TEV Bilgi İşlem Müdürü Mustafa Meral: “GÜVENLİK VE UYUMLULUK ÖNCELİĞİMİZ”
“Türk Eğitim Vakfı (TEV) olarak biz burs veren bir kurumuz. Şu an aktif bursiyer sayımız 17 bini geçti. Burs başvurularımız her yıl Eylül ayında başlar. Bu yıl deprem nedeni ile çok zorlu bir süreçten geçiyoruz. Geçen sene 45 bin başvuru alırken, bu sene 150 binden fazla başvuruya başlayan oldu ve 107 bini başvurusunu tamamladı. Ayrıca deprem sonrası açtığımız başvuru formuna ise 94 bin kişi başvurmuştu.
2014’te Türkiye’de tüm süreçlerini ERP’ye taşıyan ilk STK olduk. ERP’nin de çalıştığı tüm sunucularımızı içerideki sistem odamızda tutuyoruz. 13 şubemizin hepsi oraya bağlanıyor. Felaket kurtarma sistemini ise Ankara’da bulunan yurdumuza kurduk.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir kurumuz ve regülasyonlarda buna göre biraz daha yoğun oluyor. Bu sebeple şimdiye kadar bulutta çalışmak, bir veri merkezi kullanmak bizim için pek uygun değildi.
Yakın zamanda bizim için çok önemli bir projeye başlıyoruz. Türkiye’deki bütün üniversite öğrencilerinin, yani yaklaşık 3,5 milyon öğrencinin dahil olabileceği bir gençlik platformu yapmaya çalışıyoruz ve bunu kendi sistem odamızda barındırmamız çok olası gözükmüyor. Son zamanlarda alınan kararlar ile bulut kullanımının önü de biraz daha açıldığı için bizde bu projeyi bir veri merkezi üzerinden çalıştırmak istiyoruz ve bunun için de araştırmalara başladık.
Yaptığımız çalışmada olması gerekenleri belirledik.
Birincisi güvenlik ve uyumluluk. 1967 yılından bu yana burs veren bir Vakıf olarak 300 bin civarında burs vermiş bir kurumuz. 200 bin civarında bağışçımız var. Tüm mal varlığını bize bağışlayan bağışçılarımız var ve bunların her türlü bilgisini ERP sisteminde tutuyoruz. Dolayısı ile bize göre verimiz oldukça büyük bu sebeple de güvenli bir ortamda saklanmalı.
İkincisi kolay erişebilir ve esnek bir yapıya sahip olmalı. İş sürekliliğini arttırarak kullanıcının internetin olduğu herhangi bir yerden ve herhangi bir cihazdan sorunsuz bir şekilde çalışmasına imkan sağlamalı, hızlı ve güçlü bir alt yapısı olmalı, uygulama ve veri erişimi için yüksek performans sağlamalıdır.
İhtiyaca göre büyüyebilir bir yapıya sahip olmalıdır.
Veri kaybını önlemek ve iş sürekliliğini sağlamak için etkili bir yedekleme ve kurtarma stratejisi sunmalıdır
Yeni teknolojik gelişmelere hızlıca adapte olabilmeli, farklı sistemlere kolayca entegre edilebilmelidir.
Çevresel sürdürülebilirlik çok önemli. Bu sebeple enerji verimliliği sağlamalı, çevreye duyarlı sistemler olmalı.
Güçlü bir destek ekibi olmalı ve iyi bir SLA sunmalıdır.
Son olarak da maliyet avantajı sağlamalıdır.
Sonuç olarak veri merkezlerini seçmek, günümüz dijital çağında rekabet avantajı elde etmek ve sürdürülebilir bir iş modeli oluşturmak için önemli bir adım gibi duruyor. Veri güvenliği, performans, esneklik ve maliyet tasarrufu gibi avantajlar sunuyor. Ayrıca son zamanlarda yaşadığımız deprem gibi afetlerde gösteriyor ki fiziki güvenlikte çok önemli. Afetlere karşı alınan önlemler iş sürekliliği ve veri güvenliği açısından büyük önem taşıyor. Tüm bunları işletmelerin kendi başına sağlaması ise önemli bir maliyet oluşturuyor. Bu sebeple yatırımlarını bu teknolojik altyapılara yönlendiren işletmeler, dijital gelecekte daha rekabetçi ve sağlam bir konuma sahip olacaklar diye düşünüyorum.”