Takip sistemlerinin yetenekleri IoT ile daha da artıyor
70 binin üzerinde müşterisi ve 800 binin üzerinde mobil cihazı bugün dünyanın farklı bölgelerinde aktif olarak çalışan Arvento, yurtdışı operasyonlarını daha da genişletiyor.
Araç takip sistemleri alanında geliştirdiği teknolojiler ile Türkiye sınırlarını aşarak birçok ülkeye teknoloji ürünleri ihraç eden Arvento, dünya markası olma yolunda hızla ilerliyor. Arvento Genel Müdürü Özer Hıncal, sorularımızı yanıtladı.
2018 yılına yönelik gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mobil teknolojilerin son yıllarda kazandığı ivme baş döndürücü. Telekomünikasyon sektöründeki ilerlemeler ve IoT teknolojilerindeki gelişmeler hayatlarımızın akışını ve işleyişini değiştirmeye devam ediyor. 2018’de iş dünyasının dijitalleşmeye ve teknolojik sistemlere olan talebinin daha da artacağını öngörüyoruz. Özellikle NB- IoT (Dar Bant Nesnelerin İnterneti) teknolojisi düşük güç tüketimi, binalarda ve yer altında mükemmel genişletilmiş kapsama alanı, ağ güvenliği ve düşük bileşen maliyetleri gibi özellikleri ile daha hızlı ve güvenilir hizmetlerin ortaya çıkmasını sağlayacak. IoT teknolojisinin son yıllarda en yaygın kullanıldığı alan ise bizim faaliyet gösterdiğimiz takip sistemleri ve telematik çözümler alanı. 2018’de çözümlerimize olan bu talebin daha da artacağını öngörüyoruz. Kısa ve orta vade de ise yapay zeka ile desteklenen platformlar, akıllı ev sistemleri ve sürücüsüz araç teknolojileri hayatımızı şekillendirecek teknolojiler arasında yer alacaklar.
Bu teknolojilerin kurumlara sunduğu avantajlar hakkında bilgi verir misiniz?
Dijitalleşme ve otomasyon sistemleri iş yapış biçimlerimizi ve işimizin çıktılarını tamamen değiştirdi. Şirketler bu teknolojiler sayesinde müthiş bir verimlilik artışı sağlamanın yanı sıra şirket giderlerinden ciddi oranda tasarruf ediyorlar. Bu nedenle küçük- büyük fark etmeksizin bütün şirketler kendi hacimlerine uygun teknoloji yatırımlarını yapıyorlar. Kendi alanımız olan araç takip ve filo yönetim sistemlerinden örnek vermem gerekirse, müşterilerimiz sistemlerimizi kullanmaya başladıktan sadece 1.5-2 ay sonrasında yakıt giderlerinden yüzde 25’e varan oranlarda tasarruf ediyorlar. Yüzde 20-30 arasında değişen oranlarda operasyonel verimlilik artışı yaşıyorlar. Eskiden cep telefonları ve manuel yöntemlere yönetmeye çalıştıkları operasyonlarını artık akıllı cihazlarındaki uygulamamızla kolaylıkla takip ediyor, yönetiyor ve raporluyorlar.
Yerli teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması konusunda Türkiye'nin mevcut konumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülke olarak teknoloji işinin temeli olan insan kaynağı açısından şanslıyız fakat bu beyinleri ülkemizde tutma konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Mevcut konumumuzun iyileşmesi için hem kendi ülkemizdeki beyinleri burada tutacak hem de yurt dışındaki parlak beyinleri ülkemize çekecek koşulları yaratmalıyız. Bugün Amerika’ya baktığımızda dünyanın her yerinden beyin göçü aldığını görüyoruz. Ülkemizde de aynı şekilde, cazibe merkezi özelliği taşıyacak teknoloji şehirleri ve kampüsleri kurmalıyız. Nitelikli iş gücü için vazgeçilmez bir tercih noktası haline gelmeliyiz. Yeni teknolojilerin geliştirilmesi konusunda üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise global düşünmek olmalı. Bir teknoloji geliştirirken bunu İstanbul’da ya da Ankara’da nasıl satarım değil de dünya çapında bir ürün nasıl geliştiririm, nasıl fark yaratırım soruları sorulmalı. Doğru soruları sorduğunuzda zaten doğal olarak doğru yanıtları ve çözümü de beraberinde buluyorsunuz. Fikrinizin global anlamda bir karşılığı varsa kurduğunuz yapıya dünyanın her yerinden kullanıcılar kazandırabiliyorsunuz. Dünyada daha iyi bir yere gelmemiz için daha büyük düşünmemiz ve ürettiklerimizi sunma, pazarlama yönünde bir zihniyet revizyonuna ihtiyacımız var.
Bireyler, şirketler ve makroda ülke olarak daha büyük ve vizyoner düşünmeliyiz. Teknoloji alanında dünyada akla gelen ülkelerden biri olacaksak ülke ve devlet politikalarını “Teknoloji Markası” olma yönünde yapılandırmalıyız. Bugün dünyanın en değerli ilk 10 şirketinden 9’u teknoloji alanında faaliyet gösteriyor. Bu şirketlerin ciroları dünya üzerindeki birçok ülkenin ekonomisinden daha büyük. Bu bağlamda teknolojinin modası hiç geçmeyecek, bugünün ve yarının dünyasını şekillendirecek özel bir iş alanı olarak kabul edip, buna yönelik daha da somut adımlar atmalıyız.
Arvento olarak bu konudaki konumunuz ve yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Arvento’yu 2005’te Ankara’da kurduk. Bugün alanımızda son 12 yıldır Türkiye’de pazar lideriyiz, dünyanın ise en büyük 5.şirketiyiz. Arap Yarımadası, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Doğu Avrupa ve Bağımsız Devletler Topluluğu bölgelerinin ise en büyük oyuncusu konumundayız. 70 binin üzerinde müşterimiz ve 800 binin üzerinde mobil cihazımız bugün dünyanın farklı bölgelerinde aktif olarak çalışıyor.
Yazılım ve donanımızın tamamını Türkiye’de üretiyoruz. Kendimizi her zaman mobil takip sistemleri geliştirip üretmeye adamış bir teknoloji şirketi olarak tanımladık. Kurulduğumuz günden bu yana hep global bir marka olmak için adımlarımızı attık. Adımız bile bu yönde seçtik, bütün dillerde yazıldığı gibi okunabilen bir isim olsun istedik. Bütün bu gayret ve emeklerimizin karşılığını da güzel bir şekilde toplamaya başladık. Amacımız tıpkı Türkiye’de olduğu gibi dünyada da alanımızda lider olmak ve markalaşmak. Bu bağlamda, 2017’de kabul edildiğimiz Turquality programının gücünü de arkamıza alarak ve hedeflerimizi gerçekleştirme yolunda yeni adımlar atıyoruz. Özellikle 2018’de, dünyanın farklı bölgelerinde kendi şirketlerimizi açarak, yurt dışı operasyonlarımızı genişletmeye devam edeceğiz.