THE GUARDIAN’A VE NEW YORK TIMES’A GÖRE 2019’UN EN İYİ BİLİM KURGU ROMANLARI
“Klişe söyleme göre, bugünün bilim kurgusu yarının bilimsel gerçeğidir. Bilim kurguda 80’lerdeki bilgisayar korsanlarının (cyberpunks) kent sinisizminin, giderek yerini geleceğin distopyalarına bırakması, endişe verici. Yine de, jeopolitikayı veya iklim değişikliği aciliyetini görmemezlikten gelemeyiz. Kolektif geleceğimizi en iyi gören, çağdaşlığın sert müziğiyle akort edilmiş edebiyat türü olan bilim kurgudur” (http://bit.ly/2qTFE3b). İngiltere’nin saygın gazetesi The Guardian için yılın en iyi bilim kurgu romanlarını seçen, Londra Üniversitesi edebiyat profesörü ve 12 bilim kurgu romanının yazarı Adam Roberts, yazısına böyle başlamış.
Gelecek ile ilgili neyi bilmediğimizi bile bilemediğimiz bir dönemden geçiyoruz. Geleceği en önemli belirleyicilerden biri olan teknoloji, bunu kendi iç mantığı ile yapmıyor. Birey ve toplum iradesi, politika, ideoloji ve diğer birçok unsur teknolojinin geleceği nasıl şekillendireceğini etkiliyor. Bu durumda, bilimin yanında iyi edebiyatçıların hayalgücüne de başvurmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu yıl çıkan İngilizce bilim kurgu romanlarından ve teknoloji ile ilgili kitaplardan saygın kaynakların önerdikleri ortaya çıktıkça, aralarından benim seçtiklerimi burada yazacağım.
Adam Roberts’ın yılın kitabı olarak önerdiği iki roman, günümüzün önde gelen iki konusu ile ilgili: İnternet ve iklim değişikliği. İklim değişikliğinin yaşandığı roman, Vicki Jarret’in “Always North” ilgimi çekmedi.
“Infinite Detail”
Adam Roberts’e göre yılın kitabında, Tim Maughan, yakın bir gelecekte internet tamamen yok olmadan hemen öncesini ve sonrasını yaşatıyor bize. Bir dizi karakterin yaşamındaki ve kişiliğindeki değişiklikler… Toplumsal çöküş… Askeri diktatörlerin ortaya çıkışı…
Teknoloji, kent yaşamı, küreselleşme, kültür ve teknoloji konularında ortaya çıkan meseleler ile ilgili yazıları BBC ve New Scientist gibi mecralarda düzenli yayımlanan Maughan, internet ortamının insanına geniş bir çerçeveden bakabiliyor. Roman, teknolojinin dikkatimizi dağıtmadığı, etrafımızda sürekli dönen reklamların olmadığı bir dünyada, insan olmanın ne demek olduğunu bize hatırlatıyor adeta (http://bit.ly/380HpMo). Günümüz kültürünün şekillenmesinde başrolü oynayan internetin aniden yok olduğu ortamda kültürel eserler? Roman aynı zamanda bize tüm yumurtaların aynı sepete konmasının riskleri üzerine bir uyarı.
“Exhalation”
New York Times editörleri 2019’un en iyi kitaplarını seçmiş (https://nyti.ms/35QHYXm). Bunların içinde bir tane bilim kurgu var: Ted Chiang’ın çok sıradışı 9 hikayesini içeren “Exhale.” Sanal gerçeklik, zaman yolculuğu, özgür irade ve determinizm, robot ve yapay zeka gibi güncel konularda düşünce ve duygularımıza dokunan özgün ve yaratıcı hikayeler.
New Yorker dergisinde “Bilim kurgu distopik olmak zorunda değil” başlıklı yazısında, Joyce Carol Oates güzel yazmış (http://bit.ly/2P5YImB): “bilim kurgunun alışılmış kinayelerini, Ted Chiang tamamen alışılmamış bir şekilde ele alıyor.”
Bilim Kurgu Değil ama…
New York Times’ın en iyi 10 listesine girmese de yılın dikkat çekici 100 kitabı (https://nyti.ms/2YleRZT) arasında yer alan iki kitap dünün bilim kurgusu ama bugünün gerçeği: Shoshana Zuboff’un “The Age of Surveillance Capitalism” ve Andrew Marantz’ın “Anti-Social” kitapları.
Teknoloji devlerinin yarattığı mahremiyet ihlalinin aslında sorun buzdağının görünen kısmı olduğunu ve esas sorunları öğrendiğimiz Zuboff’un kitabını daha önce burada tanıtmıştım (http://bit.ly/3831T78).
Marantz’ın kitabı, insanlar arasında olumlu bir iletişim ortamı kurma amacıyla başlayan sosyal ağların, Amerika’da neo-faşistlerin örgütlü kullanımıyla nefret, ırkçılık, yalan haber ve şiddet yayma mecrası haline geldiğini anlatıyor. Teknoloji, politika ve medya arasındaki sınırların giderek silinmesi, hepimizin içinde yaşadığı enformasyon panoramasını tahrip etmiş durumda.
New Yorker dergisinin çalışanı olan Andrew Marantz, yıllardır iki çok farklı dünyanın insanları ile ilişki içerisinde. Birincisi, toplumda enformasyon alışverişini alt üst eden sosyal ağları yaratan hem naif hem de aşırı hırslı ve pervasız girişimciler. İkincisi, komplocu ve ırkçı gündemlerini yalan haberlerle yayıp nefret yaratmak için sosyal ağları kullanmada ustalaşan neo-faşist troller dünyası. Kitabında bu ikinci dünyadaki insanları karakterize etmek ve neyi neden ve nasıl yaptığını anlamak için yaptığı dikkatli gözlemleri ve ayrıntılı görüşmeleri anlatıyor. Tüyler ürpertici ayrıntılar veriyor. Ayrıca, bu güçlerin ustaca kullandığı sosyal ağları ve enformasyon teknolojilerini yaratanları da karakterize etmeye ve bundan sonra ne yapılabileceğini anlamaya çalışıyor.