Tasarruf, hayat tarzımız olsa…
Merhaba,
Pandemi gölgesinde bir yılı daha bitirmek için geri sayımdayız. Rakamlar ürkütücü olmaya devam ediyor. Pandeminin en çok etkilediği sektörlerden biri yeme-içme sektörü. Normalleşmeyle birlikte restoran ve kafeler eski işleyişlerine dönse de birçoğu çalışan bulmakta zorlanıyor. Hatta bu sektördeki ilanlara başvurular azalırken, çalışanların yeme-içme sektöründe çalışmaya karşı daha temkinli davrandıkları görülüyor. 24 Saatte İş uygulaması da ‘Yeme & İçme Sektör Raporu’nu hazırlamış. Buna göre, pandemiden sonra adayların yeme-içme sektörüne gösterdiği ilgi diğer sektörlere göre daha çok azaldı. Pandemiyle gelen kısıtlamalar yeme-içme sektöründe başvuru oranını düşürdü. İlk kapanmadaki düşüş sonradan etkisini yitirse de, ikinci kapanmanın etkisi kalıcı oldu. Yeme-içme sektöründeki deneyimli adayların da bu sektöre olan ilgisi giderek düşüyor. Hatta rapora göre, yeme-içme sektöründe deneyimli adayların yarısı farklı sektörlerde çalışmak istiyor. En düşük saatlik ücret yeme-içme sektöründe. 24 Saatte İş’in kurucusu Mert Yıldız’ın tespitleri net: Adaylar günlük ya da haftalık ödeme alabilecekleri işleri daha fazla tercih ediyorlar. Yan hakları olan işler de tercih sebebi. Az personelin daha fazla çalışması değil, fazla personelin daha az çalışması da işin sürdürülebilirliğini arttıran bir etken.
Yeme-içme sektöründen bahsetmişken, çöpe giden gıdaları es geçemem. Gıda israfı bütün dünyanın ortak sorunu. Dünyada her yıl 1.3 milyar ton gıda israf ediliyor, bunun yaklaşık ekonomik maliyeti 1 trilyon dolar. Türkiye’de ise gıda israfının boyutu yılda 300 milyar liraya kadar ulaşıyor. Fazla Gıda Kurucusu ve CEO’su Olcay Silahlı, gıda atığının sebeplerinden birinin iadeler olduğunu ve bu yıl sonu için 500 milyon liralık gıdayı kurtarmayı hedeflediklerini açıklamış. Onlar kurtaradursun, ama keşke bizler de boş tüketimi meziyet saymasak, tasarruf bilincini gıdada pekiştirsek. Çünkü Olcay Silahlı’nın verdiği bilgiye göre, üretilen gıdaların dünyada yüzde 30, Türkiye’de ise yüzde 40’ı israf ediliyor. “FAZLA uygulamasıyla tüketiciyi de sürece dahil ederek gıda israfını önlerken çevresel, toplumsal ve finansal kazancı en üst seviyeye taşıyabiliyoruz” diyen Olcay Silahlı’yı ve çalışmalarını www.fazlagida.com sitesinden takip edelim.
Yemek demişken, suyu da unutmayalım. 2015’te Ergin Üner ve Ozan Alptekin’in girişimi olarak kurulan su ve market sipariş uygulaması BiSU, altı yıllık yolculuğunu özetleyen veriler paylaşmış. Buna göre, her ay hane başına 3,8 adet su siparişi veriliyor, her siparişte ortalama 1,3 ürün yer alıyor. Su siparişlerinin yüzde 78’inde plastik damacana, yüzde 12’sinde cam damacana, yüzde 9’unda pet şişe tercih ediliyor. En çok su siparişi verilen gün Pazartesi. İstanbul’da en çok su siparişi veren ilçeler ise Küçükçekmece, Pendik, Maltepe, Kadıköy ve Ataşehir.
Pet şişeden yaratıcılığa geçmek isterim. Çünkü doğal malzemelerden ürettiği düğme ve aksesuarlarla tekstil yan sanayi şirketi Form Düğme, pet şişe atıklarından düğme üreterek dünya devlerine satıyor. Dünyanın en büyük çevresel atıklarından olan pet şişeler, Form Düğme’nin uzun süren Ar-Ge çalışmaları ile düğmeye dönüşüyor. Aylık 100 milyon adet düğme üretimiyle Form Düğme, sürdürülebilir içerikli ürünlerine yenilerini eklemeyi de hedefliyor. Polyester düğme üretiminin %20’lik kısmı pet şişe geri dönüşümünden oluşan Form Düğme’nin ürettiği bu düğmeler dünyanın birçok moda devi tarafından tercih ediliyor. Form Düğme’nin Kurucu Ortağı Mustafa Oktay; “Ar-Ge çalışmalarımızla pet şişe atıklarını kullanarak geri dönüşümlü polyester düğme üretimine başladık. Sürdürülebilirlik ve geri dönüşüm konularını önemsiyor ve bu konuda çeşitli Ar-Ge çalışmaları yürütüyoruz” demiş.
Bende çevresel gündem bu kadar değil. Tüm atık yönetimi ve geri dönüşüm sürecini dijitalleştirmek için bulut tabanlı ERP yazılım ve donanımları sunan SaaS şirketi Evreka, Türkiye’de başlatılan uygulamalar kapsamında tüketilen içeceklerin ambalaj atıklarının depozito sistemiyle toplanması hareketine destek veriyor. Evreka Kurucu Ortağı ve CEO’su Umutcan Duman, “Tüm dünyada atık yönetimi ve geri dönüşüm süreçlerine dair deneyimlerimizi bir potada eriterek, Türkiye’de çevresel ve finansal kaybın önüne geçecek projelere imza atmayı hedefliyoruz. Hayalimiz yeni kurulacak bir düzen ile sistemin tamamen merkezi bir yazılım üzerinden yönetilebilmesini sağlamak. Böylece Türkiye çapında mahalle mahalle geri dönüşüm oranları takip edilebilecek, gerekli yerlerde eğitim çalışmalarına ağırlık verilmesi sağlanabilecek, tüm süreçler anlık olarak takip edilebilecek ve istenen ölçüde anlık olarak raporlama yapılabilecek. Sistem tasarımı süreçlerinde karar verici mercilerle fikir ve deneyimlerimizi paylaşmak üzere sürekli dirsek temasında olmayı hedefliyoruz” demiş. Umarım bu hedefler gerçek olur.
Türkiye’de startup’ların ve melek yatırımcıların sayısı istikrarlı bir artış sergiliyor. Pandemiye rağmen yatırımcılar yeni iş alanlarına odaklanıyor. Keiretsu Forum Türkiye Genel Müdürü Duygu Eren, melek yatırımcıların radarında insan odaklı girişimlerin olduğunu ve 1 yılda 20 girişime yatırım yaptıklarını belirtmiş. İmza aşamasında 6 girişim daha varmış. 2022 hedefi ise nitelikli girişimlerle yatırımcıları bir araya getirip 15 milyon TL’nin üzerine çıkmak.
Haftaya noktayı, yine bir kitapla koyuyorum. Araştırma ve inceleme çalışmalarıyla tanınan Naim Babüroğlu, “Tarihin Kıskandığı Lider” adlı çalışmasıyla Mustafa Kemal Atatürk’ü anlatıyor. Mustafa Kemal’in yaşamını merak eden herkesin okumaktan büyük keyif alacağı bu biyografik inceleme, İnkılâp Kitabevi etiketiyle bizleri bekliyor.
Haftaya görüşmek üzere,