Tüketicilerin hız beklentisi giderek artıyor
Son birkaç yıldır adından giderek daha fazla söz ettiren bulut bilişim, büyük veri, zenginleştirilmiş gerçeklik, giyilebilir teknolojiler, üç boyutlu yazdırma, kendi kendine gidebilen araçlar gibi kavramlar tüm şirketleri yakından ilgilendiriyor, tüm sektörlerin geleceğinin artık bu teknolojilerden geçtiği sık sık telaffuz ediliyor.
DHL, kurduğu Solutions & Innovations Birimi ile lojistik sektöründe inovasyon ve Ar-Ge konusunda lider konumunda bulunuyor ve bu alanların tümünde araştırmalar yürütüyor. Müşterilerimizin gelecekte oluşabilecek ihtiyaçlarına özel bugünden çözüm geliştirmek için birçok Ar-Ge projesini yürüten bu birimde halihazırda var olan ya da geliştirilmekte olan lojistik çözümlerine müşterilerimiz de dahil oluyorlar. DHL ayrıca Almanya’da Bonn şehri yakınlarında 2007 yılında DHL İnovasyon Merkezi’ni açmıştır. Merkezde, DHL’in sahip olduğu inovasyon ve Ar-Ge çalışmalarının somut örnekleri ziyaretçilere sunuluyor ve inovasyon work-shop’ları düzenleniyor. Bunlara ek olarak 2008 yılından bu yana düzenlediğimiz DHL İnovasyon Günü ve bu günde verdiğimiz İnovasyon Ödülleri kapsamında, her yıl ekonomi ve bilim dünyasının tanınmış isimlerinden oluşan jüri tarafından seçilen, lojistik alanında proje geliştirilmiş en yaratıcı bilim insanı/girişimciyi ödüllendiriyoruz.
Büyük veri yönetimi, bulut bilişim, giyilebilir teknolojiler, zenginleştirilmiş gerçeklik gibi teknolojiler tedarik zinciri süreçlerinde verimlilik sağlarken, tüketicilerin hız beklentisi giderek artıyor. Avrupa’da e-ticaret şimdiden tüm ticaretin yüzde 8’ini oluşturuyor. Bazı senaryolarda bu payın gelişmiş ülkelerde yüzde 40’a, gelişmekte olan ülkelerde yüzde 30’a kadar çıkabileceği öngörülüyor. Şehirlerin trafiğinde e-ticaret lojistiğinin payı giderek artıyor. Yani lojistiğin hayatımızdaki önemi giderek artıyor.
Türkiye’nin şansı…
Türkiye’nin 2023’te böyle bir dünyanın ekonomisinde ilk 10’a girebilmek için, tüm bu verileri değerlendirerek, altyapı yatırımlarını hızla tamamlayarak desteklemesi gerekiyor. Bunun için hizmet kalitesini artırmanın yanı sıra dünya uygulamalarından da yola çıkarak dijital çağın gereksinimlerine uygun lojistik altyapısının dengesi ve yeterliliği için de çalışılması önem arz ediyor. Aksi takdirde geleneksel altyapı yatırımları ile sağlanmaya çalışılan çözümler yavaş ve oldukça maliyetli olacaktır. Bilginin her yerde olduğu çağımızda, lojistikte bölgesel üs olması için büyük avantaja sahip olan Türkiye’nin, teknolojinin yardımıyla altyapı yatırımlarını hızla tamamlayarak bu potansiyeli desteklemesi şarttır.
Bulut bilişim gibi yenilikçi IT çözümlerinin kullanımına AB’nin LOGICAL Projesi iyi bir örnek. Altı ülkedeki lojistik merkezleri tarafından desteklenen proje farklı yönetim programlarını bulut bilişim becerileri üzerinden kullanışlı hale getirerek yüksek işlem maliyetlerini ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Proje altyapı sağlayıcıları, lojistik operatörleri gibi birçok sektör oyuncusuna fayda sağlayacaktır. Böylesine işbirliği projeleri ile rekabetçiliğin artırılması Türkiye’nin ICT tabanlı lojistik çözümlerine odaklanmasını hızlandıran bir etmen olabilir.
Yeni teknolojiler lojistikte kendine yer buluyor
Bulut bilişim, büyük veri, zenginleştirilmiş gerçeklik, giyilebilir teknolojiler, kendi kendine gidebilen araçlar gibi kavramların tümü lojistik sektöründe kendine yer bulmaktadır. Bulut bilişim ile ortak verilere konumdan bağımsız olarak erişilebilmesi, bazı verilerin kontrollü olarak müşterilere ve müşterilerin müşterilerine açılabilmesi, şüphesiz lojistik hizmet kalitemizi olumlu yönde etkiliyor. Şirket içi bulut sistemleri ayrıca çalışanlarımızın veri paylaşımını kolaylaştırmakta, yüksek erişebilirlik sağlamakta, arıza durumunda veri kurtarmaya olanak tanımanın yanı sıra veri kaybını en aza indirmektedir. Böylece hem zamandan hem maliyetlerden tasarruf ederek kaynaklarımızdan maksimum getiri almamıza yardımcı oluyor. Böylelikle bulut bilişim ile hizmet kalitemiz artarken, bu yeni çözümler yaptığımız işe daha fazla odaklanmamıza da olanak tanıyor.
Bir araştırmaya göre sanal ortamdaki dijital verilerin bit sayısı daha 2008 yılından itibaren evrendeki yıldız sayısını geçmiş durumda. Halen bu rakam iki yılda bir ikiye katlanıyor. Bir örnek verecek olursak, DHL dünyanın en fazla veri büyüklüğüne sahip şirketlerinden biri. Sadece ülkemizde 750 noktaya yılda 30 milyon adet ürün taşıyan DHL Supply Chain Türkiye olarak, taşıdığımız bilgi her geçen gün artıyor. Taşınan tek bir kalem ürünün bile boyut, ağırlık, varış noktası, içerik gibi neredeyse 150 kadar kaydedilen parametresi var. Doğru analiz, teknoloji, araçlarımız olmadan bu bilginin arasında rahatlıkla kaybolmanız mümkün. Bu durum, lojistik sektörünü büyük veri analizinden faydalanma konusunda en iyi aday haline getiriyor.
Giyilebilir teknolojiler ve zenginleştirilmiş gerçeklik teknolojileri de tedarik zinciri süreçlerinde hız ve kolaylığın yanı sıra daha yüksek verimlilik sunuyor. Ön cama entegre araç gösterge panelleri ya da otomotiv sektöründe zenginleştirilmiş gerçekliğin tamir amaçlı kullanılması gibi teknolojiler son dönemde giderek gelişiyor ve BT sektörünün dışındaki sektörlerde kullanım alanı buluyor. Depolarda daha gelişmiş seçme ve toplama yapabilme, başa takılabilen ekranlarla doğru rutu ve doğru ürünü daha kolay bulma gibi uygulamalar var. Sürücüler ve gönderi merkezindeki personelin de giyilebilir teknolojik cihazlarla her paket hakkında içerik, ağırlık ve teslimat noktası gibi bilgilere ulaşabilmesini mümkün kılıyor. Biz bu teknolojinin lojistik sektörü için de önemli potansiyel barındırdığına inanıyoruz. Halen konuyla ilgili araştırmalarımızı sürdürüyoruz.
Bazı küresel depo operasyonlarımızda yıllardan beri kendi giden araçlar kısmen kullanılıyordu. Ancak lojistik sektöründe sürüşe daha fazla otomasyon getirmek sektörü sonsuza kadar değiştirecek bir adım. Halka açık otoyollara çıkmak ise bunun bir ileri aşaması. Lojistik sektöründe kontrollü alanlarda kendi kendine sürüş uygulamaları zaten uygulandığı için sektörümüz kendi giden araçlar konusunda geleceğe yön verecek konuma sahip. DHL olarak ortaklarımız ve müşterilerimizle birlikte bu yolda liderlik rolünü üstleniyoruz.
Türkiye’de ve dünyada BT yatırımlarıyla lojistik sektörünün gelişimi için örnek uygulamalar geliştirmeye devam ediyoruz.
Olmazsa olmaz mobil teknolojiler
Günümüz teknolojisinin temel bir parçası olan mobil iletişim araçları lojistik sektörünün de olmazsa olmazları arasında yer alıyor. Mobil teknolojilerin getirdiği kolay ve hızlı bilgi paylaşımı imkanı lojistik sektörü firmalarının operasyonları üzerinde gelecekte çok büyük etkilere sahip olabilir. Tüm bu uygulamalar sayesinde firmalar ve lojistik operasyonları hız kazanırken, kaynakların etkin kullanımıyla birlikte maliyetler düşüyor, hizmetlerin de kalitesi ve müşteri memnuniyeti artıyor. Karbon salınımının azaltılmasına ve maliyet avantajı yaratılmasına katkıda bulunan, sahadaki araçlara ait konum, hız ve yön bilgilerinin izlenebilmesini sağlayan araç takip sistemleri ve seyir halindeyken araç içindeki ısı değişikliklerini ölçümleyebilen ve gerekli hallerde araç içindeki ısıya müdahale etmeyi sağlayan ısı kontrollü taşımacılık bu uygulamaların günümüzdeki örneklerinden bazıları. Araç takip sistemleri sayesinde, firmalar hizmet kalitelerini artırırken verimliliklerine de katkıda bulunuyorlar. Tabii bu imkanların aktif olarak kullanılması için sektörümüzde iş yapış biçimlerinin gelecekte önemli dönüşümlerden geçmesi şart. Böylece sektörümüz, ülkemizin ülkelerin lojistik performanslarının incelendiği Lojistik Performans İndeksi’nde daha da yüksek sıralara taşınmasına da katkıda bulunabilir. Isı kontrollü taşımacılık hizmetlerine yaptığımız yatırımlar kapsamında mobil uygulamalarımıza örnek verecek olursam, sağlık sektöründe bir ilke imza atarak 2014 yılı başında sıcaklık kontrollü taşıma hizmetini hayata geçiren ilk lojistik şirketi DHL Supply Chain olarak bu hizmetimizde mobil teknolojileri önemli ölçüde kullanıyoruz.
DHL Supply Chain Türkiye Genel Müdürü Hakan Kırımlı