TBD’NİN KAMU-BİB TOPLANTISI: BÜYÜK VERİ VE DEVLET
Türkiye Bilişim Derneği’nin düzenlediği 18. Kamu-BİB toplantısında (http://www.kamu-bib.org.tr/), dört Çalışma Grubu tarafından hazırlanmış raporlar tartışıldı: Kamu Verisi Kullanılarak Geliştirilen Akıllı Uygulamalar, Kamu Verisinin Paylaşılması Politika ve Mevzuatı, Kamu BT Projelerinin Yarattığı Ekonomik Değer, Büyük Veri Uygulamaları. Ayrı bir panelde de, genel olarak Büyük Veri konusu ele alındı. Değerli analizler yanında, somut ve çok önemli öneriler de içeren raporlar bir CD ile katılımcılara dağıtıldı. Yakında TBD web sitesinde de yer alacağı bilgisi verildi bana. Umarım bu raporlar, hem Çalışma Grubu başkanlarının sunumları hem de panelistlerin katkıları ile birleştirilerek bir TBD yayını olarak hem topluma hem de siyasi iradeye sunulur.
Son 5-6 yılda, başta ABD (https://www.data.gov/) ve AB (https://open-data.europa.eu/en/data/), dünyanın önemli demokrasileri açık kamu verisini paylaşmak için gerekli kurumlarını, standartlarını, mevzuatlarını ve internet portallarını oluşturdular. Açık kamu verisinin önde gelen sosyal ve politik yararı, şeffaflığı ve hesap verilebilirliği sağlaması ile katılımcılığı teşvik etmesidir. Açık kamu verisini işleyen özel kesim daha etkin ve verimli çalışarak değer yaratabilmektedir.
Türkiye’de açık kamu verisinin paylaşılmasına yönelik güçlü bir siyasi irade yoktur. Dolayısıyla gerekli mevzuat ve kurumsal yapılanma da yoktur. Bu gerçekler rapor ve sunumlarda belirtildi. Bana göre, bu durumun önemli nedenlerinden birisi, toplumda ve kamuda farkındalık olmaması ve sivil insiyatifin siyasi irade üzerinde baskı kuramamasıdır. TBD’nin bu durumdan en az iki görev çıkarması gerekir diye düşünüyorum. Birincisi, bilişim sektöründe sağlıklı ve güncel verilerin hızla raporlanabilmesi için gerekli çalışma ve girişim yapılmalıdır. Bu konuda Otomobil Sanayicileri Derneğinin aylık raporları (http://bit.ly/1s4AuvK) örnek alınabilir. İkincisi, kamuoyunda, özel sektörde ve devlet kurumlarında farkındalık yaratmak için etkin, sürekli ve sistematik bir çaba gösterilmelidir.
Ülkemizde bir diğer sorun, veri kıskançlığı diyebileceğimiz duyguyla, kurumlar arasında veri paylaşımının da sorunlu olmasıdır. Bu durumu, bir konuşmacı şu sözlerle vurguladı: “Nesnelerin birbirleriyle konuşabileceği nesnelerin internetinden söz ediyoruz, fakat daha kurumlar birbirleriyle konuşamıyor.” Yıllardır tartışılan bu konuda, zaman zaman ortaya atılan yeni bir bakanlık görüşüne katılamıyorum. Açık kamu verisi ile ilgili çalışmaların ve sorumluluğun başbakanlık düzeyinde olması gerektiğini düşünüyorum. Bugüne kadar ihmal edilmiş olan merkezi bir kurumsal yapılanma, umarım bilişimden de sorumlu UDH bakanlığı yapmış olan Binali Yıldırım’ın başbakan olması ile ciddiyetle ve ivedilikle ele alınır.
Siber güvenlik, veri güvenilirliği gibi konular da tartışıldı. Bu verilerin kullanılmasına ilişkin gözden kaçtığını gördüğüm önemli bir konuyu dillendirdim. Özel kesimin veya kamunun geliştirdiği veya geliştireceği yapay zeka da içeren kompleks büyük veri algoritmalarının kapalı kutu olması nedeniyle, içinde – kasten veya kasıt dışı – yanlılık olabilmesi ciddi bir sorun. ABD başkanı Obama’nın oluşturduğu bir çalışma grubu, algoritmalarda olası yanlılıklar ve bunların nasıl denetleneceği üzerine 2014’den bu yana raporlar yayımlıyor (geçtiğimiz hafta yayımlanan: http://1.usa.gov/1ry76xY). Bu konuyu dikkate getirdiğimde, paneldeki iki firmanın heyecanla olumlu tepki vermesi sevindiriciydi; fakat, bu konunun da sadece firmalara bırakılmaması gerektiğini, açık kamu verisinden sorumlu merkezi otoritenin sorumluluğunda olması gerektiğini düşünüyorum.