Sürekli büyüyen veri, analitik ister!
Reel sektörde ve bireysel hayatta varlığını giderek artıran IoT sensörler, sürekliliği olan dev veri üretimini beraberinde getiriyor.
Tüm veriler kurumsal veri merkezlerinde saklanıyor, ama sürekli artan dinamik veri ve saklanması zorunlu durağan veri beraberinde bu büyümenin doğru saklanıp kontrol edilebilmesini gerekli kılıyor. Bu büyük veri dağını doğru yönetebilen şirketler, kullandıkları analiz yapıları ile hem bugünlerini hem de yarınlarını, doğru öngörülerle çizebiliyor. Kurumsal verimlilikten kârlılığa, Ar-Ge ve yeni ürün geliştirmeden tüketici beklentilerini minimum sapma ile tahminlemede analitik çözümler dev bilgi okyanusunda faydanın da anahtarı. En doğru öngörülerle hareket edebilmek bir zorunluluk ve her sektörde her şirket kurumsal devamlılık, çalışan ve müşteri memnuniyetinin devamlılığı başta olmak üzere birçok gerekçe ile bu yolda adımlarını güçlü atıyor. Bu tablo, BTvizyn Djital’in “IoT ile Veri Yönetimi” etkinliğinde uzman isimlerin değerlendirmeleri ile ele alındı. 21 Eylül’de Analythinx ve IQVizyon sponsorluğunda dijital platformda gerçekleştirilen etkinliğin açılış konuşmasını EY Ortadoğu, Güneydoğu Avrupa ve Orta Asya (CESA) Bölgesi Dijital ve Teknoloji Lideri Onur Doğan, “Veri Çağında Dijital Dönüşüm” başlığında yaptı. Doğan’ın da dikkat çektiği gibi pandemi ile birlikte herkesin rakamsal olarak kendi analizlerini yaptığı bir noktaya geldik. Pandemi sonrasında birçok noktanın birleştiği hibrit, melez ekosistemler gündeme geliyor. Pandemi dönemini işverenler kısmında teknoloji desteğinin arttırılması ve dijital dönüşümü tetikleyen bir süreç olarak değerlendirmek mümkün ve Onur Doğan’ın dikkat çektiği gibi, herkes veriyi görme, bu veriyi işleme noktalarında birçok soru işaretleri taşıyor. Doğan, bazı araştırma sonuçlarına da dikkat çekti. Buna göre, çalışanların yüzde 55’i makul derece iş seyahati yapmak isterken, yüzde 20’si sıfır seyahat politikasını tercih ediyor. Yalnızca yüzde 4’lük kısmı oluşturan öğrenciler hibrit bir yaşama ayak uydurup çalışmak istiyor. Tüketicilerin yüzde 63’ünün fiziksel mağazaları daha az ziyaret etme, yüzde 57’sinin de daha az alışveriş yapma eğilimi var. Onur Doğan’a göre, bu da onların ihtiyaçlarını belirleme, deneyimlerini görme açısından farklı problemleri, bu problemler de farklı ihtiyaçları doğuruyor. Onur Doğan, bu çerçevede, IoT, veri ve bu verinin yönetimi kapsamında 3 ana çerçeveye işaret etti. İlk olarak; zaruri hale gelen çok hızlı bir dijital dönüşüm söz konusu.
Bir diğer konu; küresel sıfırlamaya yaklaşılması. Sürdürülebilirlik, ekolojik denge, karbon ayak izi, bunları ölçümlemek, kontroller, sertifikasyonlar gündeme geliyor. “Burada bazı otomasyonlar yapmak çok büyük avantajlar sağlayacak. Bazı firmalar da sürdürülebilirliğe uyum sağlayamadıkları için piyasadan silinecekler” bilgisini paylaşan Onur Doğan, bir diğer çerçeveyi ‘yeni dünya düzeninde tek başına büyüyememek, bunu bir ekosistem olarak gerçekleştirmek’ olarak gösterdi. Bu noktada veriyi ortak kullanma ve bunu yaparken kişisel verilere dikkat etmek de ön plana çıkıyor. Onur Doğan, bilgi teknolojileri yol haritasında IoT ve verinin çok önemli bir yerde bulunduğuna işaret etti ve şu bilgileri paylaştı:
Platform ekonomisi hakim
“Dijital dönüşüm stratejileri, veriye dayalı ve sonuç odaklı stratejiler yapmak, ölçebilmek ve ölçeklendirebilmek çok önemli. Ölçemediğiniz bir şeyi dönüştüremiyor, dönüştüğünde size sağladığı faydayı göremiyorsunuz. Bilgi güvenliği konusunda da IoT ve verinin yönetimini konuşuyoruz. Verinin şeffaflığı çok önemli. Deneyim odaklı bir çalışma, hizmet sunmak en önemli konulardan biri. Önümüzdeki dönemde karbon ayak izi, iş sürekliliği gibi konular ön plana çıkıyor. BT harcamaları 2021 yılı itibariyle neredeyse 4 trilyon dolara gelmiş durumda. 2024 itibariyle küresel ekonominin yüzde 50, 2030’lara geldiğimizde yüzde 75-80 oranında dijitalde döndüğünü göreceğiz. Kurumsal operasyonlar 2025 itibariyle yüzde 75 oranında yapay zeka destekli hale gelecek. Bulut harcamaları da 2020-2022 arasında yüzde 18.6’lık büyüme noktasında. BT harcamalarının yüzde 79’u platform harcamaları. Veri yönetimi kapsamında tamamen bir platform ekonomisini görüyoruz. Bu platformların bulutta olması, IoT ve mobilite kısımlarında yüzde 80’e yakın bölümü. VR, RPA, Blockchain gibi konular da sırasıyla yüzde 54, 46, 21 harcamalar arasında yer alıyor. Veri analitiği ve ileri analitik kapsamında, veriyi yönetme, veri ile ilgili öngörülerde bulunma, veri ile ilgili aksiyon alma bağlamında önemli bir bilgi de; bugüne dek üretilen verilerin yüzde 90’sının son 10 yılda üretilmiş olması. Bunun sadece binde beşini aksiyona ve karara kullanabiliyoruz. Bilgiden veri, veriden de öngörü yapmaya çalıştığımız bir yerdeyiz. Bu da ileri analitik konusu. Bunu yapmak için veriyi iyi yönetmemiz, veri sınıflandırmasını, veri yönetişimini iyi yapmamız lazım. Bu, süreçlerine hakim iyi bir organizasyon olmak demek. AI, bunun üzerine ekleyebileceğimiz bir konu. Burada da yüzde 42’lik pazar büyüklüğü ile beraber 2025’de 17.4 milyar dolara giden bir yapay zeka konusu mevcut. Burada sadece veriyi yapısal olarak değil, yapısal olmayan veriyi de yakalayarak veri yönetişimine dahil etmek önemli. Burada önümüzde bulut bilişim ve IoT konusu geliyor. Bu iki konu, yapısal olmayan bilgiyi yönetmemizi sağlayabilecek iki etken.”
Analitik olmadan olmaz!
“IoT Teknolojileri ile Geleceği Tahmin Etmek” başlıklı paneli Bilgi Teknolojileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Engin Işık yönetti. Analythinx Veri Bilimi Yöneticisi ve Yönetici Ortağı Dr. Ahmet Melih Selçuk, İstanbul Okan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Güner Gürsoy, İGDAŞ Bilgi Sistemleri Müdürü Arcun Tanju ve IQVizyon CEO’su Murat Hekim’in katıldığı panelde ilk söz alan isim Dr. Ahmet Melih Selçuk oldu. Veri analitiği, iş zekası, IoT bileşenleriyle birlikte sahada uyguladıkları çözümleri Selçuk şöyle anlattı:
“Büyük veri ve AI uygulamaları birçok endüstride yaklaşık 50 yıldır hayatın içerisinde. Müşteri analizleri bizim AI analitiklerimizin çıkış noktasıydı. Son zamanlarda ortaya çıkan IoT ile birlikte işletmelerimizde daha fazla değer sağlayabilme fikri ortaya çıkmıştı. Covid ise stratejileri gözden geçirmemize sebep oldu. Pandemi ile birlikte artık veri birimi ekibinin altında iki alt dalı var. İnsanlık analitikleri ile birlikte IoT analitikler de bir uzmanlık merkezi. Üretim, ulaşım sektörlerinde müşterilerimizden gelen talepler hızlandı. Artık işlerimizi uzaktan yapmaya başladık. Verileri saklamakla ilgili KVKK gibi uyumlamamız gereken süreçler var. Kişisel verileri işlemek artık o kadar kolay değil. Müşterilerden, personellerden gerekli izinleri almamız gerekiyor. Makinelerden, kameralardan, sensörlerden aldığımız veriyi özgürce işleyebiliyoruz. Sanayi de dönüşüyor. Endüstri 4.0 kapsamında artık makineler birbirleriyle konuşacak ve biz bu otomasyonu sağlayacağız. Veri analitiği kısmında çok fazla alan olduğunu gördük. Şirket stratejilerini de buna paralel bir şekilde evirdik.”
CTO’ların yönetimi yönlendirebilmesi kritik
Bu gelişimde insan kaynağının yetkinliği çok önemli. Engin Işık’ın bu yöndeki sorusu ve eğitim başlığındaki gereklilikleri sorduğu Prof. Dr. Güner Gürsoy, şu yanıtı verdi:
“Kendi fintech şirketim ve üniversitede hocalık şapkam var. Sektörde en büyük sıkıntı; yetkin, alanında uzman insan kaynaklarına ulaşamamamız. Sektör, birbirinden adam çalarak günü kurtarmaya çalışıyor. Hangi şirkete geçerse geçsin, bir insanın iş değişikliğine adapte olması zaman alıyor. Sektörün insan kaynakları, yetkinlik haritalaması yapması, bununla ilgili olarak üniversitelere, eğitim şirketlerine yönlendirme yapması lazım. Önümüzdeki ihtiyaçlara yönelik projeksiyon yapılmalı. Sektörün de üniversitelerden talep etmesi lazım. Bundan 3 yıl önce blockchain dersi açmak istedim. Bu konuda ders verecek öğretim üyesinin, ders içeriğinin yetişmesi zaman alıyor. Bununla ilgili kulüpler kurduk, çalıştaylar düzenledik, öğrencilerimi blockchain yarışmalarına götürdüm. Sektörle birlikte yetişen; ama aynı zamanda bizim eğitimimizle yetkin bir hale gelen modellemeleri oluşturmaya çalıştık. IoT gibi konularda ilk olarak yıkıcı iş modellerini konuşmamız lazım. Teknolojide pek çok şeyi çözebiliriz; ama en önemli konu bir iş modelini yeniden yapılandırmamız ve ona göre ilerlememiz. Yönetim kademesine baktığımızda ya teknolojiyi anlamadıkları ya da teknolojiye uzak durdukları aşikar. CTO’ların yönetimi yönlendirebilmesi ise hayati. Bu noktada sorun teknoloji değil, yönetsel. Kaynak, kaynakların önceliklendirilmesi problemimiz var. Yönetimin bakış açısının değiştirilmesine ihtiyaç var. Teknoloji ile ilgili yatırım yaparken muhakkak 4. Sanayi Devrimi’ne uygun standartlara göre yatırım önceliklendirmesi yapılmalı, günün ihtiyaçlarından ziyade yarının ihtiyaçlarını dikkate almalı. Uzun vadeli bakış açısıyla stratejik yatırımların yönetilmesi çok önemli.”
IoT, bizi Endüstri 4.0’a taşıyacak
Veri bilimi ve IoT ile ilgili bilimsel çalışmalar yaptıklarını vurgulayan Murat Hekim, IQVizyon olarak çalışmaları hakkında bilgi verdi. 5 yıllık bilimsel çalışmaların ardından Ar-Ge çalışmaları, saha uygulamaları şeklinde toplamda 17-20 yıllık bir süreçleri olduğuhu belirten Murat Hekim, ulaştıkları noktayı ve hedeflerini şöyle anlattı:
“Süreç içerisinde örgütlerin, organizasyonların, kişilerin sanayi, üretim sistemlerinde en verimli şekilde olabilmesi adına endüstriyel, kontrol sistemlerinden anlık veri toplanması gerektiğini belirledik. Sıfırdan dörde kalan olan tüm endüstri serüvenini üretim tezgahında barındırmak ancak bir IoT kanalıyla mümkün olacağını düşündük. Bu anlamda anlık olarak veri toplayabilecek bir cihaz çıkardık. OT tarafından toplanan verilerin BT tarafından da eşleştirilmesi gerekiyordu. ERP’ler fabrika sahasına kadar inemiyordu. Akan dijital veriyi canlı veri olarak üreterek son 3 yılı aşkın fabrikada canlı bir şekilde uyguluyoruz. Örgütlerin teknoloji kullanan birimlerinin, örgütü yöneten liderlerin dijital analizini gerçekleştirdik. Endüstri 4.0’a geçebilecek örgütleri ve sektörleri seçiyoruz. Bu 3 ölçeklendirmeye bakarak firmanın yol haritasını çıkarmamız lazım. Fiziksel sistemlerle siber fiziksel sistemlerin kesişmesini sağlayan araç olarak IoT’yi özetleyebiliriz.”
Fiber optik altyapısı yeterli değil
Sürekli büyüyen veri paralelinde IoT, bulut bilişim ve analitik konularında yürüttükleri çalışmaları Arcun Tanju şu sözlerle anlattı:
“İGDAŞ İstanbul’un doğalgaz dağıtım şirketi ve İstanbul’un büyüklüğü nedeniyle Avrupa’nın da en büyük, dünyanın üçüncü büyük doğalgaz dağıtım şirketi. 6.5 milyon abonede 16.5 milyon vatandaşa hizmet verir konumda. Bu anlamda şirketin geniş bir BT altyapısı var. Analog sayaçlarla okuma işimiz var. Bunu akıllı sayaçlarla günlük veri okumaya çevireceğimiz bir projeye çevirmiş durumdayız. Henüz Türkiye’deki regülasyon buna izin vermese de biz önce denemelerini yapacağız, ardından IoT sistemleriyle sayaçların okunması 1 yıl sonra devreye alabilir haline gelecek. Buradan enerji tasarrufuna dek birçok alanda kullanabileceğimiz veriler elde etmeyi hedefliyoruz. 2014 yılında İGDAŞ’ta deprem risk azaltma sistemi kurulmuş. Deprem halinde anında müdahale edebilecek bir yapı kapsamında 850 cihaz İstanbul’un çeşitli semtlerine yerleştirildi ve 72 BOUN Kandilli Rasathanesi cihazı ile yer hareketleri izlenebilir durumda. Bu veriyi BOUN Kandilli Rasathanesi’ni çeşitli alanlarda veriler çıkartmak noktasında besliyoruz. Bu veriler sayesinde deprem risk haritaları çıkarılıyor. Deprem hasar durumunda acil ekiplerimizi oraya yönlendirme şansımız olacak. Gaz kesme gibi konularda gelecek veriye göre hareket edilecek. Bu, sadece acil duruma müdahale gibi gözükse de bununla bağlantılı birkaç teknolojimiz daha var. Bu da fiber hatlardaki değişimleri izleyerek nerede ne kadar sarsıntı olduğunu izleme fırsatımız oldu. Bilmediğimiz bir yerde yapılan kazıda çıkabilecek sorunları tahmin etmemize yönelik bir sistem olacak. Bu sistem sayesinde bir depremi 6-7 saniye öncesinde tahmin edebilir hale geliyoruz. Tüm bunların çalışmaları ve Ar-Ge’leri devam ediyor. Bunlar üzerinde çalışacağımız, Ar-Ge’sini yapıp patentini alacağımız çalışmalar olacaklar. Bunun içerisinde makine öğrenmesi de var. Fiber optik de hassas ve en ufak kırılmaları hissedebiliyor, aldığınız veriyi işleyerek olası anormalliği tespit etmeye çalışabilecek bir sistem kurmaya çalışıyorsunuz. En büyük handikabımız şu anda fiber optik altyapısının yeterli olmaması.”