Teknoloji iş mi yaratacak, işsizliği mi artıracak?
Pew Araştırma Merkezi'nin Ağustos 2014 tarihli araştırması '2025'te Sayısal Hayat: Yapay zeka, robotlar ve işlerin geleceği' (Digital Life in 2025: AI, Robotics and the Future of Jobs). Araştırmaya bin 896 teknoloji yetkilisi ve analist katıldı ve onlara tek bir soru soruldu: Robot teknolojilerindeki gelişim ve yapay zekânın ekonomik etkisi istihdama nasıl yansıyacak? Bu yenilikler 2025 yılında daha çok istihdama mı imkan verecek yoksa iş kaybına mı?
Araştırmaya katılan uzmanların yarısı, yani yüzde 48'i robotların mavi ve beyaz yakalı istihdamı yerinden edeceği konusunda hemfikir. Bu yorumu yapan yetkililere göre, bu da gelir dağılımında eşitsizliği artıracak, sosyal düzende bozulmayı beraberinde getirecek.
Katılımcıların kalan yarısı, yani yüzde 52'sine göre ise teknoloji 2025 yılında, yarattığından daha fazla iş kaybına yol açmayacak. Bu yanıtı veren uzmanlar, bugün insanların yaptığı birçok işi robotların veya sayısal yapıların üstleneceği gerçeğini yadsımıyor. Ancak bu kesim insanların yeni istihdam alanları, sektörler yaratmak konusundaki becerisine de güveniyor. Sanayi Devrimi'nden beri bu yolda ilerlenmesi ise en büyük örnek.
Eğitim sistemi, eleştirilerin hedefi
Yüzdesel olarak birbirine yakın bir profil çizen bu iki grup, teknolojinin istihdam pazarına etkileri ile ilgili kendilerine has soru işaretlerine, tartışma başlıklarına sahip. Araştırmaya göre, 2025 yılına yönelik beklentide iyimser olmayı sağlayan bazı faktörler var. Öncelikle evet, teknolojik gelişim, belli iş kollarının yerini alabilir. Ama şu da bir gerçek ki, teknoloji temelde her zaman net istihdam yaratıcısı oldu. Bir tarafta da bu değişimleri tüm iş alanlarına uyarlamak, benzersiz insan yeteneklerini daha verimli kullanmak söz konusu olabilir. Bu beklentiden yola çıkınca, araştırma bir iyimser gerekçeyi ortaya koyuyor: Teknoloji, üzerimizdeki gündelik iş yükünü hafifletecek, işimizi yeniden tanımlamamızı, dolayısıyla kendimize ve işimize daha verimli olmamızı sağlayacak.
2025'e iyimser bakışın temel gerekçeleri bunlar, ama göz ardı edilmemesi gereken riskler de araştırmada sıralanıyor. Buna göre, otomasyon özellikle mavi yakalı istihdamını olumsuz etkilerken, inovasyon dalgasının büyümesi beyaz yakalı istihdamını da olumsuz etkilenmesine yol açabilecek. Üst seviyede yetkin çalışanlar bu dalgadan olumsuz etkilenmeyecek belki, ama onların da büyük bir bölümü düşük ücretli hizmet sektörü alanlarında iş bulabilecek. Eğitim şart, ama araştırmaya göre eğitim sistemi insanları geleceğin iş hayatına hazırlamak konusunda hiç de başarılı değil. Hatta araştırmaya göre, politik ve ekonomik yapılar da geleceğe kesinlikle bu şekilde bakmıyor.
İyimserler ve nötr bakış açılılar burada
“Yapay zekâ ve robot teknolojileri 2025 yılında istihdam pazarında olumlu bir etki gösterecek veya etkisi olmayacak” diyenlerin gerekçeleri şöyle sıralanıyor
1) Teknoloji, tarih boyunca hep istihdam yarattı, iş fırsatlarını yok etmedi: Bu yorumu yapan uzmanlara göre teknoloji yok ettiğinden daha fazla istihdam fırsatlarını tarih boyunca beraberinde getirdi. Yani otomasyonla artan verimliliğin istihdam piyasasını etkilemediği açık ve bu sefer farklı bir seyir olmasını beklemenin de gereği yok. Bir tarafta da teknolojik gelişim, iş fırsatlarını öldürmekten ziyade, iş yapılarını, iş yapış şekillerini değiştirecek. Asıl önemli olan istihdamın buna uyum sağlaması.
2) Teknolojik gelişim, devre dışı bıraktığından daha fazla istihdam ve sektör yaratır: Birçok uzmana göre gelecek 10 yıl içinde istihdamın bir bölümü iş piyasasının dışında kalacak. Bu bir gerçek. Ama 20 yıl öncesine baktığımızda, 'arama motoru optimizasyonu' gibi bir iş alanı ve bunun uzmanlığı söz konusu bile değildi. Yani teknolojik gelişim, yeni iş fırsatları yaratmakta birebir.
3) Bazı işler var ki, sadece insanlar bunları yapabilir: Araştırmaya katılan bazı uzmanlara göre birçok iş alanı empati, yaratıcılık, karar vericilik gibi insani karakteristik özellikleri gerekli kılıyor ve bu iş alanları otomasyon dalgasından pek etkilenecek gibi gözükmüyor. Makinaların yapamayacağı çok şey var: Düşünmek, yaratmak, problem çözmek, inovasyon gibi. Uzmanlara göre, yapay zekâ ve robot teknolojilerindeki gelişim, insanların üzerindeki yükü hafifletecek ve enerjilerini fark yaratabilecekleri başlıklara yönlendirebilmelerini sağlayacak.
4) Teknoloji gelecek 10 yılda, istihdam piyasasını etkileyecek kadar gelişim göstermeyecek: Bu yorumu yapan uzmanlara göre, istihdamın geleceği konusunda endişelenmeye pek gerek yok. Çünkü otomasyonun fabrikalardan çıkıp gündelik hayatta daha da fazla yer edinmesi için 10 yıl aslında çok kısa bir süre. Bunun yerine, hizmet alanındaki işlerde otomasyonun payının artması, insan kaynağında yetkinliğin artmasını gerektirecek. Bu gelişimi başaramayan kişilerin işsiz kalacağı ihtimalini yadsımayan uzmanlara göre, bankacılık, perakende ve ulaştırma gibi temel sektörler her zaman teknolojik gelişim ve bunların kullanımında başı çekecek. Ama bu gelişimin istihdama etkisi için tüm sektörlerde güç kazanması gerekiyor ve uzmanlara göre, en azından gelecek 10-15 yılda bu kadar hızlı sektörel dönüşümler beklememek gerek.
5) Sosyal hayat, yasal düzenleme yapıları, istihdam üzerindeki etkisini koruyacak: Araştırmaya katılan uzmanlara göre ekonomik, politik ve sosyal mevzuatlar işsizliğin artmasını engelleyen faktörler olacak. Şirketler için tüm istihdamı bırakmanın maliyetine karşılık, tümüyle robotik bir üretime geçme yatırımının geri dönüşü arasında büyük farklar var. Araştırmaya katılan uzmanlara göre, teknoloji ne kadar hazır olursa olsun, insanlar ve kurumların hala biraz zamana ihtiyacı olduğu açık
‘Bardağın yarısı boşalacak’ diyen, yapay zekâ ve robot teknolojisinin, istihdam yaratmaktan ziyade 2025 yılında daha çok işsizliğe yol açacağına inananların tartışma başlıkları araştırmada şöyle sıralanıyor:
1) İnsan kaynağı otomasyon yüzünden halihazırda işini yitiriyor ve bu durum daha da kötü olacak: Birebir insan gücü gerektiren bebek bakıcılığı, boyacılık, koçluk gibi işler dışında herşey, yetenek zengini otomasyona emanet hale geliyor. Herşeyin otomasyona tabi tutulabileceği üzerinde duran uzmanlara göre, önceki teknolojik atılımlar çok daha ağır gerçekleşti. Bu nedenle insanların bugünkü gelişmelere uyum için daha hızlı davranabilmesi şart. Robotlar ve yapay zekâ, bazı yetkinlik gerektiren işleri tehdit ediyor. İşi otomatize edilemeyen ve buna uygun yetenekleri olan insanlar ile diğerleri arasındaki gelir uçurumu da doğal olarak büyüyecek. Örneğin tarım araçlarının çiftçilere sağladığı kolaylığa karşılık, robotların ve yapay zekânın farklı olduğuna dikkat çeken uzmanlara göre, bu yapının sektörler arasında yayılımında ekonomik verimlilik belirleyici olacak.
2) Gelir dağılımında eşitsizlik büyüyecek: Yapay zekâ ve robot teknolojilerindeki gelişim işsizliği artırırken, gelir eşitsizliğini de körükleşecek. Bu yorumu yapan ve ankete katılan uzmanlara göre, sosyal huzursuzluk dinmeyecek, kalıcı bir 'işsiz alt sınıf' yapısı o
İyimserler ve karamsarlar bir yana, araştırmaya katılanların hemfikir oldukları başlıklar da var.
1) Günümüz eğitim sistemi gelecek nesil istihdamını hazırlamakta yeterli değil: Uzmanlara göre, robotların değil insanların yapacağı işler bilgi ve yetenek gerektirecek. Yani sadece en iyi eğitimi almış insanlar makinelerle rekabet edebilecek. Oysa dünyanın birçok ülkesinde sıralarda sessizce oturması istenen, verileni ezberleyen ve bu ezberlediklerini hatırında tutması istenen insanlar eğitim alıyor. Araştırma katılımcılarına göre bu sistem, onları 20’inci yüzyıl fabrikasında bir hayata hazırlamaktan başka bir işe de yaramıyor. Eğitim sistemi, bu haliyle, makinelerle yarışma konusunda insanlara gerekli nitelikleri katmaktan çok uzak.
2) 'İş' konsepti gelecek 10 yıllık süreçte önemli bir değişim sergileyecek: Daha az angarya ve buna karşılık daha fazla boş zaman beklentisinin öne çıktığı araştırmaya göre, robotlar insanlara destek verecek. Böylece insanlar zihinsel güçlerini çok daha etkili ve verimli kullanma fırsatı bulabilecek. Sanayi döneminin 'iş' tanımı da yine bu dönemde değişecek. Öte yandan, bazı uzmanlara göre, gelişen otomasyon kültürüne karşı küçük ölçekli ve el işi üretim modellerine geçiş gündeme gelebilecek.
3) Teknoloji kader değil, geleceğin kontrolü bizde: Tüm ütopyaların merkezinde insan var. Politik, sosyal ve ekonomik sistemlerin kontrolü insanlarda ve teknolojik değişimin istihdam üzerinde olumlu veya olumsuz etkisini de yine insanlar belirleyecek. Uzmanlara göre teknolojik gelişimin kendisi istihdam için olumlu veya olumsuz olabilir ve sosyal yapının bütününe bağlı olur. Ama unutmamak gerekir, ki bu da teknolojik bir sonuç değil, sosyolojik ve politik bir yönetim kararı. Bu nedenle değerli iş tanımını belki yeniden yapmak, istihdamı yeniden sınıflandırmak gerekebilecek.