Tüketiciler sürdürülebilir ürünlere %12 fazla ödemeye hazır
Bain & Company’nin yeni Küresel Sürdürülebilirlik Raporu işletmelerin %60’ından fazlasının sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda ilerlemediğini ortaya koyuyor. Giderek daha bilinçli hale gelen tüketici ve çalışan kitlesi bu konuda şirketlere yardımcı olabilir. Tüketiciler, ekstrem hava koşulları nedeniyle çevresel kaygılarının arttığını söylüyor.
Bain & Company’nin dünyanın dört bir yanındaki çevresel kaygılar hakkında geniş bir fikir edinmek için 23.000 tüketiciyle yaptığı anketin sonuçları sürdürülebilirliğe ilişkin konulardaki artan aciliyetin altını çiziyor. Bain & Company’nin yeni araştırması işletmelerin %60’ından fazlasının mevcut sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda ilerleme kaydetmediğini gösteriyor. İlerleme için teknoloji, politika ve davranış değişikliğinin birleşimi gerekirken giderek daha bilinçli hale gelen tüketici ve çalışan kitlesi işletmelere bu konuda yardımcı olabilir.
Rapora göre ekstrem hava koşulları dünya genelinde çevresel kaygıların artmasına neden olurken, katılımcıların %64’ü sürdürülebilirlik konusunda yüksek düzeyde endişe duyduklarını belirtti. Çoğu, endişelerinin son iki yılda yoğunlaştığını ve endişelerinin ilk olarak aşırı hava koşullarından kaynaklandığını söyledi.
“Sürdürülebilirlik maratonuna Türkiye de katılıyor”
Bain & Company ortaklarından Armando Guastella konuyla ilgili olarak şu değerlendirmelerde bulundu: “Sürdürülebilirliğin günümüzde değer yaratmayı sağlayan temel bir farklılaştırıcı unsur haline geldiğini tekrarlamaktan asla yorulmayacağız. Sürdürülebilir ürünlere yüksek ücret ödeme isteğinin dünya çapında bir gerçeklik olduğunu doğrulayan araştırmamızdan elde edilen net kanıtların da ortaya koyduğu gibi müşteriler bu devrime öncülük ediyor. Tüketici cephesinde, bir ürünün yaşam döngüsünün tamamının anlaşılmasına yönelik yeni bir ihtiyacın ortaya çıktığının fark edilmesi son derece önemli. Artık bir şeylerin nasıl üretildiği değil, uçtan uca tüm yolculuğun doğru bir şekilde ele alınması söz konusu. Bu da döngüsellikten yararlanan birçok sektörde yeni iş modelleri için açık bir alan yaratacaktır.
Burada ortaya çıkan bir diğer nokta ise kuruluşların bu fırsatları yakalamak için yalnızca yeni iş rotalarını belirlemekle kalmayıp, aynı zamanda yetenekler üzerinde çalışan ve kendi kuruluşları içinde yeniden beceri kazandırma ve beceri geliştirmeye yönelik kapsamlı programları başlatarak doğru yetenekleri bulmaları gerektiği. Bütünsel bir plan geliştirmek ve stratejik ve operasyonel değişiklikleri belirlemek yalnızca ekonomik bir çaba değil, aynı zamanda ticaretin motor gücünden yararlanarak sürdürülebilirlik yoluyla yeni değer kaynakları yaratmak için de büyük bir fırsat. Daha sürdürülebilir bir gelecek şimdiden başlamış durumda ve sürdürülebilirliğin yerel iş ekosistemi için hiç olmadığı kadar stratejik hale geldiği bu büyük ESG maratonuna Türkiye de katılıyor.”
Şirketlerin odaklanması gereken dört kritik alan
Sürdürülebilirliği destekleyen ivme ve tüketici davranışlarındaki dinamik değişimler, her şirket için derin sonuçlar doğuruyor. Bain’e göre, odaklanılması gereken dört kritik alan bulunuyor.
– Geleceğe dönük ve esnek bir strateji geliştirin. Çok az şirket tipik 3 yıllık stratejik planlama döneminin ötesinde plan yapar ve 5 ila 10 yıl sonrasını düşünenler bile teknolojinin benimsenmesine yönelik beklentilere odaklanma eğilimindedir. Bu planlar, teknolojiyle aynı hızla hareket eden ve etkisi en az onun kadar büyük olan diğer iki faktörü tam olarak dikkate almıyor: düzenlemeler ve tüketici davranışları.
– Parçalı bir tüketici tabanını dikkate alın. Şirketlerin farklı tüketici gruplarını ayırt etmesi ve farklı segmentlere hitap eden ürünler ve tasarım önerileri geliştirmesi gerekiyor.
– Neyin işe yaradığını belirlemek için test edin, öğrenin ve bunu tekrarlayın. Şirketler, farklı segmentlerde yankı uyandıran sürdürülebilirlik mesajlarını hızlı bir şekilde test etmek ve buna göre uyum sağlamak için dijital araçları kullanarak pazarlama deneylerine agresif bir şekilde ağırlık verebilir. Bu, tüketicilerin kendi değerleriyle uyumlu kararlar verebilmeleri için yeterli netliği kazanmalarına yardımcı olmanın bir yoludur.
– Düzenlemelere öncülük edin. Tüm dünyada görüldüğü üzere, hükümet politikaları tüketici davranışlarının değişmesine kaçınılmaz olarak büyük katkı sağlamaktadır. Tüm sektörlerden şirketlerin, faaliyetlerini etkileyen düzenlemelerin şekillendirilmesine yardımcı olmak için ön saflarda yer almaları gerekiyor. Bir şirketin politika değişikliklerini öngörme ve geleceğe dönük portföyler oluşturma becerisi, rakiplerini geride bırakıp bırakamayacağı konusunda belirleyici olacaktır.