz ama tabi ki ses 132 desibel değil ve 90 desibelde bıraktık. Aynı zamanda size rekorun hangi düzeyde, hangi ortamda çıkan farklı seslerin neresinde kaldığını bir grafik panosu ile gösteriyoruz.
Yine taraftarımız olsun olmasın, 3-7 yaş grubundaki çocukların spor sevgisini, kulüp aidiyetlerini oluşturmak ve artırmak adına kurguladığımız bir oyun var. Üç tane dijital kioskumuz ve bu kiosklarda yumurtanın içinde birer yavru kartal var. Bu yavru kartallarla çocuklar 4 hafta süresince bir etkileşim yaşıyor bir RFID bir bileklikle. Müzeye gelip, bunu bir kez satın alarak kartal yavrusunu kioskta taraftarlık sevgisiyle, fair play değerleri ile besliyorlar. Bunlar menüde küçük görseller olarak mevcut. Bunlar içinden seçip yumurtanın üstüne getiriyorlar ve yumurta zamanla büyüyor. Kiosk tarafındaki projeksiyon ekranında da kartal yavrusunu uçurup veda ediyorlar. Öğrenci ve grup girişlerinde de indirim yapıyoruz. 6 yaşa kadar çocuklar, Basın Kartı, Müzecilik Meslek Kuruluşu Derneği kartı, Uluslararası Müzeler Derneği kartına sahip olanlar ile şehit yakınları, gaziler ve yakınları, engelliler içinse giriş ücretsiz. Engelli dostu bir müzeyiz. Tüm geçişler ve vitrinler tekerlekli sandalye göz önüne alınarak tasarlandı. Görme engelliler için müze içinde yönlendirmeler ve yüzey uygulamalarımız var. 3D modelleme ile birçok önemli objenin gerçek ebatta replikasını yaptık. Bu uygulamalarla çeşitli engelli eğitim grupları ile yaptığımız çalışmalarda onların bizi ziyaret ederek uygulamanın doğruluğu konusunda bize bilgi vermelerini istedik. Çok güzel ve değerli geri dönüşler aldık bu beta testing çalışmamızdan. Müzenin yaşayan bir yapı olması adına bu tarz çalışmalar bizim için önemli.
Geri dönüşler nasıl?
Her yaş grubu için bu müze ilk ve tek. Dolayısıyla taraftar olsun olmasın, ziyaretçimiz buradaki uygulamayı ve sergilemeyi deneyimleyip farklı fikirlerle bize gelebiliyor. Dilerim yeni örnekler olur. Çünkü spor kültürünün gelişmesi, diğer kulüplerin bu anlamda yapacağı yatırım ve kendi geçmişlerini teknoloji ile sergileme ve görselleştirmelerine bağlı. Tüm spor takımlarını bu yönde destekliyoruz. Çünkü bu tüm kulüpleri güçlü kılacaktır.
Müzede BT odaklı nasıl bir işbirliği hayata geçiyor?
BT şirketleri ile müzemizin dijital uygulamaları ve tanıtım odaklı işbirliğimiz süreklilik sergiliyor. Yeni bir müzeyiz ve bu ilişkileri tesis etmek için kendimizi sahada görmek, geri bildirimleri almak istedik, insanların müzeyi tanıyıp sahiplenmesinin önemine dikkat çekmeye odaklandık. Bilişim sektöründe faaliyet gösteren yayın organları başta olmak üzere birçok şirketi buraya davet ediyor, uygulamaları bizzat onların deneyimlemesini istiyoruz. Böylece sektörün sürekli yorumunu almaya önem veriyoruz.
Vodafone, akıllı stadyumun yapımında ana sponsor olduğu için müzenin teknolojisinde de destek aldık. Örneğin; taraftar alanını hem obje odaklı hem dijital olarak iki bölümde kurguladık. Obje olarak kurguladığımız alanda taraftara ait objelere, İnönü Stadı’nın koltuklarına ve kapısına, bayrak ve flamalara, sloganlara yer verdik. Bunun hemen yanında dijital olarak kurguladığımız taraftar alanında ise Vodafone Türkiye desteği ile sağladığımız tablet ekranlarımız ve bu ekranlarla taraftarların kulüple, maç deneyimleri, şampiyonluklarla ilgili kendi kişisel anılarına yer veriyoruz. Onlarla röportajlar yaparak müzede ortak bir hafıza oluşturduk. Aslında taraftar olsun olmasın, bu müzeyi ziyaret eden kişinin kıyas yapabileceği Türkiye’de başka bir müze yok. Sporu doğru biçimde dijitalle müzede buluşturan, sürekli yeniliklerin katılacağı bir müze konsepti söz konusu. Bu arada bilenler ve görenler Avrupa’da bu konseptteki müzelerle bizi kıyaslıyorlar.
Yurtdışında konsept nasıl? Orada dijitali nasıl kullanıyorlar?
Aslında yurtdışındaki takım müzelerinde esas olan; gelen ziyaretçinin stadyumu gezmesi, sonra kulübün müzeleştirdiği hafızanın ne olduğunu görmesi yönünde. Yurtdışındaki müzelere gidenler bizi oradakilerle kıyaslıyorlar ve bu bizim için onur verici. O müzeler gibi sergileme yapabilmek, ziyaretçi çekebilmek, hizmet verebilmek önceliğimiz. Farklı takımların taraftarları da müzemizi ziyaret ediyor ve başka bir takımın taraftarının takdiri de çok önemli. Bu da müzenin kendini doğru bir noktada konumlandırdığını gösteriyor. Müzenin Beşiktaş semtini de kapsayan bir sergilemesi var. Çağdaş müzecilik anlayışı ile oluşturduğu yenilikçi müzecilik anlayışı, ilişki ve iletişim dili bunu önemli kılıyor. Böylece bir semti de müze kültürüne alıştırıyor, bu davranışı geliştirmeye önem veriyoruz. Bu şehir müzesi konsepti turistlerin de ilgisini çekiyor. Taraftarın kullanmaya alışık olduğu sosyal medya kanallarında aktif olmaya özen gösteriyoruz. Çocuklar için yaz döneminde hayata geçirdiğimiz atölyelerin kayıtlarını Facebook hesabımız üzerinden aldık. Ziyaretçilerle de bu platformlarla etkileşime geçiyoruz. Beşiktaş turlarımız bu şekilde katılımcılarla buluşuyor. Sosyal medyayı aktif ve etkin kullanmak adına müzenin bağlantıda olduğu çeşitli kurum ve kuruluşlarla işbirliklerine önem veriyoruz. Geçen yaklaşık 1 senede müzeyle ilgili bir algı oluştu. Artık müzeyi kendi hikayesi üstünde anlatmanın zamanı geldi. Yani ziyaretçi buraya geldiğinde nelerle karşılaşacağına dair küçük bilgiler ve görsellerle içerdeki hikaye ile ilgili merak uyandırmaya önem vereceğiz.