Temassız hale gelen ekonomide ‘Sürdürülebilirlik’ önemini artırıyor
Pandemi öncesi bilişim dünyası diğer departmanlara göre daha izole bir departman olup şirketlerin büyüme stratejileri ve yönetimlerinde söz hakkı bulunmayan bir bölümdü. Ancak pandemi öncesi başlamış olan dijitalleşme salgının etkisiyle hızını iyice artırınca; evlerine kapanan insanlar, bilişim ekiplerinin desteği, motivasyonu ve çalışma hızıyla ayakta kaldı. “Bilişim teknolojilerinde çalışanlar; tıpkı sağlık çalışanları kadar azim ve özveri ile bizlerin uzaktan, temassız yürütmek zorunda kaldığı her türlü aksiyon için kullandığımız dijital ve mobil kanalların bakımı, gelişimi ve altyapıları anlamında çok büyük bir destek verdi. Hayatın tüm akışını dijitalde yürütmemizi sağlayan sessiz kahramanlardı. Bu anlamda onlara teşekkürümüz sonsuz” diyen Teknolojide Kadın Derneği Başkanı Zehra Öney, şunları kaydetti:
“Bilişim çalışanları bu denli özveriyle çalışırken diğer departmanlarda çalışanlar ise teknoloji tabanlı uzaktan çalışma modelleri ve altyapıları konusunda büyük bir hizmet ve inovasyon beklentisi içine girdiler. Aynı şekilde salgın süresince çalışanlar iş yerlerinin kendi sağlık ve iş güvenlikleri konusunda aldıkları kararlarda söz sahibi olmaya başladılar. Taleplerinin kurum tarafından görülmesi onlar için büyük bir kriter haline geldi. Bu anlamda kurumlardan daha kapsayıcı bir bakış açısı beklentisi içine girmiş oldular. Tüketimi tamamen dijitalde gerçekleştiren kullanıcılar tarafında ise beklentiler; ürün ve hizmetlerin daha bilgilendirici ve proaktif olması yönünde değişti. Öğrenen makineler sayesinde daha insansı hale gelen yapay zeka altyapılı uygulamalar ve oyunların kullanıcılarla interaktif iletişimin artması; sanal gerçeklik teknolojisi sayesinde online gezilen turistik mekanlar, artırılmış gerçeklik sayesinde mağazaya gitmeden denenebilen kıyafetler, yapay zeka teknolojileri ile çok üst düzey iletişim kurabilen chatbotlar kullanıcı deneyimini tamamen farklı bir seviyeye taşıdı. Kullanıcılar da hal böyle olunca tek sosyalleşme ve tüketim ağları haline gelen dijital ortamdan, bilişim dünyasından daha sıcak ve daha şaşırtıcı yenilikler beklemeye başladı. Hem kullanıcı hem de çalışan tarafında beklentiler, teknolojinin odağına insanı almasını gerektirdiğini bize bir kez daha gösterdi. Her iki taraf da çalıştıkları kurumlardan ve kendilerine sunulan ürün ve hizmetlerden daha insana ve insanın ihtiyaçlarına özen gösteren, iletişimi kuvvetli, sorunlara çözüm üreten, kişiselleştirilmiş, değer yaratmayı para kazanmanın önüne koyan, hızlı, proaktif, şaşırtıcı ve insanı duygulara değen bir bakış açısı ve uygulama bekliyorlar.”
Tüm bu gelişmelerle değişen beklentilere “Yeni normal” denilebileceğini belirten Zehra Öney, “Ama Mart ayından beri öyle büyük bir hızla bu dönüşümü yaşadık ki artık bu normale, yeni demek doğru olmaz” dedi.
Öney’in verdiği bilgilere göre; çalışanlar uzaktan çalışmaya, kullanıcılar ise dijitalde aldıkları hizmetlere ve kullandıkları altyapıya alıştılar. Bilişim ekipleri ise artık şirketlerin yönetiminde ve stratejilerinde daha çok söz sahibi olmaya başladı. Geçtiğimiz yıllarda satış ve pazarlama firmalarının üst sıralarda yer aldığı Fortune 500 listelerinde, üst sıralara giderek teknoloji ve finans firmalarının girmesi de bilişimin günümüzde geldiği noktayı göstermek için güzel bir örnek.
Çalışma ve yaşam şeklinin temassız hale geldikçe dönüştürücü teknolojilerin kullanımının arttığını belirten Zehra Öney açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“IDC verilerine göre dijital dönüşümü mümkün kılan teknolojilere ve hizmetlere dünya çapında yapılan harcamaların 2022’ye kadar, küresel olarak dijitalleşmeye harcanan toplam miktar 2,1 trilyon doları aşacağı söyleniyor. Gartner’a göre dünya genelindeki sadece bulut hizmetlerinde pazar payının bu yıl yüzde 17,2 büyüyerek 208 milyar doların üzerine çıkması bekleniyor. Aynı şekilde yapay zeka yatırımları da hızla artıyor.
Pandeminin küresel piyasalarda yaşattığı şok dalgası, ekonomideki belirsizlikler ve uzun vadeli öngörüde bulunmanın zorluğu doğrudan yabancı yatırım konusunda bir baskı yaratsa da tüm dünyada dijital dönüşümün hızının artması teknolojiye yatırım oranlarını giderek artırdı. Özellikle teknoloji, yazılım, online eğitim, telemedicine, e-ticaret ve oyun sektörlerinde umut vadeden ortam, birleşme, satın almalarda ve yatırımlarda büyük bir artışa sebep oldu. Buna ilaveten, açık Ar-Ge ve Açık inovasyon projeleri, işbirliği ruhunun artmasının yanında şirketlerin ortak faydaya odaklanmalarını sağladı.
Bilişim dünyasının artık karar alıcı mekanizmalar haline geldiği günümüzde, bir şirket; teknoloji konusunda ne kadar uzman ve yetkinse teknolojiye ne kadar yatırım yapıyor ve iş, satış ve hizmet süreçlerinde teknoloji ile ne derece entegre çalışıyorsa bir o kadar başarılı oluyor ve hızlı büyüyor. Dolayısıyla artık yatırım trendi de bu kriterle şekilleniyor.
Şirketlerin kadrolarındaki sayıca üstünlükleri değil, nitelikte yani teknolojik tarafta ne kadar gelişmiş oldukları; temassız hale gelen ekonomide büyümelerini ne kadar sürdürülebilir kıldıkları önem taşıyor. Bunların dışında; sadece Türkiye’de e-ticaret sektörünün yüzde 160 büyümüş olması ya da oyun sektörünün gelirinin 401 milyon dolarla dünyada 23. sıraya çıkması ve özellikle Türk oyun firmalarının aldıkları yatırımlar bilişim dünyası ve yatırım eğilimleri ile ilgili değişiklikleri en açık şekilde gözler önüne seren örnekler. Salgın bir şok etkisi yarattı, bu bir gerçek. Fakat 21. Yüzyıl değiştiren ve dönüştüren teknolojilerin yüzyılı. İnsan beyninin bile hacklenebileceği, sürücüsüz araçlar hatta uçan arabalarla seyahat edebileceğimiz, giyilebilir teknolojiler sayesinde sağlık verilerimizin takibini yapabileceğimiz; hologram teknolojileri sayesinde olmadığımız yerdeki toplantılara dahil olabileceğimiz ve aklımıza bile gelmeyen teknolojilerin zamanındayız. Bu sebeple yaşanan tüm bu gelişmeler, bilişim dünyasını söz sahibi bir konuma getirmekle kalmayıp hayatın her noktasında etkin hale getirecek ve yatırımları da bu alana çekecektir.”