Trende kahve vagonu
Starbucks ve İsviçre Demiryolları sunar: Cenevre’yi Zürih’e ve ötesinde St. Gallen’e kadar bağlayan trenimizde bir vagonu “kahvehane” yaptık.
Bu haberi öğrenen diğer kahvecilerde “Hay Allah! Bizim aklımıza neden gelmedi?” durumu… Starbucks, hiç bir fedakarlıktan kaçınmayarak (!), sayın müşterilerine, bu trendeki iki katlı bir vagonda cafe açtı.
Starbucks’ın kendi kurum kimliğini göz ardı etmeden, ama mutlaka müşteri profilini dikkate alan, çevre ve kültür koşullarını gözeten kahve evleri açtığı bilinir. Bu işlerin en başındaki Liz Muller’in son yenilikçiliği, kurumsal muhafazakarlığını titizlikle koruyan İsviçre Demiryolları’nı, bir “kahvehane vagonu” kavramına ikna etmek oldu.
Söylemesi ve anlatması kolay, arka planı hayli zor bu konuda şu özet, bir fikir verecek: 50 kişinin oturabileceği yepyeni bir vagon tasarlandı. Hem bar taburesi gibi tünek, hem “ortak masa,” hem tekli koltuk şeklinde üç değişik oturma grubu yaratıldı. Türkiye’de kullanılmayan, ama başka ülkelerde gündelik yaşamda yer alan iki katlı vagonun üst katı daha geniş ve rahat düşünüldü. Hareket halindeki trende üst kattan aşağıya inip kahve alıp üst kata çıkmak olmasın diye garson da eklendi vagon ahalisine. Starbucks’ın dükkanlarındaki tahta, vagonda (yangın tehlikesine karşı) kullanılamayacağı için tahta oranı pek aza indirildi. Her koltuk ve masa, bu vagon için sıfırdan tasarlandı. Tren yavaşlarken, veya hızla fren yaparken masadaki kahvenin dökülmemesini sağlayacak bir malzeme kullanıldı. Ve kahvehane vagonu 21 Kasım’da hizmete girdi. Bir çok “ilk”in Starbucks’ı, bir ilk daha yaptı böylece.