“Teknoloji vazgeçilmezimiz, mahremiyetimiz önceliğimizdir”
130’dan fazla veri koruma otoritesinin her yıl genellikle Ekim ayında bir üye ülkenin ev sahipliğinde bir araya geldiği uluslararası organizasyon Küresel Mahremiyet Konferansı (Global Privacy Assembly- GPA), bu yıl ilk kez Türkiye’de Kişisel Verileri Koruma Kurumu (KVKK) ev sahipliğinde başladı. “Bir Denge Meselesi: Hızlı Teknolojik Gelişme Çağında Mahremiyet” ana temasıyla düzenlenen konferansın açılış konuşmalarını Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, Meksika Veri Koruma Otoritesi Başkanı Blanca Lilia Ibarra Cadena, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofis Başkanı Ali Taha Koç ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu gerçekleştirdi.
2010 yılında yapılan değişiklik ile kişisel verilerin korunmasını isteme hakkının Anayasal güvence altına alındığını, 2016 yılında ise Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun yürürlüğe girdiğini vurgulayan Kişisel Verileri Koruma Kurumu Başkanı Prof. Dr. Faruk Bilir, “KVKK olarak görev alanımıza ilişkin düzenleyici ve denetleyici faaliyetlerimizi, kişisel verilerin korunmasına küresel anlamda katkı sağlayan önemli bir aktör olma hedefini de gözeterek yürütüyoruz. Bu kapsamda Yapay Zeka, Biyometrik Veri, Çerezler, Unutulma Hakkı, Bankacılık Sektöründe Kişisel Verilerin Korunması ve Çocukların Kişisel Verilerinin Korunması başta olmak üzere; birçok konuda yapılan rehber çalışmaları ile teknolojik gelişmelere bağlı olarak artan kişisel veri işleme faaliyetlerine ilişkin farkındalığın artırılmasını hedefliyoruz” dedi.
Günümüzde bilişim teknolojilerinin dönüştürücü etkilerine karşılık mahremiyet hakkının öneminin arttığını vurgulayan Prof. Dr. Faruk Bilir, bu durumun ise kişisel verilerin korunmasına özgü düzenlemelerin ön plana çıkmasını sağladığını söyledi. Prof. Dr. Bilir, şöyle devam etti:
“Dünya genelindeki uygulamalara baktığımızda kişisel verilerin korunmasının nasıl sağlanabileceği konusunda yaklaşım farklılıklarının olabildiğini görmekteyiz. Bununla birlikte bireylerin mahremiyetinin korunması açısından üzerinde ittifak edilebilecek ortak paydalarda bir araya gelinmesi mümkündür. Bu ortak paydaların arasında en kapsayıcı olanı ise kişisel verilerin korunmasında, insan merkezli yaklaşımın benimsenmesidir. Teknoloji-mahremiyet dengesini sağlayabilmek adına ani teknolojik değişim ve dönüşümlere hazırlıklı olunmalı, veri korumada proaktif bir yaklaşım esas alınmalıdır. Bireyin mahremiyetinin korunması ise, değişen dünyanın değişmeyen bir gerçeği olarak karşımıza çıkmaktadır. Mahremiyetin temelinde bireyin özerkliği ve kendi geleceği hakkında karar verebilme gücü vardır. Gelecekte veri koruma politikaları ne kadar insan merkezli olursa, bireyin korunması da o derece güçlü olacaktır. Bundan dolayı teknoloji, mahremiyeti koruyacak şekilde tasarlanmalıdır. Bu çerçevede algoritmik karar vermenin olumlu potansiyeli fark edilirken, aynı zamanda bireyler üzerindeki risklerini veya olası olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmanın yolları aranmalıdır.”
44. Asamble’nin ana temasının teknoloji ve mahremiyet arasında makul bir dengenin kurulabilmesi için kişisel veri işleme esaslı teknolojiler ile mahremiyetin birlikte düşünülmesi gerektiği düşüncesinden yola çıkarak belirlediklerine dikkat çeken Prof. Dr. Bilir, konuşmasını “Dijitalleşmenin etkisiyle hızla değişen dünyada gelecek; yarın için sadece plan yapanların değil, yarınlar için bugünden çalışmaya başlayanlarındır. Teknoloji vazgeçilmezimiz, mahremiyetimiz önceliğimizdir” sözleri ile tamamladı.