“Teknolojik şubelerle büyüyeceğiz”
Bankada BT adına nasıl bir dönüşüm hayata geçti?
Son 5 yılda tüm sistemlerimizi, bankacılık altyapımızı, kanallarımızı dönüştürdük, BT kadromuz katlanarak büyüdü. Ar-Ge merkezi olduk ve tüm platformlarımızı yeniledik. Organizasyonu yeni baştan tanımladık ve projeleri yılbaşında tamamladık. Elimizde hem Ar-Ge hem bankacılık sistemleri anlamında ciddi portföy var. Bu portföyün özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyasında konuşlandırılması çabalarımız var.
Bu çalışmalar neleri içeriyor?
Aktif olarak yürüttüğümüz 20’ye yakın çalışma var. Bankalarla görüşüyoruz çoğunlukla. Sahip olduğumuz bir veya birkaç ürünün o coğrafyada konuşlandırılması veya bölgede aktif rol alan firmalarla iş ortaklığı modeli üzerine görüşüyoruz. Bankamız bünyesinde BT'nin ayrı bir teknoloji firması olarak konumlandırılması gündemde. Bununla ilgili fizibilite çalışmaları yapıyoruz. Çünkü büyük bir organizasyon ve 350’ye varan İK’nın olduğu yapı. Bu konuda yol haritasını dikkatli çizmemiz gerek. Bu ticarileşme noktasında yurtdışı pazarları hedef seçtik. 2014 Eylül’ünde iki arkadaşımızı Dubai’de görevlendirdik. Biri oradaki ofisimizi kullanıyor. Diğeri ise bizim adımıza bankalarla görüşüyor, satış ve ticarileşme odaklı çalışmaları yürütüyor. Oradaki ofisimizi de büyütmeyi düşünüyoruz.
5 yıllık kapsamlı yatırımın temel gerekçeleri neler oldu?
Toplam 40 milyon dolar maliyeti olan bir proje bu. Kadroyu 90’dan 330 kişiye yükselttik. Tüm altyapılarımızı değiştirdik ve hepsini tekil bir platformda konsolide ettik. Temel itici güç; bankanın sistemlerini ve mimarisini, dağıtık yapısını dönüştürmekti. Tüm hedeflerimizi gerçekleştirdik ve zamansal sarkma olmadı. ‘BOA’ adını verdiğimiz ‘Banking on the Air’ açılımıyla, kendi yarattığımız, bankanın tüm sistemlerinin çalıştığı bir platform var. Bankada yeni ürün geliştirmek, ürünün konfigürasyonunu, fiyatlamasını, bunlarda değişiklikleri yapmak çok kolay. BT ve iş birimleri aynı dili konuşur hale geliyor. Zaten teknikten ziyade, iş odaklı bir dönüşüm yaptık, teknolojimiz kadar, iş süreçlerimizi de geliştirdik.
Ar-Ge merkezi ne zaman hayata geçti?
Kasım 2009’da, dönüşüm projesi ile birlikte başladık çalışmalara. 1 yıllık süreçte ciddi altyapı ve Ar-Ge çalışmalarına sahip olduğumuzu görüp, bunları bir üst noktaya taşımak istedik. O dönemde Sanayi Bakanlığı’nın Ar-Ge merkezi süreçlerinden haberdar olup başvurumuzu yaptık ve Kasım 2010’da fiili olarak ‘Ar-Ge merkezi’ ünvanını aldık. Bundan sonra yaptığımız projelerin kalitesinde, teknolojik ve iş tarafında ihtiyaçların karşılanmasında önemli gelişim var. Üniversitelerle işbirliğine başladık. 20’ye yakın üniversite ile ortak projeler üretiyor, üniversite-sanayi işbirliğini hayata geçiriyoruz. Ayrıca Avrupa Birliği (AB) ve TÜBİTAK ile ortak ilerleyen projelerimiz oldu ve bunların sayısı artıyor. Ar-Ge merkezi olduktan hemen sonra kadromuzda üniversitelerin ilgili bölümlerinden 3’üncü ve 4’üncü sınıf öğrencilerini staja değil, doğrudan işe aldık. Buna ‘Bankada Kampüs’ adını verdik. Haftada en az iki gün işe gelen bu öğrenci arkadaşların, ücretlendirme, SGK girişleri, kartvizit basımları gibi detaylarla normal bir çalışandan farkları yok. Şu an 50 civarında öğrencimiz var. Bu çalışmadan çok verim alıyoruz. Amacımız öğrencilere sektörde işe başlamadan önce nelerle karşılaşacaklarını göstermek. Bu programımız devam edecek.
Merkez, bankaya ne gibi faydalar sağlıyor?
Buradaki çalışmaları ikiye ayırıyoruz: Bankadan gelen iş taleplerini konumlandırıyor, ayrıca BT olarak takip ettiğimiz, iş birimlerinin o an gündeminde olmayan iş ihtiyaçlarını da Ar-Ge başlığında ele alıyoruz. BT, tüm sektör bankaları için stratejik bir unsur ve bu konuda yaptığımız birçok proje var. Bunun bir örneği insansız şube konsepti.
Nasıl bir yapı sergiliyor bu şubeler?
Bankamız için stratejik, 1,5 yıldır varolan bir ürün bu ve Türkiye’de halen 20’nin üstünde lokasyonda var. Ocak sonundan itibaren 100 lokasyonda daha bu yapı konumlandırılacak. Bir şubede yapılan her şeyi yapabileceğiniz şubeler bunlar. Ocak ayından sonra konumlandıracağımız şubelerin konseptinde ‘kart basımı’ da olacak. 20’nin üstünde lokasyonda olan bu konseptle ilgili geliştirmelerde müşteri yorumlarını sürekli takip ediyor, kullanıcı deneyimini iyileştiriyoruz. Self-servis yapısında kullanıcıların zorlandığını öngördük ve her bir şubede cihazın nasıl kullanılabileceğini anlatan, ‘yardım masası’ gibi çalışan bir görevlimiz var. Ama gelecek birkaç yıl içinde bu ihtiyaç da kalmayacak.
Bu şubeleri hangi kriterlere göre kuruyorsunuz?
Ciddi bir analitik çalışmamız oluyor. Bir şube açılamayacak kadar zorlu yerlerde bu şubeleri açıyoruz. Yani örneğin küçük bir ilçe, hiçbir banka şubesi yok ve şube açmak da mantıklı değil. Bu tip noktalara bunları konuşlandırıyoruz. Bu iş modelimiz, teknoloji gibi sürekli gelişiyor. Her yerde bir bankacılık kültürü oluşturmayı da hedefliyoruz. İlerleyen süreçte iş modelimiz beklentilerimizin üstüne çıkınca, bu şubeleri yoğun noktalarda ve AVM’lerde de konumlandıracağız. Bu insansız şubeyi yapmadan önce de bazı araştırmalar yaptık. Ar-Ge ve akademik olarak yaklaştık. İnsan diyaloğu, müşteri kanadında öncelik. Bu nedenle kişiler her işlemi şubeden yapmayı tercih ediyor. Bu beklenti ışığında insansız şube konseptini oluştururken, merkezde bir görevliyle video konferans sistemi ile müşteriye hizmet veriliyor. Yani bir insan etkileşimi yine var.
Ar-Ge merkezi olarak üzerinde çalıştığınız ne gibi projeler var?
Kredi kartı gibi sistemlere alternatif ödeme sistemi oluşturmayı hedefliyoruz. Yani işlemlerin bir uygulama üzerinden yönetilebildiği, güvenli, mobil cüzdanın bir üst versiyonu gibi ve kartı ortadan kaldıracağımız projeler üstünde çalışıyoruz. Biyometri çalışmalarımızın yanında, bulut uygulamalarımız var. Bunu PaaS ve SaaS olarak müşterilere bir ürün olarak sunmayı planlıyoruz. Mobile ciddi yatırım yapıyoruz. Bu başlıkta kadromuzu genişlettik ve buna devam edeceğiz 2015 yılında. Mobil platform ve mobil bankacılık sistemimizi yine bankanın kendi iç kaynakları ile geliştirdik ve onlarca yeni uygulamamız olacak. Bunlar bankacılık servisleri dışında, ama finansal sektöre hizmet veren uygulamalar olacak. Mobil, üzerinde çok durduğumuz bir başlık. 5 yıl önce kendi bünyemizde bir ‘kullanıcı deneyimi’ departmanı kurduk, onları eğittik, bu kültürü oluşturduk. Tamamen kalite odaklı bir yaklaşım bu. Tüm uygulamalarımız bu ekibin onayıyla üretim ortamına yansıyor. 2014 yılında bu birimin ismini ‘costumer experience’ olarak değiştirdik.
2015 yılı planlarınız, hedef ve projeleriniz neler?
Teknolojik şubelerle büyüyeceğiz. Önceliğimiz, ürünlerimizin konumlandırılması. Ayrıca ödeme sistemleri ile ilgili ve tüm kanal yapısı üstünde çalışmalarımız sürecek. Analitik boyutta da çalışmalarımız artacak. Sonuçta bankalarımızdaki müşteri verilerini finansal değere dönüştürmek gerek. Bulut uygulamalarımız var ve bunları müşterilerimize ürün olarak sunmayı düşündüğümüz bir platforma taşımayı hedefliyoruz. Bu çalışmada hedefimiz ise KOBİ’ler. Onlara hem platformu hem uygulamaları sunacağız. Bu da 2015’in ikinci yarısında hayata geçecek.