Sürprizler, beklenenler, hayal kırıklıkları…
2010 yılında Nokia için yapılan kestirimler, bu şirketin akıllı telefon piyasasında geride kalacağı hatta dibe vuracağı yönündeydi. Çünkü artan rekabet koşulları içerisinde Çin’in fiyat baskısı ile Amerika’nın yaratıcılığı arasında sıkışıp kaldığı gözlemleniyordu. 2010 yılı gerçekten de bu beklentiyi doğrulayarak geçti. Belki dibe vurmadı, ama iPhone ve Android cihazlar karşısında Nokia eski itibarını bir daha bulamayacak şekilde kaybetti. Efsane CEO Olli-Pekka Kallasvuo bu yüzden koltuğunu kaybetti. Yerine Microsoft’tan Stephen Elop atandı. Masasına konulan acil eylem planında kendisinden acilen akıllı telefon piyasasında bir şeyler yapması istendi. Bugün artık telefon endüstrisinin parlayan yıldızlarının Apple, Google ve RIM olduğu konusunda hemen herkes hemfikir. Nokia hala en büyük üretici ama Gartner’in yayınladığı finansal değerler hiç de ümit vermiyor. Bir yıl önce üçüncü çeyrekte pazar payı yüzde 36,7 iken bu yıl aynı dönemde pazar payı yüzde 28,2’ye düştü. Symbian 3 bile bu aşağı yuvarlanıştan kurtaramadı. Çünkü artık Samsung, LG, SonyEricsson ve Motorola gibi belli başlı üreticiler yalnız Symbian değil Android de kullanıyor.
Yine Gartner’a göre Symbian’ın pazar payı bir yıl içinde yüzde 44,6’dan yüzde 36’6 ya düştü. Nitekim, geçtiğimiz Ekim ayında Symbian Vakfı İcra Direktörü Lee Williams görevini bırakmak zorunda kaldı.
2010 yılının hayal kırıklığını yaşayanı elbette sadece Nokia değildi. Microsoft da Şubat ayında Barselona’da Mobil Dünya Kongresi’nde duyurduğu Windows Phone 7’ye çok ümit bağlamıştı. Ancak Ekim ayına kadar herhangi bir telefonda bu işletim sistemini gören olmadı. Nihayet geçtiğimiz aylarda dokuz farklı akıllı telefon ile ortaya çıktı. Ne var ki ortak görüşe göre Microsoft Apple, Google ve RIM karşısında treni çoktan kaçırdı.
2010 yılının en şaşırtıcı olaylarından biri HP’nin 1,2 milyar dolar ödeyip artık yüzüne bakılmayan Palm’ı satın almasıydı. Bir başka beklenmedik gelişme ise Apple’ın
arka arkaya yeni modeller çıkarması oldu. İşi bilenlere göre daha iyi kamera, daha iyi bellek, daha iyi OLED ekran, hatta telefon üzerinde projeksiyon özelliği olmadıkça bir yıl içinde yeni modelin çıkması çok anlamsızdı. Ama hepsi yanıldılar.
Daha Haziran ayında Steve Jobs elinde tuttuğu iPhone’u tanıtırken önyüzdeki kamera ile yüksek çözünürlüklü görüntülü görüşme müjdesi veriyordu. 3GS modelinin bir başka özelliği de 16 GB belleğin cihazda minimum standart olmasıydı. Apple tahmin yürüten bir başka grubu da yanılttı. Onlar Amazon’un Kindle’ına benzer e-kitap bekliyorlardı. Boşa beklediler. Daha iyisi geldi. iPad. Gelmesiyle birlikte e-kitap piyasasından az da olsa kendine bir pay çıkartmayı bildi. Üstelik tablet bilgisayar kavramı ile tüm ezberleri bozdu.
2010 yılında beklenmeyen gelişmelerin başında Hindistan’da 3G lisanslarının verilmesi geliyordu. Oysa Telekom Bakanlığı herkesi şaşırtarak Nisan ayında ihaleye çıktı ve Mayıs ayı gelmeden 14,6 milyar dolarlık bir bedele 3G spektrumları sahiplerini buldu. Tata Teleservices ve Reliance Communications Eylül ayından bu yana 3G servisini vermekte. Bharti Airtel ise yıl bitmeden bu yarışa katılmayı umuyor.
Bulut bilgiişlem geliştikçe barındırma hizmeti sunan operatörlerin hem sayısı arttı hem de yaptıkları işin hacmi büyüdü. Bulut bilgiişlem kadar ilgi uyandıran bir başka oluşum da Twitter’dı. Mikro bloglama servisi sunan Twitter’in değeri Aralık ayına gelindiğinde 4 milyar dolara ulaştı. Şu anda 175 milyondan fazla kullanıcısı var. Twitter CEO’su Dick Costolo’nun en büyük kaygısı ise servisten nasıl para kazanacağını hala bilememesi. Ancak, 2011’de bunun çözümünü bulacağından emin.
Evlilikler, ayrılıklar, hasretler…
2010 finansal zorluklarla geçti, dolayısıyla finansman kredisi arayan işletmeciler, umduklarını bulmakta zorlandılar. Yatırımcıların özellikle telekom endüstrisine para koyarken ellerinin titrediği görüldü. İşletmeciler ne kadar istikrarlı olduklarını göstermek için maliyet düşürücü planlarını ardı ardına açıklayıp durdular. Altyapı paylaşımı her zamankinden çok gündeme geldi, tartışıldı, benimsendi.
Yatırıma yönelecek kaynak ve sermaye sahibi sınırlı olunca birçok ihaleye çıkılamadan kadük kaldı. Yatırımcıların önemli bir kısmı ise doğrudan şirket satın almak yerine hisseleri halka açılınca bunları toplamayı yeğledi. Bunun örnekleri Alman Kablo İşletmecisi KDG-Kabel Deutshland ve Danimarka Sabit Hat Telekom İşletmecisi TDC’de yaşandı. Bir başka ilginç gelişme de Cable & Wireless ve Carphone Warehouse’ın birbirlerinden ayrılması karşılığında yatırımcıların ilgisine mazhar olmasıydı. Yunanistan’da Wind Hellas, Almanya’da Primacom, Bulgaristan’da Vivacom’un içine düştüğü mali sıkıntılar manşetlerden hiç inmedi.
Mutlu son?
2010’dan 2011’e taşınacak ne var diye bakarsak gelişmekte olan pazarlarda birtakım hareketlenmeler görsek de, genelde olumlu şeylerden söz etmek zor. Çalkantılı piyasalar, Avrupa Avro bölgesinde bulaşıcı hal alan ekonomik sıkıntılar, Asya’nın sıcak nefesi, büyümesi yavaşlayan Amerika, zorlaşan finans ortamı, anlayışsız düzenleyici kurumlar 2011’de de gündemde olacaklar.
Söz konusu olumsuzluklar 2010 yılında operatörlerin iş modellerini, yapılanmalarını, stratejilerini değiştirmelerine neden oldu. 2011’in de farklı olmayacağı düşünülebilir.
2011’de gelişmekte olan marketler sektördeki her oyuncunun radarında olacak. Huawei, ZTE, China Telekom, Fujitsu gibi Asyalı aktörler fiyat kırmaya ve ürünlerinin kalitelerini artırmaya devam ederek Avrupa ve Amerikan piyasasını daha da fazla zorlayacaklar. Konsolidasyon dedikodularının biri çıkıp, diğeri kaybolacak. İşletmeciler ‘altyapıyı paylaşabildiğin kadar paylaş’ mottosuna daha sıkı sarılacaklar. Kendi kuleni kendin kur artık demode bir dünya görüşü olarak tarihteki yerini alacak. Kule şirketleri arasında birleşmeler,
satın almalar görülebilecek. Yatırımcılar ellerini biraz daha ceplerinin derinine indirip sezon indirimini avantaja dönüştürmeye çalışacaklar (!). Telefonica ve Vodafone genişleme arzularını sürdürecek ve rekabeti daha üst noktalara taşıyacaklar. Vodafone satın aldığı Quickcom ve T&T Expense Management şirketlerini kullanarak veri iletişimindeki iddiasını artıracak. Spektrum daha değerli hale gelecek. Sadece spektrumunu elde etmek için şirket satın almalarını bile görebileceğiz.