Teknoparklar ‘Dijital Türkiye’ yolculuğunu doğrudan destekliyor
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği (TGBD) Yönetim Kurulu Başkanı Faruk İnaltekin, “Akademik dünya, sanayiye yaklaşarak çalışmalarının ancak bu şekilde ekonomiye kazandırılacağını anlamalı. Sanayinin ise karşılaştığı sorunlarda ya da iyileştirmelerde akademiye yakın olarak daha bilimsel çözümlerle daha sağlıklı ilerleyebileceğini anlaması gerekiyor” değerlendirmesini yaptı.
TGBD’nin; Türkiye’nin teknoloji geliştirme bölgelerinin tek ağı olduğuna dikkat çekerek konuşmasına başlayan Faruk İnaltekin, teknoparkların niteliğini artırmaya yönelik faaliyetler yürüttüklerini kaydetti. İnaltekin, bu çerçevede belli başlı projeleri şöyle sıraladı: “‘TGBD Akademi’; Teknoloji Geliştirme Bölgeleri yönetici şirketlerinin personeline ve yöneticilerine yönelik 2015 yılında oluşturulan, içeriği güncel ortam ve taleplere göre şekillenen bir eğitim programı. Ticaret Bakanlığı destekleriyle yürütülen ‘Tecrübe Transferi Programı’ ise; Anadolu’nun farklı yerlerinde bulunan teknoparklardaki girişimcileri, Ankara ve İstanbul’daki Teknoloji Geliştirme Bölgeleri’nde 1 ay süreyle misafir ederek bilgi ve deneyim kazanma fırsatı sunuyor. ‘Mentör-Mentee Eşleştirme Programı’; teknoparklar arasındaki bilgi ve tecrübe paylaşımını hızlandırmak amacıyla olgun teknoparklar ile yeni faaliyete geçmiş teknoparkları eşleştirdiğimiz bir mentörlük programı. Sürdürülebilir kalkınma ilkesi çerçevesinde, Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yürütülen ‘Sıfır Atık Destek Projesi’ni daha temiz ve gelişmiş bir ekosistem hedefi doğrultusunda desteklemekte ve teknoparkların proje kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmek üzere süreçleri tasarlamaktayız.”
TGBD koordinasyon anlamında ciddi bir role sahip
‘Dijital Türkiye’ yolculuğunda teknoparkların yeriyle ilgili bilgi veren İnaltekin, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından yayımlanan ‘Dijital Türkiye Yol Haritası’na göre bu yolcuğuluğun 6 bileşeni bulunduğunu hatırlatarak bunları şöyle sıraladı: ‘İnsan’, ‘Teknoloji’, ‘Altyapı’, ‘Tedarikçiler’, ‘Kullanıcılar’ ve ‘Yönetişim’. İnaltekin, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Bunların tamamı tüm paydaşlarla ilintili olsa da, birkaç başlık doğrudan teknoparklar ve teknopark yönetimleri tarafından beslenmekte. İnsan kaynağı açısından üniversiteler ve teknoparklar, ‘Teknoloji’, ‘Altyapı’, ‘Tedarikçiler’ anlamında ise teknopark firmaları oldukça kritik konumda yer alıyor. TGBD, ülkemizde teknoparkların tek çatı yapısı olarak faaliyet göstermekte; gerek teknopark yönetimlerinin gerekse teknopark firmalarının gelişimi için çalışmalar yapmakta. Derneğimiz; teknopark yönetimleriyle birlikte ‘Yönetişim’ başlığı altında koordinasyon anlamında ciddi bir role sahip. Dolayısıyla tüm paydaşlarıyla birlikte teknoparklar, Derneğimiz ve bu paydaşlar tarafından yürütülen tüm aktiviteler, ‘Dijital Türkiye’ yolculuğunu doğrudan destekliyor. Teknoparklar; üniversiteler, araştırma kurumları ve sanayi kuruluşlarının aynı ortam içerisinde araştırma, geliştirme ve inovasyon çalışmalarını sürdürdükleri; Ar-Ge kültürünün entelektüel sermaye ile harmanlanarak teknoloji tabanlı girişimciliğin desteklendiği ve geliştirildiği, akademik, ekonomik ve sosyal yapının bütünleştiği en başarılı modellerden biri haline geldi.”
Gelişen ve değişen teknolojiyi birlik ve beraberlik içerisinde yakalayabiliriz
Ulusal inovasyon sistemlerinin geliştirilmesinde önemli bir rol oynayan teknoparklar hakkında bilgi vermeye devam eden İnaltekin, şunları kaydetti: “Teknoparklar; inovatif bilginin yüksek katma değerli ürün ve teknolojilere dönüştürülerek ticarileşmesini destekleyen nitelikli fiziksel altyapı ve destek hizmetlerinin yanında çeşitli teşvik mekanizmalarıyla girişimcilere hizmet veriyor. Üniversiteler, reel sektör ve kamuyu en verimli şekilde bir araya getiren bu yapılanmaların gelişimine destek olmalıyız. Gelişen ve değişen teknolojiyi birlik ve beraberlik içerisinde yakalayabiliriz. Tüm paydaşların katkısıyla oluşturulan eylem planlarını en iyi şekilde yöneterek, eksiklerimiz ve ihtiyaçlarımız çerçevesinde yenilerini oluşturmalıyız. İş birliği içerisinde planlı ve programlı bir şekilde, riskleri azaltarak, fırsatları faydaya dönüştürerek çalışmaların sürdürülmesi modern çağda başlayan ticaret savaşlarında yani teknoloji savaşlarında da kaybolmamızı engelleyecektir.”
Paydaşlararası ilişkilerin iyileştirilmesine, kültür ve anlayıştan başlamak gerekiyor
Faruk İnaltekin, “Araştırma, geliştirme ve inovasyon kavramlarının hayata geçtiği en somut Kamu-Üniversite-Sanayi İş Birliği (KÜSİ) örneği; teknoloji geliştirme bölgeleridir” ifadesini kullanarak “Teknoparklar; akademik bilginin ticarileştiği, sanayi sorunlarına bilimsel çözümlerinin arandığı, nitelikli insan kaynağının özel sektör ile buluştuğu ve tüm bu süreçlere birçok farklı noktadan kamunun paydaş olduğu ortamlardır” dedi. İnaltekin, şu değerlendirmeyi yaptı: “Maalesef bu ilişkinin iyileştirilmesi için hap bir çözüm yok. Ancak konunun kültür ve anlayıştan başlayarak ele alınması gerektiğine inanıyorum. Akademik dünya, sanayiye yaklaşarak çalışmalarının ancak bu şekilde ekonomiye kazandırılacağını anlamalı. Sanayinin ise karşılaştığı sorunlarda ya da iyileştirmelerde akademiye yakın olarak daha bilimsel çözümlerle daha sağlıklı ilerleyebileceğini anlaması gerekiyor. Çatı yapılar, STK’lar, bu iki paydaşın birbirini anlayacağı, bir araya geleceği ortamları sağlamalı, kamu ise tüm bu süreçler için destekleyici, teşvik edici rol oynamalı.”
Kanun koyucular ülkenin ihtiyaçlarına göre daha odaklı teşvik mekanizmaları oluşturmalı
“Yerli ve milli ürün geliştirme konusunda daha verimli adımlar atılabilmesi için gerek fikir gerekse teşvik destek mekanizmalarını geliştirirken sürekli olarak pazarlamayı ve markalaşmayı hedeflememiz gerekiyor” yorumunu yapan İnaltekin, “Diğer türlü etrafımız, teknik olarak çok iyi ancak ticari olarak ekonomik bir değere dönüşmemiş ürünlerle dolar” ifadesini kullandı. İnaltekin, şöyle konuştu: “Girişimcilerin ihtiyaçları doğru görmesi ve buna göre ürün geliştirmesi gerekirken en çok ithal edilen ürünler olmak üzere kanun koyucuların da ülkenin ihtiyaçlarına göre daha odaklı teşvik mekanizmaları oluşturması ve bununla birlikte de bahse konu ürünlerin pazara çıkması için de gerekli desteği vermesi gerekmekte. Bizler, 2023 hedeflerini yakalayabilmemiz için var gücümüzle çalışarak ileri teknolojik ürünlerin üretilmesine katkı sağlamaya devam edeceğiz. Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Derneği olarak 2020 yılında da teknolojinin gelişmesini destekleyen paydaşları bir arada tutarak ülkemizin gelişimi için çalışmalarımızı devam ettirerek bu yolda ilerleyeceğiz.”