Tümleşik iletişim mesafeleri kısaltıyor
Giderek yaygınlaşan teknolojiler ve bu sayede kısalan mesafelerden bahsettiğimizde aslında bize bu faydaları sağlayan tümleşik iletişim çözümlerini gündeme getirmiş oluyoruz. Kurumlar bu teknolojileri kullanmaya başladıklarında öncelikle yoğun seyahat ve konaklama masraflarını en aza indirebiliyor. Bunun dışında seyahat eden personelin daha verimli ve etkin kullanmasıyla birlikte kurumların sağladığı fayda çok daha üst seviyelere çıkıyor. Tümleşik iletişim çerçevesinde uçtan uca altyapıyı, stabil ve hızlı bir şekilde oluşturabilmek son derece önemli.
“Bilindiği üzere, uzaktan erişim konusu son yıllarda oldukça rağbet gören bir konu olarak karşımıza çıkıyor. Sanal Özel Ağlar (VPN’ler) kurumlara kesintisiz ve hızlı iletişim noktasında akıllı ve işlevsel bir çözüm sunuyor. İşletmeler için yeni gelir akışları yaratmaya yardımcı oluyor. Değişen bir iş ortamı, yeni iletişim aygıtları ve son kullanıcıların gittikçe yükselen beklentileri, kapsamlı uzaktan erişim çözümlerine olan talebin artmasına neden oluyor” diyen ZyXEL Kıdemli Ürün ve İş Geliştirme Müdürü Ömer Faruk Erünsal, sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Yeni nesil iletişim araçları aslında iş yapış biçimleri üzerinden çok köklü değişiklikler getirdi. İş dünyası, çok uzun değil 10-15 yıl kadar önce geleneksel telefon ve faks cihazlarıyla çalışmalarını sürdürürken bugün faks yerini e-posta teknolojilerine bırakırken geleneksel telefon da internet tabanlı yani IP telefon altyapılarına dönüşüyor. Kurumsal taraf dışında bireysel dünyada da doğrudan mesajlaşma, görüntülü görüşme ve sosyal medya uygulamaları bu dünyadaki dinamikleri olumlu yönde etkiliyor. Aslında sorunuzun cevabı da burada gizli. Çok karmaşık ve kablo yığınları üzerinden çalışmalarını sürdüren kurumlar günümüzde tek bir kablolu ya da kablosuz gelen internet erişimini tüm uç cihazlarda paylaşarak tüm işlerini daha verimli bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Bu yakınsama doğal olarak iş modellerine de yansıyor.
Mobil teknolojiler hiç kuşku yok ki bugün olduğu gibi yarın da gündemin en belirleyici başlığı olacak. Ancak kurumsal iletişim alanında baktığımızda mobilin hala sabit internet desteğine ihtiyacı olduğu bir dönemdeyiz. Öte yandan çalışanların şirket içinde kendilerine ait cihazları kullanmaları, yeni bir çalışma alışkanlığı oluşturuyor. Bu eğilim, “BYOD” (bring your own device-kendi cihazını getir) olarak isimlendiriliyor. İyi bir BYOD politikası, çalışan verimliliğini önemli ölçüde artırdığı gibi, mobilitenin sağladığı avantajlarla işyerinin verimini de yükseltiyor. Bununla birlikte BYOD politikalarının iyi belirlenmediği ortamlarda, işletmeler BT ekipmanı üzerindeki kontrolünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilir ve bu durum, hassas veri ve şirket kaynaklarının güvenliğini tehlikeye atma sorununu beraberinde getirebilir. Örneğin, tablet veya akıllı telefonu üzerinden şirket verilerine ulaşan bir çalışanın, cihazını kaybetmesi durumunda güvenilmeyen, üçüncü parti kişilerin eline geçebilir ve şirket gizli verileri ifşa edilebilir. Uygun politikalar belirlenmediği takdirde BYOD (Bring Your Own Device) kavramı BYOD (Bring Your Own Danger – Kendi Tehlikeni Getir) kavramına dönüşebiliyor. Kurumlar bu konunun önemini gözardı etmelidir. Ayrıca yine şirketin IT politikaları çerçevesi dışına çıkan çalışanlar, istenmeyen, illegal ve kopya yazılımları kendi cihazlarında çalıştırabilirler ve bağlı bulunduğu şirketi sıkıntıya sokabilirler. İşletmeler, ölçeklerine ve ihtiyaçlarına uygun BYOD kuralları geliştirmelidir ve BYOD politikalarını uygulamak için güçlü, çok yönlü WLAN (kablosuz yerel alan ağı) kurmaları gerekir.
Bunun yanı sıra kullanımı en yaygın olan ürün gelişen internet teknolojileriyle birlikte yaşam bulan IP telefonlar diyebiliriz. Yine aynı anda farklı lokasyondaki birçok kişinin canlı toplantı yapabilmesini sağlayan telepresence teknolojisi de bir başka örnek. Tabii bu teknolojilerin arkasında ise çok güçlü kablolu ve kablosuz servis ağlarının ve komple iletişim çözümlerinin olması gerekiyor. Bu taraftaki hızlı, kesintisiz ve güvenli ağ altyapılarını ise ZyXEL gibi güvenli şirketler sunuyor.
Bu etki aslında son dönemde kendisini yoğun bir şekilde hissettirdi diyebiliriz. Bu alanda faaliyet gösteren tüm büyük şirketler internet teknolojileri ve buluta da yatırım yaparak tüm ürünlerini bu yönde geliştirdi. Eskiye oranla kazançla düşmüş gibi görülse de yeni ekonomiyle birlikte bu teknolojileri kullanan şirketler tarafında artan sayılar büyük oyuncular için emniyet subabı olmuş durumda.
Bu şirketlerin bulut tabanlı kiralama yöntemlerini müşterilerine tercih olarak sunmaları ya da SaaS gibi teknolojilere yönlendirmeleri gelir gider dengeleri açısından en doğru yol olacaktır. Öte yandan bu dönüşüme ayak uyduramayan büyük şirketlerin ise rakipleri tarafından satın alındığı ya da şirket birleşmelerinin yaşandığı bir dönemi geride bıraktığımızı söyleyebiliriz. Ancak bu birleşme ve satın alma operasyonlarının hız kesmeden süreceğini de düşünüyoruz.”