Televizyon kavramı bilgisayar ile tamamen birleşiyor
Son zamanlarda görüntüleme teknolojileri alanına gelen en önemli kavramlardan ikisi, 3 boyut ve Smart TV. Kullanım zorlukları ve teknolojik sorunlar nedeniyle bir türlü istenen noktaya gelemeyen 3 boyut kavramı, şimdi yerini farklı bir kavrama bırakıyor. Smart TV’ler ve onların getireceği yeni yaşam biçimi 2011 yılının en çok konuşulan konusu haline geldi ve bunun 2012’de de artarak devam etmesi bekleniyor.
Kısaca tanımlamak gerekirse bilgisayar işlevlerini TV ekranıyla bütünleştiren bir yapıyı temsil eden smart TV kavramı, araştırmalara göre önümüzdeki yıl pazarın yüzde 20’sine hakim olacak. Son yıllarda vitrinlerin ön kısımlarında yer almaya başlayan smart TV’lerin satışları da hız kazanmaya başladı. Bu yıl dünyada yüzde 10’luk bir pazar payına sahip olan yeni TV’lerin önümüzdeki yıl bunu ikiye katlaması bekleniyor. Diğer taraftan sadece internete bağlanabilen TV’ler olarak değerlendirildiğinde bu tip ürünlerin 2013 yılında yüzde 50’ye varacağı öngörülüyor. Kısaca, 2 yıl sonra her girdiğimiz iki evden birinde internete TV üzerinden bağlanabilme şansı olacak.
En büyük beklenti
sosyal ağlar
Smart TV kavramıyla beraber gelen yeni nesil ürünler; internette sörf yapabilmenin yanı sıra video sitelerine doğrudan erişim uygulamalarıyla TV anlayışını kökünden değiştirebilir. E-ticaret sektörünün daha fazla müşteri kazanmasına neden olabileceği gibi onlara farklı bir tanıtım ve pazarlama kanalı da sunabilir. Habercilik anlayışında değişimler getirebilir.
Ancak bu akımın doğrudan etkileyeceği en önemli alanın tabii ki sosyal ağlar olacağı su götürmez bir gerçek. Son rakamlara göre 800 milyon kayıtlı kullanıcıya sahip Facebook platformunu kullanmada 4’üncü sıraya kadar gelebilen Türkiye’nin smart TV’nin yaygınlaşmasıyla çok daha etkin bir sosyal ağ kullanımı yaratabileceğini söylemek mümkün.
Tabii ki smart TV kavramının gelişimini sadece uç noktada incelemek doğru olmaz. Temelinde ‘birleşik iletişim’ benzeri bir yapı bulunan yeni kavramın gelişimi, genişbant internetin yaygınlaşması ve bağlantı hızlarının artmasıyla yakından ilgili. Çünkü ancak bu şekilde yeni ürünlerin evlerimize kadar girmesi anlam kazanacak.
Cepte tutmadı ama…
Smart TV’leri sadece internete bağlanan ürünler olarak görmemek gerekiyor. Skype gibi VoIP tabanlı hizmetleri de bünyesine alabilen bu kavram, dahili kamera gibi donanım eklentileri sayesinde iletişim alışkanlıklarını değiştirebilir. Örneğin 3G altyapısının kurulmasından sonra cep telefonlarında beklendiği kadar yaygınlaşmayan görüntülü görüşme smart TV’ler ile farklı bir bakış açısı kazanabilir. Özellikle aile bireylerinin tamamının kolayca kullanabileceği bir teknoloji olarak sunulması, görüntülü ve sesli görüşme hizmetlerini sabit ve mobil operatörlere rakip hale getirebilir.
İçerik gereksinimi yeni bir pazar oluşturabilir
Bir noktada bilgisayar işlevini ekrana taşıyan ‘smart TV’ler, sadece donanım olarak değil, içerik anlamında da zenginleşmek zorunda. Smart TV konusunda kendini geliştiren şirketlerin bu ürünler için özel uygulamalar geliştirmeye çalıştığı biliniyor.
Akıllı telefonlara ve tabletlere yönelik mobil işletim sistemlerinde yıllar önce başlayan uygulama savaşlarının benzeri smart TV alanında da başlayabilir. Çünkü 2012 yılının ortalarına kadar piyasaya çıkmış olması beklenen Apple marka televizyonlarda iOS işletim sistemi kullanılacağı ve Siri gibi uygulamaların da TV ile beraber geleceği söyleniyor.
3DTV’ler neden beklenen patlamayı yapamıyor?
Her teknoloji beraberinde birtakım zorluklar getirir ama kullanıcı deneyimini doğrudan etkileyen olumsuzluklar o kavramın yerleşmesine ve yayılmasına daha fazla etki eder. 3DTV’de de benzer bir durum söz konusu, özellikle sinema ve sayısal oyun endüstrilerine epey katma değer sağlayabilecek bir teknoloji olan 3. boyutun kullanımı ve ek maliyetleri konusunda sıkıntılar söz konusu.
Bunlardan biri, mevcut sistemlerin özel bir gözlük ile kullanılmasının gerekmesi. Her biri yüz doları bulan bu gözlükler zaten pahalı olan 3D uyumlu TV’nin toplam sahip olma maliyetini yükseltirken, gözlüklerin getirdiği ergonomik yükler de çoğu insan için katlanılması anlamsız bir bir sıkıntı yaratıyor.
İçerik-donanım kısır döngüsü
3DTV üreticilerinin boğuşması gereken bu zorluklar, içerik üreticileri tarafında da arz-talep dengesini vuruyor. 3DTV ve sunu cihazı satışlarının düşük olması söz konusu sektörlerin 3. boyuta yatırım yapmasını zorlaştırıyor ve bu yüzden 3DTV satın alanlar kısıtlı bir içeriğe yüksek bedellerle erişebiliyor. Son dönemde bu durum 3 boyut özelliği bulunan TV’lerin fiyatlarının normal modellere yaklaşmasıyla beraber değişmeye başlasa da, henüz 3DTV’lerin akıllı telefondaki gibi hızlı bir yükseliş yakalayabileceğini söylemek zor.